
Blockchain Teknolojisinin İspat Hukukundaki Yeri
GİRİŞ
Medeni yargılama hukukunun temel amaçlarından biri de kişiler arasındaki hukuki itilaflara adil bir çözüm bulmaktır. Bunun sağlanabilmesi için itilafa taraf olanların iddialarını, bunları doğrulayan belgelerini veya diğer delilleri mahkeme huzuruna getirmeleri gerekir. (blockchain teknolojisi)
Hukuki anlamda ispat genel itibariyle tarafların, iddia ve savunmalarına dayandırdığı vakıaların doğruluğu hakkında hâkim nezdinde kanaat oluşturma faaliyetidir. Buna asıl ispat da denir. Sonrasında karşı taraf, hâkimde uyanan kanaati sarsmak adına ayrıca bir inandırma faaliyetine girişir ki buna da karşı ispat denir. Karşı ispat ile sıkça karıştırılan aksini ispatta ise bir taraf kanuni karineye dayandığından söz konusu vakıa ispatlanmış sayılır ve karşı taraf bu ispatlanmış sayılan vakıanın aksini ispat etmeye çalışır. Aksini ispat faaliyeti yalnızca adi karinelerde mümkün olup kesin karinelerin aksi ispat edilememektedir.(HMK m.190/f.2) Esasında en tabiî hukuk prensibi, hâkimin gerçeği araştırması ve hakikaten vuku bulmuş olan hadiseleri tespit etmek zorunda olmasıdır. Hâkimin bu hedefe nasıl ulaşacağı, onun aklıselimine bırakılmalıdır ki akıllı kadı fıkrası[1] bu hususta yol gösterici olacaktır.
1. İSPAT KAVRAMI
İspat, bir yük olmanın ötesinde hukuki dinlenilme hakkının bir parçası olduğundan hak arama özgürlüğü kapsamında Anayasa md.36’da güvence altına alınmıştır. Bu hakkın kullanılabilmesi için de iddia ve savunma hakkının tamamlayıcı niteliği olan adil yargılanma hakkına eylemli bir şekilde sahip olabilme imkânının sunulması gerekir. Ayrıca HMK md.189/1’de ispat hakkının kanuni sınırlar çerçevesinde kullanılması her iki tarafa da tanınmıştır.
İspat yüküne ilişkin TMK md.6’da ‘Herkes hakkını dayandırdığı vakıaların varlığını ispatla mükelleftir.’ düzenlemesi mevcuttur. Bu bakımdan ispat yükü, davada bir vakıa veya olgunun kim tarafından ispat edilmesi gerektiğini belirler.[2] Bu durumda davacı ne kadar haklı olursa olsun iddialarını dayandırdığı maddi vakıaları ispat edemezse davasını kaybetmekle karşı karşıya kalacaktır. Nitekim bu adı üstünde bir yüktür; borç değildir. Davalı ispatı gereken olguyu veya olayı ispat etmeye zorlanamayacaktır. Sözün özü bir davanın kazanılması ya da kaybedilmesi, tarafların talep sonucunu (tazminat istemini), dayandırdıkları hukuk kuralının (haksız fiil hükmünün), koşul vakıalarının (zarar, illiyet bağı, kusur, haksız fiil) somut olayda iddia edildiği gibi gerçekleşip gerçekleşmediğinin hâkimin ikna edilmesinde ne derece başarılı olduğuna bağlı olacaktır.[3] Bunun yanında HMK md.187/f.1’de bir vakıanın ispatının söz konusu olabilmesi için öncelikle ortada tarafların anlaşmazlık yaşadığı çekişmeli bir vakıa olması ve aynı zamanda bu vakıaların anlaşmazlığın kaderini etkileyebilecek nitelikte olması gerektiği vurgulanmıştır. Yoksa dava ile ilgisi olsun veya olmasın her türlü olgunun ispat edilmesi söz konusu değildir.[4] Dolayısıyla çekişmesiz vakıalar için ispat araçlarına başvurmaya gerek yoktur. Keza herkesçe bilinen vakıalar (İstanbul’un fethi, Cumhuriyetin kuruluşu gibi tarihsel olaylar) ve hukuk kuralları hakkında da ispat faaliyetine girişmenin bir yararı olmayacaktır.
3. İSPAT ÖLÇÜSÜ
Hukukumuzda önemli bir yere sahip olan ispat ölçüsü, tarafların iddia ve savunmalarını dayandırdıkları maddi vakıaların hâkim nezdinde ispat edilmiş sayılabilmesi için aranan kanaatin derecesi olarak tanımlanabilir. Asıl ispat ölçüsü olan tam ispat, hâkimin o vakıanın doğruluğu hakkında tam bir vicdani kanaate erişmesini gerektirir. Yaklaşık ispat ise çoğu zaman delil elde etmenin zor olduğu durumlarda yahut acele karar verilmesi gereken zamanlarda başvurulan istisnai bir ispat ölçüsüdür. Ancak belirtmek gerekir ki burada göz önünde tutulan, vakıanın doğru olma ihtimalinin yanlış olma ihtimalinden çok daha yüksek olduğudur. Yani iddianın yanlış olma ihtimali de varlığını korur.
İspat hukukunda önemli bir yere sahip karineler, bilinen bir olaydan bilinmeyen olaylar hakkında sonuç çıkarılmasına yardımcı olduklarından karinelere dayanan taraf artık o hususu ispat etmekten kurtulacaktır. Eğer hâkim yaşam deneyiminden bizzat, bilinen bir olaydan bilinmeyen bir olayı aydınlatmak adına çıkarımda bulunuyorsa fiili karine söz konusu olacaktır. Fiili karinelerin aksi ispat edilebilmektedir. Yargıtay’ın, anne ve babanın müşterek çocuklarının haksız fiil sonucu ölmesi nedenli destekten yoksun kalma tazminatı taleplerini, çocukların anne-babaya destek oldukları fiili karinesine dayandırarak kabul ettiği kararı[5] örnek gösterilebilir. Benzer şekilde senedin yırtılmış olması, kapalı faturanın düzenlenmiş olması[6] gibi haller borcun ödendiğine karine teşkil edecektir.[7]
TMK md.31’e göre öldüğüne kesin gözle bakılacak bir olayda kaybolan kişinin ölmüş sayılması (ölüm karinesi), TMK md.29’a göre bir olayda birden fazla kişi ölmüş ise ve hangisinin önce veya sonra öldüğünün tespit edilememesi durumunda, hepsinin aynı anda ölmüş sayılacağı (birlikte ölüm karinesi) TMK md 32’ye göre ölüm tehlikesi içerisinde kaybolan ya da kendisinden uzun süreden beri haber alınamayan bir kimsenin ölümü hakkında kuvvetli olasılık varsa gaiplik kararı alınabilmesi (gaiplik karinesi) gibi olay karinelerinin yanında; babalık karinesi, iyi niyet karinesi, gibi hak karineleri de mevcuttur.
Bunun yanında kanuni karineler ulaşılan sonucun aksinin ispat edilip edilememesine göre aksi ispat edilebilen (adi karine) ve aksi ispat edilemeyen (kesin karine) olarak ikiye ayrılır. Yargıtay’ın, Adres Kayıt Sisteminde bulunan yerleşim yerine ilişkin kaydın beyana dayalı olarak oluşturulmakta olduğu, yerleşim yerine kesin karine teşkil etmeyeceği ve buradaki kaydın aksinin ispatının mümkün olduğuna ilişkin verdiği karar adi karineye örnek gösterilebilir.
TMK’nın ‘’Hiç kimse tapu sicilinde kayıtlı olan bir hususu bilmediğini ileri süremez.’’ ve ‘’evlenme kişiyi ergin kılar’’ hükümleri ise kesin karinedir.
4. İSPAT ARAÇLARI
İspat faaliyetinde kullanılan araçlar, ispat araçları veyahut deliller olarak anılır. Türk hukukunda ‘’serbest delil sistemi tercih edilmiştir.[8] Deliller hâkim nezdinde değerlendirilmeye tabi tutulma esaslarına göre takdiri ve kesin deliller olarak ikiye ayrılır. Hâkim, önüne gelen uyuşmazlıktaki delilleri bazı istisnalar dışında kural olarak serbestçe değerlendirir. Bu istisnalardan anlaşılması gereken kesin delillerdir. Örneğin yemin, kesin hüküm ve senet kesin delil olmakla beraber; keşif, bilirkişi ve tanık takdiri delildir.
4.1.Kesin Deliller
4.1.1. Senet
Usul hukukunda belge[9], senedi de içine alan bir kavramdır. Bir belgenin senet olarak kabulü için yazılı ve imzalı olması yanında bir vakıaya ilişkin irade beyanı içermesi gerekmektedir[10]. Senedin delil niteliğini haiz olabilmesi için bu amaçla kullanılmak üzere düzenlenmiş olması gerekmez. Zira taraflar aralarındaki hukuki ilişkinin geçerliliğini sağlamak amacıyla da senet düzenlemiş olabilirler. Burada dikkat edilecek husus, düzenlenmiş olan senedin kanunun aradığı şartları taşıyıp taşımadığıdır. HMKmd.205/f.2 hükmünde ‘Usulüne göre güvenli elektronik imza ile oluşturulan elektronik veriler, senet hükmündedir.’ denilerek dijital verilerin, güvenli elektronik imza ile imzalandıklarında senet hükmünde olabilmeleri, kanunun aradığı diğer şartlara da sahip olmaları halinde mümkündür denilebilir. Ayrıca senedin, hâkimin vicdanı kanaatinin oluşmasındaki yeri oldukça büyüktür. Örneğin tanık delili, senet kadar güvenilirliğe sahip değildir. Kaldı ki HMK Md. 200/f.1’de belli bir parasal miktarın üzerindeki vakıaların senetle ispatının zorunlu olduğu düzenlenmiştir.[11]
4.2. Takdiri Deliller
4.2.1.Keşif
Hâkimin uyuşmazlık konusu şeyi bizzat inceleyerek bilgi edinmesi faaliyetine keşif adı verilir. Keşif kararı, sözlü yargılamaya kadar tarafların talebi üzerine veya hâkim tarafından re‘sen alınabilmektedir. Keşif konusu şey mahkemenin yargı çevresi dışındaysa inceleme istinabe[12] suretiyle yapılır. Taşınır ve taşınmazlar üzerinde keşif yapılabileceği gibi kişiler üzerinde de inceleme yapılabilmesi mümkündür.[13] Örneğin herkes, zorunlu ve bilimsel verilere uygun olmak ayrıca sağlık yönünden de bir tehlike oluşturmamak kaydıyla soy bağının tespiti amacıyla vücudundan kan veya doku alınmasına katlanmak zorunda kalacaktır. Haklı bir sebep olmaksızın kişinin bu kararın yerine getirilmesinden kaçınması halindeyse hâkim, incelemenin zor kullanılarak yapılmasına karar verecektir.
4.2.2.Bilirkişi
Mahkeme huzuruna getirilmiş uyuşmazlığın genel bilgi ya da tecrübe ile çözülemediği,özel veya teknik bir bilgiyi gerektiği hallerde, taraflardan birinin talebi yahut hâkimin re‘sen talebi üzerine bilirkişinin oy ve görüşüne başvurularak vicdani kanaate varılabilmektedir. Bilirkişiler, bölge adliye mahkemelerinin yargı çevreleri esas alınarak bilirkişilik bölge kurulu tarafından hazırlanan listeden seçilmektedirler. Seçilen bilirkişiler tarafsız olmak zorundadır. Zira kasten gerçeğe aykırı rapor düzenlemeleri halinde cezai sorumlulukları doğabilecektir.
Düzenlenecek bilirkişi raporları uyuşmazlığın çözümünde ispata yardım eden bir araç olacaktır.[14]
5.BlockchainTeknolojisi
Blockchain teknolojisinin tanınması bir çeşit kripto para olan bitcoin ile olmuştur. Bu sebeple, bugün birçok alanda kullanımda olmasını sağlayan bitcoinin çıkış hikâyesinden başlamak yerinde olacaktır.
Bitcoin, bir kripto (şifreli) para ve ödeme sistemidir. 2008 yılında bu sistem Satoshi Nakamoto[15] adında biri/birileri tarafından ‘metzdowd.com’ adlı sitede 9 sayfalık bir pdf olarak yayımlanmıştır. ‘Bitcoin: A Peer-to-Peer Electronic Cash System’ (kullanıcıdan kullanıcıya elektronik ödeme sistemi) başlıklı söz konusu makalede Bitcoin, elektronik para birimi olarak tanıtılmıştır. [16] Adeta parayı yeniden tanımlayan bu sistem merkezi olmayan dağıtık bir yapıyı öngörmektedir.
Ülkemiz açısından gerek miktarları gerek özellikleri farklı olan kripto paraların ( örn; bitcoin,ethereum, litecoin vb.) durumu değerlendirildiğinde hâlihazırda bir hukuki statü tanımlanmış değildir. Henüz bir yasal düzenlemenin olmayışı sebebiyle bu alana güvencesiz bakarak çekingen yaklaşanlar olduğu gibi aracı kurumların olmamasını, vergi yükünün getirilememesini fırsat bilenler de elbette ki bulunmaktadır. Burada asıl mesele kripto paraların bir çeşit zincir kullanmalarıdır. Şöyle ki blokların birbirlerine zincir gibi bağlandığı dağıtık bir veri tabanı olarak adlandırılan blockchainde her bir veri şifrelenmiş bir şekilde sistemdeki bloklara kaydedilmekte[17] ve kaydedilen her bir verinin zaman damgası bulunmaktadır.[18] Söz konusu herkes tarafından tutulabilen bu kayıtlar, şifrelenmiş bir biçimde açık bulunmakta yani sistemin sahibi herkes olmaktadır. Tam da burada madencilikten bahsetmek gerekir. Madencilik, madenci denilen kimselerin özel bilgisayarlar yardımıyla en kısa sürede blok oluşturmasına ve sonucunda ödül (bitcoin[19]) kazanmasına olanak tanıyan bir iştir. Bu işi herkes yapabilmektedir. Öte yandan akıllara bu verilerin kötü niyetli kişiler tarafından değiştirilebilme senaryosu gelmekteyse de bu pek mümkün değildir. Zira her yeni bloğun girdisi kendisine bağlanan bloğun Hash’ini oluşturmaktadır.[20] Böylelikle bir zincirdeki değişiklik diğer bir zincirde de değişikliğe yol açacağından blok sistemiyle ağ üzerindeki güvenilmeyen işlemlerin devre dışı bırakılması amaçlanmıştır. Nitekim kötü niyetli kimsenin sisteme girerek değişiklikler yapabilmesi için hesaplama gücü tüm sistemin hesaplama gücünün en az %51’i olmak zorundadır.[21] Her yeni bilgi blockchain’e eklendiğinde, zincir üzerindeki nodların(verilerin depolandığı bilgisayarlar) yarısından fazlasının bunu kabul etmesi gerekir ki bu da blockchain’i dolandırılmaktan korur. Bir kez girilen şifreli bilginin hacklenerek değiştirilmesi işlem gücünün çoğunluğu dürüst düğümlerde olduğu sürece neredeyse imkânsızdır.[22] ABD’de 2017 yılında 15,4 milyon hesabın hacklendiği göz önünde alınırsa açık ve özel anahtarlara sahip bir Blockchain, çift şifreleme mekanizması sayesinde kullanıcıların kimliklerinin dijital olarak doğrulamasını sağlamakta, yanlış anahtarın yayılmasını, veri kurcalamayı veya hırsızlığa karşı riskleri ortadan kaldırmaktadır.[23]
Bu bilgiler ışığında para transferinin nasıl gerçekleştiğinden de bahsedecek olursak bunun için öncelikle sistemde bir cüzdana[24] sahip olmak gerekmektedir. Sonrasında özel anahtar ve açık anahtar olmak üzere iki anahtara sahip olunur ki bunlardan özel anahtar bizim banka hesabımıza girerken kullandığımız şifremize; açık anahtar ise banka hesap bilgilerimizden olan IBAN numaramıza karşılık gelmektedir. Bundan sonrasında tıpkı mevcut düzendeki bankacılık uygulaması gibi para transferi gerçekleştirilecek kişinin sayı ve harflerden oluşan açık anahtarı istenip, şahsa ait olan özel anahtarın kullanılmasıyla dijital imza atılarak işlem tamamlanacaktır.[25] Kişi böylelikle özel anahtarını kullanarak aracısız bir şekilde dilediği saatte dilediği yere çok kısa bir süre içerisinde para transferini gerçekleştirecektir. Mükerrer harcamanın önlenebilmesi adına transfer esnasında madenciler, yapılan bu işlemi tek tek doğruladıktan sonra bloğa ekleyeceklerdir.
5.1. Delil Niteliği
HMK md.199 uyarınca Blockchain’e kaydedilmiş veriler belge niteliğini haizdir ve Md. 202/f.2’deki şartların somut olayda sağlanması ile delil başlangıcı [26] olarak da nitelendirilebilirler. Zira elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcılarının bu kanuna göre belge sayılacağı hüküm altına alınmıştır. Elektronik belge ile kastedilen, elektronik verilerin bir bütün halinde şifrelenmiş bir şekilde bulundurulmasıdır. Örnek olarak; bilgisayarın ana belleğindeki kayıtlar, internet sayfalarında yayımlanan içerikler verilebilir. Bundan hareketle elektronik sözleşmelerde fiziki yani el ile atılmış bir imza bulunmadığından bu durum ispat hukukunun doğrudan uygulanamamasına sebep olmaktadır. Ancak blockchain’in güvenlikli yapısını ve açık, özel anahtarların sahiplerinin kim olduğunun sistemden anlaşılmasa da dijital imzanın özel anahtarın sahibi tarafından atıldığının bilinmesi göz önünde bulundurulursa; dijital imzanın güvenli e-imzanın yerini tutabileceği ve bu dijital verilerin senet niteliğinde sayılabileceği ileri sürülebilir.[27] Nitekim elektronik ticaretin gelişmesi ve elektronik imzanın kullanıcılar tarafından benimsenmesi için açık ağ sistemine güven duyulmasının sağlanması gerekir[28] Bu güven ortamı da hukukî düzenlemelerle sağlanabilir.[29]
Elektronik imzanın, inkâr edilemezlik, doğrulama, erişim kontrolü ve bütünlük gibi dört temel özelliği bulunmaktadır. Buradaki bütünlük, verinin gönderilmesi ile beraber mesaj içeriğinin değişememesini, mesajın hiçbir şekilde alıcının gizli anahtarına sahip olmayan biri tarafından açılamayacağı ve göndericinin de mesajı artık değiştiremeyeceği şeklinde tezahür edecektir. Hal böyle olunca eğer ki elektronik imza, Elektronik İmza Kanunu anlamında bir güvenli e-imza ise Blockchain’deki dijital veriler, HMK anlamında senet niteliği taşıyabilecektir.
Hukukumuzdaki belli bir parasal miktarı aşan hukuki işlemlerin senetle ispat edilmesi zorunluluğu öngörülmüştür. Öyleyse blockchain teknolojisi kullanılarak yapılan kripto para transferlerine ilişkin işlemlerin kanunda belirtilen parasal sınırın üzerinde olması halinde senetle ispat gündeme gelecek ve söz konusu şifreli paranın TL cinsinden değerinin hesaplanması yoluna gidilebilecektir. Bu minvalde medeni yargılamada taraflarca getirilme ilkesi kural olduğundan, blockchaindeki kayıtların mahkeme huzuruna nasıl getirileceği önem arz eder. Siber suçların tespitindeki gibi verilerin ekran görüntüsü alınarak veyahut hâkimin keşif yapabileceği incelemeye elverişli bir ortama aktarılarak mahkemeye sunulabilir.[30] Kaldı ki kanunumuzda teknik ve özel bilgi gerektiren işlemlerde bilirkişiye başvurabileceği düzenlendiğinden hakimin bu aşamada bir bilirkişi atayarak onun sistemdeki yaptığı çalışmaları izlemesi imkân dahilindedir. Sanıyorum ki böyle bir uyuşmazlık konusunda hâkimin bilirkişi ataması yoluna başvurması ihtimali çok yüksektir.
Yapılmış bir sözleşmenin tamamını yahut belli başlı kısımlarını blockzincire kaydederek güvenli ve şeffaf saklanabilmesi pek tabi mümkündür. Böyle bir durumda ise taraflar sözleşmenin ispatı için Hash değerlerini mahkemeye sunma yoluna gidebileceklerdir. Zira sisteme kayıtlı sözleşme metninde bir harfin dahi değişimi Hash değerinin farklı çıkmasına neden olacaktır. Yine aynı şekilde akıllı sözleşmelerin kurulması ihtimalinde (ifa aşamalarında şuan kripto paralar kullanılmakta ) sözleşmenin tarafları, ifa zamanları vb. icra fiilleri tespit edilecek ve ispat hususunda kolaylık sağlanacaktır.
SONUÇ
Mevcut sistemde bankalar tarafından merkeziyetçi bir kontrol ile sağlanan transfer işlemleri blockchain teknolojisiyle dağıtık(merkezsiz) bir yapıyla gerçekleştirilmektedir. Bu hususun ispat hukuku açısından konu özelinde değerlendirmelerinden anlaşılacağı üzere Blockchain teknolojisi üzerindeki veriler teknik destekle dış âleme aktarılabildiklerinden HMK Md. 199 uyarınca belge niteliğini haizdir.[31] Söz konusu veriler, özel anahtar ile atılan dijital imzanın güvenli elektronik imza niteliğinde olduğu ve yahut kayıtlı verinin dışarı aktarılıp imzalandığı hallerde, senet niteliğinde olabilecektir. Kaldı ki HMK Md. 202/f.2’deki şartların oluşması halinde Blockchain teknolojisi üzerindeki veriler delil başlangıcı olarak da kabul edilebilecektir. Blockchain sistemini kullanan, paranın veya bir bilginin anlaşma şartlarına göre transferini gerçekleştirerek sözleşmenin ifasını sağlayan akıllı sözleşmelerin[32] de güvenilir ve şeffaf bir yapıya sahip olmaları sayesinde ispat açısından değerleri azımsanamayacak derecede büyüktür.[33]
Blockchain Hukuku alanındaki tüm yazılarımızı bağlantıdan okuyabilirsiniz.
Hukuk ve Bilişim Dergisi’nin yeni sayısını okumak için bağlantıya tıklayınız.
Yazar: Esranur MARAL
Kaynakça
Prof.Dr. Anved BLOOMEYER, Medeni Usul Hukukunda Delillerin Takdiri, Çev. Doç.Dr. Turgut AKINTÜR
KAYIHAN/ÜNLÜTEPE, Medeni Hukuka Giriş ve Türk Medeni Kanunu’nun Başlangıç Hükümleri, Seçkin,Ankara 2016
PEKCANITEZ/ATALAY/ÖZEKES, Medeni Usul Hukuku ,7.Baskı, Ekim 2019
Dr.Süha TANRIVER, Türk Medeni Yargılama Hukukunda İkrarın Bölünüp Bölünemeyeceği Sorunu, http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/m1993-19932-971
Mert KAYA, Medeni Yargılama Hukukunda Delillerin Gösterilmesi Yüksek Lisans Tezi, Mersin, Nisan 2019
Öz MUMCU, Türk Hukukunda Yargıtay Kararları Işığında Re’sen Araştırma İlkesi, SDU Hukuk Fakültesi Dergisi MİHBİR Özel Sayı, s.157
Av. Esen ESENER, Akıllı Sözleşmeler ( Smart Contracts) Neden Akıllıdır?, https://startuphukuku.com/akilli-sozlesmeler-smart-contracts-neden-akillidir/
Baki KURU, Medenî Usul Hukuku Ders Kitabı (İstinaf Sistemine Göre Yazılmış), 3.Baskı, Eylül 2019
Yusuf KARAKOÇ, Yargı Kararları Işığında Vergi Sorunlarının Çözümü, DEU Hukuk Fakültesi Döner Sermaya İşletmesi Yayınları No:69, 1996, s. 113
NAKAMOTO , Bitcoin: A Peer-to-Peer Electronic Cash System, https://www.bitcoinhaber.net/2014/05/bitcoin-makale.html, s.8
Mustafa TOPALOĞLU, Elektronik Ticarette Ödeme Sistemleri: Kredi Kartları, Elektronik Para, Elektronik Çek, Terazi Hukuk Dergisi Cilt: 12, Sayı:130 | Haziran 2017 s.70-80
https://medıum.com/simabaktas; https://www.binance.vision/tr/blockchain/history-of-blockchain
Arş. Gör. Alperen POLAT, Hukuki Boyutlarıyla Blockzincir; Blockzincir ve Yapay Zeka Boyutlarıyla Hukuk, https://blockchain.bilgem.tubitak.gov.tr/document/Calistay_bildirileri.pdf
Sefa ERBAŞ, Reklamcılıkta ve Pazarlamada Yeni Nesil Teknoloji; Blockchain, https://www.academia.edu/sefaerbas s.717
Dr. Vedat GÜVEN, Erkin ŞAHİNÖZ; Blockzincir Kripto Paralar, Bitcoin, Satoshi Dünyayı Değiştiriyor, Haziran 2018
[1] Bkz. Medeni Usul Hukukunda Delillerin Takdiri, Yazan: Prof. Dr. Anved BLOOMEYER, Çev. Doç. Dr. Turgut AKINTÜRK s.168
[2] KAYIHAN/ÜNLÜTEPE, Medeni Hukuka Giriş ve Türk Medeni Kanunu’nun Başlangıç Hükümleri, s.410.
[3] PEKCANITEZ/ATALAY/ÖZEKES, Medeni Usul Hukuku, s.341.
[4] KAYIHAN /ÜNLÜTEPE, S. 166.
[5] Bkz. Yargıtay-İBBGK. , E.2016/5 K. 2018/6 T. 22.6.2018
[6] Yargıtay HGK, E. 2013/19-1950, K. 2015/1251, T. 22.4.2015
[7] KAYIHAN/ÜNLÜTEPE, Medeni Hukuka Giriş ve Türk Medeni Kanunu’nun Başlangıç Hükümleri, s.418
[8] Pekcanıtez/Atalay/Özekes s.351
[9] HMK md199/f.1; ‘’ Uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları bu Kanuna göre belgedir.’’
[10] Senet, ‘’Bir kimsenin kendi aleyhine hazırladığı veya aleyhine sonuç doğuran yazılı bir belge’’ olarak tanımlanmaktadır. Bir yazılı belgenin senet niteliğini taşıması için kişinin aleyhine delil teşkil etme amacıyla oluşturulmuş olmasının gerekmediği görüşü için bkz. (Kuru, s.346)
[11] HMK md.200/f.1; ‘’Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri 4.480TL’yi (2020 parasal sınırı) geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir.’’
[12] ‘’Farklı yargı çevrelerindeki mahkemelerin, yargısal iş ve işlemlerinin yapılması için birbirlerinden hukuki yardım istemelerine istinabe adı verilir.’’
[13] KURU, Medeni Usul Hukuku, Eylül 2019
[14] Yusuf Karakoç, Yargı Kararları Işığında Vergi Sorunlarının Çözümü, DEÜ Hukuk Fakültesi Döner Sermaye İşletmesi Yayınları No:69, 1996, s. 113
[15] Kim olduğu hakkında net bir bilgi yoktur. Kimi kaynaklarda bu adın bir ekibe ait olduğu kimi yerlerde ise Japonya’da yaşayan bir kişi olduğu düşünülmektedir. Son zamanlarda Elon Musk olduğu da söylentiler arasındadır.
[16] Av. Sima BAKTAŞ, Yeni Dünya Düzeninde: Blockchain Teknolojisi
[17] İlk bitcoin hesabının yıllar önce gerçekleştirdiği tüm işlemler dahi görülebilmektedir.
[18] BİLGİLİ/CENGİL, Medeni Usul Hukukunda İspat Aracı Olarak Blockchain, s.2
[19] Karşılığı bulunmadığı için para ve bir merkeze bağlı olmadığı için de hisse senedi olarak adlandırılamayacağı görüşü için bkz; Hukuki Boyutlarıyla Blokzincir; Blokzincir ve Yapay Zekâ Boyutuyla Hukuk Arş. Gör. Alperen Polat, Erciyes Üniversitesi Hukuk Fakültesi
[20] ‘’Her bloğun bir kapasitesi vardır ve bu kapasite dolduğunda Hash (adeta bloğun parmak izidir) adı verilen bloğa kaydedilmiş olan tüm verilere karşılık gelen bir çıktı oluşturulur. Kapasite dolduktan sonra üretilen her bir blok bir önceki bloğa bağlanır ve bir zincir halini alır.’’
[21] GÜVEN/ŞAHİNÖZ, , Blockzincir Kripto Paralar Bitcon s.53 vd.
[22] Nakamoto , Bitcoin: A Peer-to-Peer Electronic Cash System, s.8
[23] Sefa ERBAŞ, Reklamcılıkta ve Pazarlamada Yeni Nesil Teknoloji; Blockchain, s.717
[24] ‘’Cüzdan, kripto paraların saklandığı yazılım/uygulamadır.’’ TOPALOĞLU, Elektronik Ticarette Ödeme Sistemleri: Kredi Kartları, Elektronik Para, Elektronik Çek, s.79
[25] BİLGİLİ/CENGİL, s.5
[26] ‘’Delil başlangıcı, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belgedir.’’
[27] ‘’Güvenli e-imzanın önemli özelliklerinden birisi , imzanın kim tarafından atıldığının tespitini yapabilmesidir.’’
[28] KAYA, Medeni Usul Hukukunda Delillerin Gösterilmesi Tezi, Mersin/Nisan-2019, s.51
[29] ’İsviçre doktrinindeki bir görüşe göre, e- imzanın blockchain sistemine uyarlanması ile hem içerik hem de taraflar açısından daha güvenli bir yapı oluşturulabilecektir.’’
[30] Blockchain’deki veriler herkese açık olduğundan ilgili verilerin mahkemeye sunulması halinde hukuka aykırı delil olarak nitelendirilmeleri söz konusu değildir.
[31] ‘’Hangzh İnternet Mahkemesi’nin blockchain’i delil olarak kabul eden ilk mahkeme olduğu söylenmektedir.’’ Bkz. BİLGİLİ/CENGİL, s.8
[32] ‘’Akıllı sözleşmeler, Ethereum blockchain’inin üzerine yerleştirilen ve çalıştırılan programlar veya betiklerdir. Belirli koşullar sağlandığında bir işlem yapmak için kullanılabilirler. Belirli programlama dillerinde yazılırlar ve Ethereum Sanal Makinesi (EVM) olarak adlandırılan, merkezi olmayan Turing-complete sanal makinesinin okuyabildiği ve yürütülebileceği baytkod olarak derlenirler.’’ Bkz: https://www.binance.vision/tr/blockchain/history-of-blockchain
[33] Av. Esen Esener, Akıllı Sözleşmeler (Smart Contracts) Neden ‘’Akıllıdır’’?
1 comment