
“Dabus” Kararı ve Yapay Zekanın Kişilik Sahibi Olması
Yapay Zeka ve Dabus
Yapay zekanın hakları nedir? Sorumluluk alabilir mi? Eylemlerinden kim, ne , neden sorumludur? Ya da yapay zeka mucid olabilir mi? Yapay zekanın bulduğu bir ürün üzerinde kim hak sahibidir? Yapay zeka kendi buluşu üzerinde hak sahibi olabilir mi? Gibi yüzlerce soru günümüzde merak konusudur. Bu yazımızda henüz hak ehliyetine sahip olmayan yapay zekanın kendi buluşu üzerinde hak sahibi olup olmayacağına dair son zamanlar ses getiren Birleşik Krallık Yüksek Mahkemesi Dabus kararını inceleyeceğiz.
Dr. Stephen Tahler’ın geliştirdiği yapay zeka Dabus’tur. Ve birçok ülkede Dabus adına patent başvurusunda bulunmuştur. Dr. Stephen kendi geliştidiği yapay zeka olan Dabus’un insan müdahalesi veyahut yönlendirmesi olmadan yeni fikirler üretebildiği ve bu fikirlerin Dabus’a ait olması gerektiği iddiasında bulunmuştur.
Dabus’un nöral ağları iki şekilde çalışmaktadır; birinci hiçbir insan müdahalesi olmadan yeni fikirler üretirken bir diğeri daha önceden üretilen fikirleri geliştirmektedir. Dabus’un bu sistem sayesinde ilk buluşu yiyecek içecek saklamak için “Fractal Container (Fraktal Kap)” adı verilen günümüzde herkesin evinde mevcut olan saklama kaplarının farklı bir versiyonudur. Fraktal Kap’ı diğer saklama kaplarından ayıran özelliği ise birkaç saklama kabının üzt üzte koyularak kenetlenmesi ve hem taşınmasının kolaylaşması hem de içine koyulan şeyin ısısnın korunması seviyesini arttırmasıdır. Dabus’un bir diğer buluşu ise acil durumlar için uyarı ışığı olarak tasarlanmış “Neural Flame (Sinirsel Alev)”dir.
Dr. Stephen Tahler, Dabus’un patentlenebilir özellikleri taşıyan söz konusu buluşları için İngiltere, Avusturalya, Amerika Birleişk Devletleri ve Avrupa Patent Ofislerine başvurucu olarak kendisini gösterip, buluş sahibi olarak da Dabus’u yazarak patent başvurusunda bulunmuştur. Buluş sahibi olarak bir yapay zekanın gösterilmesi ise patent başvurularının reddedilmesinin esas sebebi olmuştur.
Dr.Stephen Tahler öncelikle Birleşik Krallık Fikri Mülkiyet Ofisi (UKIPO)’ne, buluş sahibi olan Dabus adına 2018 Kasım ayında başvuruda bulunmuştur. Dr.Stephen yaptığı başvurunun gerekçesi olarak; buluş sahibi olmanın yalnızca gerçek kişilere indirgenmemesi gerektiğini, bu hakkın buluş meydana getirmede beceri sahibi olan her varlığa tanınması gereken bir hak olarak geniş yorumlanması gerektiğine dayandırmıştır. Ayrıca bir yapay zekanın buluş sahibi olduğu durumlarda söz konusu buluş için yapay zekanın sahibinin patent başvurusunda bulunmaya yetkili olacağını belirtmiştir.
Yapay Zekanın Hakları
Birleşik Krallık Fikri Mülkiyet Ofisi, Dr.Stephen’ın başvurusu üzerine Ekim 2019 yılında Patent Uygulaması Klavuzuna “Patent başvurusunda belirtilen buluş sahibinin bir yapay zeka olduğu durumlara, Şekli İncelemem Denetçisi buluş sahibi iblgisinin değiştirilmesini talep etmelidir. Bir yapay zekanın buluş sahibi olarak kabul eidlmesi mümkün değildir çünkü bu yasaların gerektirdiği gerçek bir işiyi karşılayamaz bu koşulların sağlanmamasının sonucu, başvurunun 1977 tarihli Patent Kanunu’nun 13(2) bölümü uyarınca geri çekilmiş sayılmasıdır.” Eklemesini yaparak yapay zekanın buluş sahibi olarak patentlemenin gerçekleştirilmesinin önünü kapatmıştır.
Böylelikle 4 aralık 2019 tarihinde 1977 tarihli Patent Kanunu m.13(2) uyarınca söz konusu başvuru geri çekilmiş sayılmıştır. Birleşik Krallık Fikri Mülkiyet Ofisi bu kararının gerekçesi olarak ise şu hususları göstermiştir:
1) Patent başvurusunda buluş sahibi olarak gerçek kişi yer almalıdır. Yapay zekâ gerçek kişi şartını sağlamadığından buluş sahibi olarak kabul edilmesi mümkün değildir.
2) 1977 tarihli Patent Kanunu madde 13/2 uyarınca başvuru sahibi buluşların mucidi olduğuna inandığı kişiyi ve bu kişinin patent alma hakkını nasıl edindiği konularında yeterli tespiti yapamamıştır.
3) Yapay zekânın bir hak ehliyeti yoktur.
4) Yapay zekâ bir başkası adına haklarını devretmeye ehil değildir.
Dr. Stephen Tahler bu karar neticesinde ilk derece mahkemesi nezdinde başvuruda bulunmuştur. Patent Uygulaması Kılavuzu’na başvurusu sonrasında eklenen maddenin kendisinin adil yargılanma hakkından mahrum kalmasına sebep olduğunu belirtmiştir. İlk derece mahkemesi Birleşik Krallık Fikri Mülkiyet Ofisi ile aynı yönde olarak, patent başvurusundan bulunma hakkında yalnızca kişilere ait olduğu ve Dabus’un ne gerçek kişi ne de tüzel kişi sayılamayacağını gerekçe göstererek Dr.Satephen Tahler’ın başvurusunun reddinin hukuka uygun olduğuna dair karar vermiştir.
Birinci derece mahkemesi Dr.Stephen Tahler’ın başvuru yapmaya ehil kişi olmasına rağmen Dabus’un ne gerçek ne de tüzel kişi olmaması hasebiyle buluş sahibi olarak, kendi adına patent başvurusu yapmak için Dr.Stephen’ı yetkilendiremeyeceğini bu sebeple de Birleşik Krallık Fikri Mülkiyet Ofisinin kararının yerinde olduğunu vurgulanmıştır.
Dr.Stephen ilk derece mahkemesinin kararının da yerinde olmadığından bahisle Birleşik Krallık Yüksek Mahkemesi nezdinde temyiz başvurusunda bulunmuştur. Birleşik Krallık Yüksek Mahkemesi başvuruyu incelerken üç başlık üzerine yoğunlaşmıştır:
- Patent Kanunu gereği başvuru sahibinin gerçek kişi olması zorunlu mudur?
- Patent Kanunu m.13 neyi ifade etmektedir, bu madde uyarınca başvuru sahibi gerçek kişi olmak zorunda mıdır?
- Patent Kanunu m.13(2) düzenlemesine dair Dr.Stephen Tahler’ın ileri sürdüğü görüşlere doğru yanıt nedir?
Birleşik Krallık Yüksek Mahkeme hakimleri Arnold, laing ve Briss ilk soruya oybirliğiyle Birleşik Krallık Fikri Mülkiyet ofisi ve birinci derece mahkemesi kararına eş yönlü olarak buluş sahibinin gerçek kişi olması gerekmektedir bu sebeple Dabus’un buluş sahibi olmayacağı yönünde yanıt vermiştir.
İkinci ve üçüncü soruda ise oybirliği sağlanamamış, oyçokluğu ile karar verilmiştir. Hakim Briss muhalif görüş belirtmiştir. Dava konusu başvuruya konu Patent kanunu m.13(2) uyarınca başvuru sahibinin belirtilmesinde dürüstlük ve iyiniyet kurallarını aşmayan hataların başvuru sahibinin petent almasını engellemeyeceği ancak Dr.Stephen başvuruyu yaparken buluş sahibi olarak Dabus’u gösterirken kendi subjektif görüşünü ifade etmiş bulunsa da söz konusu başvurunun Patent Kanunu’nunda yer alan buluş sahibine dair özellikleri taşımadığı fikir çokluğu olarak belirtilmiştir.
Dr.Stephen Tahler “ağacın sahibi ağacın meyvelerinin de sahibidir” argümanını beliterek 1977 tarihli Patent Kanunu m.13(2/b) düzenlemesine göre başvuru sahibi, buluş sahibi değil ise kendisine patent verilme hakkının bulunduğuna dair bir beyanda bulunabileceğine dair maddeye dayanmıştır. Bu sebeple Dabus’un buluş sahibi olduğu patent hakkından kendisinin de faydalanbileceğini belirtmiştir. Muhalif hakim Briss Dr.Stephen’ın gerçek buluş mucit olması dolayısıyla başvuru sahibi sıfatına sahip olarak Patent Kanunu m.13(2/b) düzenlemesine göre patent alması gerektiği yönünde oy kullanmıştır. Kaldı ki “ağacın sahibi ağacın meyvelerinin de sahibidir” argümanın maddi varlığa haiz mallar üzerinde haklar için geçerli olacağı; fikri mülkiyet hakları gibi gayrimaddı varlıklar açısından söz konusu olamayacağı da belirtilerek , hakim Arnold ve Laing’in aksi yönde oy kullanması neticesinde Dr.Stephen Tahler’ın buluşların başvuru sahibi sıfatına haiz olabileceğine dair yeterli temellendirmenin sunulmaması sebebiyle 21 Eylül 2021 tarihinde oy çokluğuyla Dr. Stephen Thaler’ın temyiz başvurusu reddedilmiş, ilk derece mahkemesi kararını onanmıştır.
Konuyu Türk hukuku bakımından ele alacak olursak da benzer bir sonuç ile karşılacağız Fikir Ve Sanat Eserleri Kanunu’na göre de bir eser ancak gerçek kişiye ait olabilir. Böylelikle yapay zekanın eser, buluş sahibi olarak ele alınmasının önüne geçilmiş bulunmaktadır.
Aslında sorunun köküne inildiği zaman yapay zekanın bir kişilik sahibi olmaması neticesinde hak ve sorumluluk alamaması hasebiyle buluş sahibi olamamaktadır. Dabus gibi bir yapay zekanın buluş sahibi olarak anılabilemsi için öncelikle bir hak ve yükümlülük sahibi olması yani hukuken bir kişilik atfedilmesi gerekmekte. Daha sonrasında FSEK vb. kanunlarda yer alan düzenlemeler güncellenerek yapay zekaya atfedilen kişiliklerinde bir eser, buluş sahibi olarak anılmasının yolu açılması gerekmektedir.
Yapay zekanın nasıl bir kişilik sahibi olabileceği ise doktrinde tartışma konusudur. Yapay zeka hhukuken öncelikle bir eşya olarak kabul edildi. Kendi başlarına hissetme yetenekleri olmaması sebebiyle kişilik atfedilemeyeceği görüşü ağırlıklı olarak ele alındı. Ancak ileri seviye geliştirilmiş bir yapay zekanın kişilik kazanabilmesi hakkında düzenlemelerin yapılması gerektiği görüşü doktirinde yankı uyandırmaya başlamıştır. Keza yapay zeka sadece amaca hizmet eden bir alet gibi eşya statüsünde yer almamaktadır. Öğrenebilen, kendisini geliştirebilen varlıklardır.
Bunun üzerine doktirince bir başka görüş olarak kölelik görüşü ortaya atılmıştır. Söz konusu görüşe göre yapay zeka bir insan emeği sonucu ortaya çıkmasından dolayı üreticinin malı olarak değelendirilmelidir. Ve eğer yapay zekaya bir kişilik atfedilecekse insanlar tarafından üretilmeleri sebebiyle köle statüsünde yer almalıdırlar. Çünkü yapay zekanın var olma vasıfları üretici olan bir insan tarafından verilmiştir. Ve bir köle ancak efendisinin izniyle, isteğiyle hareket edebilmektedir. Bir yapay zeka içinde benzer durum söz konusudur. Sadece efendisinin/kullanıcısının isteği ve izni ile hareket edebilmekte kendi başına izin verilmedikçe karar alamamakta, harekete geçememekte yani hukuki bir sonuç doğuramamaktadır.
Yapay Zekanın Kişiliği
Yapay zekaya kişilik atfedilmesi konusunda en çok yankı uyandıran görüş ise yeni yeni yeşillenmekte olan elektronik kişilik görüşüdür. Elektronik kişilik hakkında euRobotics raporuna göre yapay zekaya insana özgü bir kişil modeli atfedilemez ve atfedilmemelidir. Ancak söz konusu durum yapay zeka için ayrıca bir kişilik, hukuki statü yaratılmasına engel değildir. Zira yapay zeka için bir hukuki statü yaratılmaması halinde birçok hak kaybı gündeme gelebilrcektir, gelmektedir.
Otonom olarak karar verebilen ya da insanlarla etkişleşime geçebilen yapay zekalı makinalar için özel bir sicile tescille kazanılan ve belirli hak ve yükümlülüklere sahip olma imkânı veren, çeşitli tarafların (kullanıcılar, satıcılar üreticiler vb.) sorumluluklarının bir araya getirildiği, tüzel kişiliğe benzer bir kişilik şeklinde elektronik kişiliğin geliştirilmesi düşünülebilir. Yine söz konusu görüşe göre, yapay zekâlara verilecek bu elektronik kişilikle beraber yapay zekâların, ilk aşamada üreticilerden ve kullanıcılardan alınabilecek paralarla belirli bir malvarlığına sahip olması mümkün kılınabilir. Böylelikle yapay zeka bir hatası ile sebep olduğu zararı belli bir miktar ile karşılayabilir. Veyahut kendisine verilen bir zarar yapay zekanın sahip olduğu malvarlığına aktarılmak üzere maddi olarak karşılanabilir.
Dünya üzerinde bu konuda en yeni hukuki güncellemeyi Estonya’nın yaptığından söz edilebilir. Estonya Hükümeti, yapay zekanın önümüzdeki bir iki yıl içerisinde eşya statsünden çıkacağını; yapay zekanın yasal bir statüye tabi tutalacağını belirtmiştir. Yapay zekanın yasal bir statüsü olması neticesinde yapay zekanın bir kazaya karışması halinde sorumluluğunun nasıl düzenleneceği gibi birçok sorunun tespitinin kolaylaştıracağını açıklamıştır.
Yapay zeka hukuku alanındaki tüm Blog yazılarını bağlantıdan okuyabilirsiniz.
Hukuk ve Bilişim Dergisi’nin geçmiş sayılarını bağlantıdan okuyabilirsiniz.
Yazar: Stj.Av.Z.Ebrar Kaya
Kaynakça
- https://iprgezgini.org/2021/11/17/birlesik-krallik-yuksek-mahkemesinden-dabus-karari-yapay-zeka-bulus-sahibi-olarak-kabul-edilemez/
- http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/Dergi/Dergi142/348/#zoom=z
- https://istanbulbarosu.org.tr/files/komisyonlar/yzcg/2022eylulbulten.pdf
- https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/980798