DAO’ların Yapısı Ve Hukuki Niteliği

1-     Genel Olarak

Merkezi olmayan özerk organizasyon olan DAO (Decentralized Autonomous Organization)’lara ilk referanslar 1990’lı yıllarda yapılmış olsa da modern anlamda ilk DAO kavramı Bitcoin’in ortaya çıkışından 1 kaç yıl sonra olmuştur (Hassan ve De Filippi 2021: s. 2-3). DAO kavramının temellerini Daniel Larimer, babası Satan Lamirer ve Ethereum’un kurucularından Vitalik Buterin atmıştır (Bilgili ve Cengil 2022: s. 248).

İlk olarak modern anlamda bildiğimiz DAO kavramı Daniel Larimer’in 7 Eylül 2013’te yayınladığı “Bitcoin’in Gizli Maliyetleri” isimli makaleyle gündeme gelmiştir. Bahse konu makalede Larimer “Merkezi Olmayan Özerk Şirket” (“Decentralized Autonomous Corporation” (“DAC”) ) kavramını ortaya atmıştır. Onu ortaya atmış olduğu “DAC” kavramında şirket sözleşmesi tüzüğü kaynak kod tarafından temsil edilmekte ve bu kapsamda işleyen organizasyonun tokenının sahiplerinin de pay sahipleri olduğunu ifade etmektedir (Bilgili ve Cengil 2022: s. 248). Daniel Larimer’in ortaya atmış olduğu “DAC” kavramı babası tarafından 14 Eylül 2023’te yayınlanan “Bitcoin ve Robotiğin Üç Yasası” isimli makalede daha da genişletilmiş ve herkesin anlayabileceği bir konuma getirilmiştir. (Bilgili ve Cengil 2022: s. 248-249).

Sonrasında Ethereum’un kurucusu Vitalik Buterin, DAC kavramını ele aldığı ve 19 Eylül 2013’te yayınlamaya başladığı 3 makaleden oluşan bir dizi yayınladı (Buterin 2014: https://blog.ethereum.org/2014/05/06/daos-dacs-das-and-more-an-incomplete-terminology-guide (Erişim Tarihi: 28.06.2023)). Buterin bahse konu makalesinde DAO kavramı ile DAC kavramını birbirinden ayırmış olup DAC’ları DAO’ların alt sınıfı olarak görmekteydi. Buterin’e göre DAC’de satın alınabilen hisseler söz konusu olup bu hisseler sahiplerine gelir elde etme imkanı tanırken DAO’ların kendisi kar amacı gütmemektedir (Bilgili ve Cengil 2022: s. 248-249). Ancak şu an tek kavram olarak DAO ön plana çıkmaktadır. Dolayısıyla, bu kapsamda özetlemek gerekirse şu an DAO olarak kullanılan kavram DAC dahil tüm alt bileşenlerini ifade etmektedir.

2-     DAO’ların Yapısı ve İşleyişi

DAO’ların yapsını ve işleyişini anlatmak için öncelikle tanımını yapmak büyük önem arz etmektedir. Bilindiği üzere blokzincir teknolojisi ile birlikte bu teknolojiyi esas alan hukuki kurumlarda ortaya çıkmaya başlamıştır. Blokzincir teknolojisi ile birlikte kurumsal yönetim dünyasında uzun süredir var olan yönetici rolü  sorgulanmaya başlamış ve bu kapsamda 2016 yılında küçük ölçekli blokzincir şirketi olan Slock.it tarafından ilk merkeziyetiz otonom organizasyon olan the DAO kurulmuştur (Kaal 2020: s. 5-6). Piyasada tanıtılan ilk merkeziyetsiz otonom organizasyon olan the DAO ilk kez geleneksel bir şirket yapısına sahip olmayan, yönetim yapısı münhasıran yazılıma, kodlara ve akıllı sözleşmelere dayanan ve kamuya açık bir merkeziyetsiz blokzincir platformu olan Ethereum üzerinden oluşturulan şirket olarak tarihe geçmiştir (Orhan 2022: s. 156).

Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda DAO’ların hukuken bir veya daha fazla kişinin, organizasyonun yönetimi, fonksiyonu ve operasyonlarını önceden temel kodlara bağlayarak ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere bir araya geldiği, niteliği itibarıyla faaliyetlerinin belirli bir ülkede yürütülmediği veya belirli bir yargı yeri tarafından tanınmayan organizasyonlar olarak tanımlanması mümkündür (Orhan 2022: s. 156). Başka bir deyişle bu organizasyonlar blokzincir tabanlı oldukları için belli bir kişi veya kurum tarafından yönetilmeyip bir kısım katılımcının birbirleri ile eşler arası bir ağ içerisinde etkileşim kurduğu kodlama yoluyla önceden belirlenmiş bir protokol çerçevesinde yürütülen bilgisayar programına daynamktadırlar (Metjahic 2018: s.1541).

DAO’ların yapısı ve işleyişini incelemek gerekirse bu kuruluşlar tıpkı geleneksel şirketler gibi belirli temel kurumsal ilkeler altında faaliyetlerini koordine etmekte ancak bu koordinasyonu geleneksel şirketlerin aksine birtakım akıllı sözleşmeler dizi ile yapmaktadırlar (Orhan 2022: s. 157). Şu husus çok önemlidir; geleneksel bir şirket yapısı içerisinde şirketin pay sahipleri, yönetim kurulu ve diğer çalışanlar yer almaktayken, DAO’larda merkezi bir yönetim yoktur.

DAO’ların aksine geleneksek şirketlerde merkezi bir yapıya dayandıkları için bu şirketlerde bireyler arasındaki hiyerarşi, ilişki, emir ve komuta ile sağlanmakta olup çeşitli  düzeydeki kararlar  bireylerin takdirinde olmaktadır; ancak DAO’larda ise üyelik şartları, oy hakkı da dahil olmak üzere üye hakları fonların nasıl dağıtılacağı yahut üyeliğin nasıl sona ereceği gibi organizasyonun temel unsurlarını düzenleyen bir akıllı sözleşmeler dizisi ile insan yönetimine gereksinim duyulmayan kolektif bir bütün oluşturulması amaçlanmaktadır (Orhan 2022: s. 157). Bu kapsamda DAO’larda kurumsal bir yapının, taraflar arasındaki ilişkinin, hak ve yükümlülüklerin akıllı sözleşmeler ile düzenlediğini söylemek mümkün olacaktır.

DAO’ların hukuken tanınan her türlü organizasyonun şekline bürünebileceği ifade edilmekle birlikte bu husus çoğu zaman kurucular ve token sahipleri arasındaki etkileşimden ortaya çıkmaktadır (Gudkow 2018: s.369). Bu kapsamda DAO’lar, kurucular ve token sahiplerinin birbirinden ayrı bir şekilde yapılandırıldığı bir formda oluşturulabileceği gibi tek bir kuruluş altında da oluşturulabilmesi mümkündür (Gudkow 2018: s.370). Bunun dışında, organizasyon yapısının hiçbir önemi olmaksızın DAO üyeleri olarak adlandırılabilecek kişiler birbirinden farklı adresler kaydedilmekte ve DAO’nun yönetimine katılım hakkı sağlayan tokenlara sahip olmaktadır (Orhan 2022: s. 158). Bu tokenlar fiat para, lisans sözleşmesi, ikramiye, indirim, mülkiyet hakkı veya altın gibi farklı şekillerde ortaya çıkabilmekte olup sahipleirne DAO bünyesinde üyelik hakkı ve oy hakkı tanımaktadır (Orhan 2022: s. 158).

DAO’ların yapısına emsal teşkil edebilecek en önemli örneklerden biri olan yukarıda da ifade etmiş olduğumuz the DAO da kurucular, bu kuruluşun ethereum tabanlı blokzincir teknolojisi üzerinden akıllı sözleşmeler ile yürütülen bir otonom yapı olmasını hedeflemiştir (Orhan 2022: s. 158). Bu kapsamda 2016 yılında bir cüzdana ether gönderilmesi karşılığında the DAO tokenları dağıtılmıştır. Hatta bu kapsamda the DAO toplam 150 milyon ABD doları toplamıştır. Ancak, yapısında küratörler olarak adlandırılan gönüllülük esasına dayanan ayrı bir grup oluşturulması, the DAO’nun otonomluğu hususunda bir takım soru işaretlerine sebebiyet olmuştur. Zira, bu grup herhangi bir projenin token sahipleirnin onayışa sunulmasından önce projenin hukuka uygunluğunu ve proje sahiplerinin kimliğini denetleme ve onaylama görevi üstlenmiştir. Bu küratörlerin yetkileri ile ilgili öğretide tartışma olmuş ve bir grup bu küratörlerin yetkilerinin herhangi bir egemenlik esasına dayanmayan ve tamamen mekanik bir yetki olduğunu ifade etmiş ise de Amerika Birleşik Devletleri Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC) ‘in de içinde bulunduğu diğer görüş bu yetkilerin azımsanamayacak yetkiler olduğunu ileri sürmüştür (Orhan 2022: s. 159). Kanımızca uzun vadede DAO’lar daha bağımsız ve otonom bir yapıya sahip olacaktır.

3-     DAO’ların Temel Özellikleri

Yukarıda da ifade etmiş olduğumuz üzere DAO’larla ilgili öğretide net bir tanım olmamakla birlikte DAO’ların geleneksel şirketlerden pek çok farklılıkları vardır. Aslında bu farklılıklardan en önemlisi geleneksel şirketlerin aksine DAO’larda operasyon ve yönetim süreçlerinin otomatik ve otonom hale gelmesidir. DAO’larda var olan bu otomasyon özelliği; işlem masrafları ile idari masrafların düşürülmesine, uygulama esnasında yöneticiler tarafından yapılan hataların veya yöneticilerin kendi menfaatleri doğrultusunda gerçekleştireceği kötüye kullanımların asgari düzeye indirilmesine yardımcı olduğu gibi çalışanlara ilişkin gözetim ihtiyacının asgari düzeye indirilmesini sağlamaktadır (Orhan 2022: s. 159).

DAO’ların merkezi yönetimlerden diğer bir farkı merkezi bir yönetime sahip olmamasıdır. Bu kuruluşlarda organizasyonu yöneten herhangi kişi veya kurum bulunmamaktadır. Her DAO üyesinin eşit oranda otonom bir gücü vardır. Yine kayıtların blokzincir tabanlı bir sistemde dağıtık bir şekilde tutuluyor olması kayıtlarda hata yapılması ve kayıtların izinsiz şekilde değiştirilmesinin önünü kapatmaktadır.

Yine DAO blokzincir tabanlı bir sistem olduğu için birçok kuruluştan farklı olarak kaynak kodlarını kamuya açık halde tutmaktadır. Bu da token sahiplerine geleneksel şirketlerin aksine eşi görülmemiş bir bilgi alma hakkı sağlamakta, onları bilgi alma ve inceleme hakkı kullanmaları için gireceği birçok masraftan kurtarmaktadır. Dolayısıyla, bu sistem çok ciddi bir şeffaflık ortaya koymaktadır.

Son olarak şunu da ifade etmekte fayda vardır. Bilindiği üzere blokzincir sistemleri üzerinde değişiklik yapmak oldukça zordur. Bu kapsamda yönetim ilkeleri bir kez belirlendiği takdirde bunlar üzerinde değişiklik yapmak kolay olmayacaktır. Bu husus bir açıdan DAO’lar açısından avantajken bir açıdan da bir dezavantajdır.

4-     DAO’ların Olumlu ve Olumsuz Yönleri

4.1- Olumlu Yönleri

  • Dünyanın her tarafından insanların ortak menfaatler çerçevesinde bir araya gelmelerini sağlayabilir.
  • Şirketleri ve yatırımcıları yozlaşmış yöneticilerden kurtarabilir.
  • Büyük bir sermayenin kısa zamanda toplanmasına imkan tanıyabilir.
  • Üyelerinin ortak bir akılla karar vermesini sağlayabilir.
  • Şirket kurup kar elde etme imkan ve kabiliyetinden yoksun kişilerin bu türden bir yatırımın bir parçası olması sağlanabilir.
  • Finansman arayan girişimciler için bir başvuru kapısı olabilir.

4.2- Olumsuz Yönleri

  • Kodların eksik ve hatalı olması her zaman ihtimal dahilinde olup bu kapsamda saldırılara açık olabilir.
  • Tüm üyelerin DAO kodlarına ve işleyişine hakim olması mümkün değildir.
  • Klasik hukukun DAO’lar için uygulanması her zaman mümkün olmayabilir.
  • DAO’lar bir faaliyet icra etmekten çok kripto paralarda değer dalgalanması oluştumak için kullanılabilir.

5-     DAO’ların Hukuki Niteliği

Bilindiği üzere hukuki kişilik, hak sahibi olabilme ve hukuki yükümlülük altına girebilmeyi ifade etmektedir. Türk hukukunda kişiler gerçek ve tüzel kişiler olmak üzere sınırlı sayıda belirlenmiştir. Dolayısıyla, mevzuatta açıkça kişi olarak değerlendirilmeyen bir süje kişi olarak değerlendirilemeyecektir; bu kapsamda Türk hukukunda DAO’lara ilişkin herhangi bir özel düzenleme yer almadığından bunlar hukuki bir kişilik olarak hak ve borç atına giremeyecektir (Bilgili ve Cengil 2022: s. 273).

Ancak DAO’lara ilişkin bir düzenleme bulunmaması bunlardan kaynaklanan hukuki sorunlara hukuk uygulanmayacağı anlamına gelmemektedir. Zira, bu kapsamda yukarda ifade etmiş olduğumuz the DAO üzerinde yapılan incelemeler neticesinde SEC raporuna göre DAO’ların adi ortaklık niteliğine haiz oldukları ifade edilmektedir (Securities and Exchange Commission 2017: s. 14). Bu görüşe göre iki veya daha fazla kişinin kar elde etmiş oldukları işletme, bu kişilerin ortaklık kurma amacı olmasa hatta bahse konu yapı otonom olsa bile adi ortaklık olarak değerlendirilebilecektir. Ancak, bu değerlendirme kapsamına göre DAO’nun faaliyetleri sonucunda oluşacak iflas veya herhangi bir zarar nedeniyle DAO katılımcıları sınırsız sorumlu olacak ve bu kapsamda kişisel sorumluluk riskiyle karşılaşan yatırımcılar DAO yaratma veya DAO’ya yatırım yapma konusunda tereddüt yaşayacaktır (Orhan 2022: s. 161).

Öğretide yer alan bir diğer görüşe göre de DAO’ların ortağı olmayan bir sınırlı sorumlu şirket (LLC) olarak adlandırılabileceği ifade edilmektedir; ABD’nin Wyoming eyaleti senatosu da bu görüş doğrultusunda 1 Temmuz 2021 tarihi itibarıyla yürürlüğe girmek üzere Wyoming Sınırlı Sorumlu Şirketler Kanunu’nda birtakım düzenlemeler yapmış ve bu doğrultuda ilgili kanuna eklenen Merkeziyetsiz Otonom Organizasyonlar başlıklı 31. Bölüm ile DAO’ları LLC’lerin bir formu olarak benimsemiştir (Orhan 2022: s. 161-162).

Ülkemizde şua anki düzenlemelere göre DAO’lar en fazla adi ortaklık olarak değerlendirilebilecek olup bu kapsamda katılımcılar sınırsız sorumluluk rejimine tabi tutulacaklardır. Bu husus ne yazık ki DAO’ların oluşturulma amacına ve prensibine uygun olmayıp yatırımcıları resmen itecektir. Dolayısıyla, bu konuda bir düzenleme yapmak bir gerekliliktir.

6-     Sonuç

Dünyada son yıllarda teknolojisinin gelişmesiyle özellikle blokzincir teknolojisinin etkisiyle Metaverse, NFT gibi pek çok yeni ürün hayatımıza girmiş bu kapsamda kurumsal yönetim açısından DAO’lar da önemli bir rol almıştır. DAO’ları hukuken bir veya daha fazla kişinin, organizasyonun yönetimi, fonksiyonu ve operasyonlarını önceden temel kodlara bağlayarak ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere bir araya geldiği, niteliği itibarıyla faaliyetlerinin belirli bir ülkede yürütülmediği veya belirli bir yargı yeri tarafından tanınmayan organizasyonlar olarak tanımlamak mümkündür. DAO’lar geleneksel şirketlerin aksine tamamen akıllı sözleşmelere dayanan otonom bir işleyiş ve yönetim vaad ederek agency cost olarak adlandırılan vekalet maaliyetini 0’a indirme noktasında gerçekten önemli bir adım olarak ifade edilebilecektir. Ancak otonom bir yönetim hala birçok insanın tahayyül ettiğinden uzak bir konumda yer almaktadır. Ancak, 2016 yılında the DAO ile birlikte DAO’lar hayatımızda yer edinmeye başlamış ve hukuki nitelikleriyle ilgili de pek çok tartışma doğmuştur. Öğretide SEC tarafından da kabul edilen bir görüşe göre DAO’lar adi ortaklık olarak kabul edilmekte ilken diğer görüşe göre de ortağı olmayan bir sınırlı sorumlu şirket (LLC) olarak adlandırılabileceği ifade edilmektedir. Kanımca bu iki tanımlamada DAO’ları tanımlamak için yetersizdir. DAO’ları adi ortaklık olarak tanımlamak yatırımcıları yüklediği sorumluluk nedeniyle caydıracak ve DAO kurmaktan uzak tutacaktır. Dolayısıyla bu kapsamda DAO’lara güncel teknolojik gelişmeleri hukuk düzenine uyarlayan, herkesin menfaatini koruyan bir hukuki kişilik tanımak zorunluluk olmuştur. Bu husus da ancak yeni bir düzenlemeyle olabilecektir. Bu gün DAO’larala ilgili en büyük sorun hukuki alt yapı eksikliğidir. Zira, hukuk gelişen teknolojiye yetişmekte zorlanmaktadır. Ülkemizde de artık kripto varlıklara ilişkin bir yasal düzenleme getirilmesi elzem konuma gelmiştir. DAO’lara ilişkin düzenlemelere de mutlaka kripto varlıklara ilişkin yapılacak yasal düzenleme içerisinde yer verilmelidir.

Av. Baran Can KAYA’nın tüm Blog yazılarını bağlantıdan okuyabilirsiniz.

Yazarın 11. Sayı’mızdaki “Kripto Paraların Hukuki Niteliği ve Cebri İcraya Konu Olması” isimli yazısını okumak için bağlantıya tıklayınız.

Yazar: Av. Baran Can KAYA

KAYNAKÇA

  1. Bilgili F., Cengil M. F., Blockchain ve Kripto Para Hukuku (2nd Edn. Dora Yayınları 2022).
  2. Tevetoğlu M. , Hukuki Yönleriyle Kripto Varlıklar ve Kripto Varlıkların İlk Arzı(2nd edn. Aristro Yayınları 2021).
  3. Gürcan, B., Blockchain Teknolojisi(1st edn. Seçkin Yayıncılık 2022).
  4. Kaal, W.A., Blockchain-Based Corporate Governance, Stanford Journal of Blockchain Law and Policy, S. 4/1, 2020.
  5. Gudkov, A., Control on Blockchain Network, Nova Law Review, S. 42/3, 2018.
  6. SECURITIES AND EXCHANGE COMMISSION, Report of Investigation Pursuant to Section 21(a) of the Securities Exchange Act of 1934: The DAO (Release No 81207), 2017.
  7. Metjahıc, L., Deconstructing the Dao: the Need for Legal Recognition and the Application of Securities Laws to Decentralized Organizations, Cardozo Law Review, S. 39/4, 2018.
  8. Hassan, S. / De Filippi, P., Decentralized Autonomous Organization, Internet Policy Review, S. 10/2, 2021.
  9. Orhan, B. Z. Y., Merkeziyetsiz Otonom Organizasyonlar, Kurumsal Yönetim ve Blokzincir, MHFD • Y.: 2022 – S.: 2 • s.: 153-164, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/2857391 (Erişim Tarihi: 30.06.2023)
  10. https://blog.ethereum.org/2014/05/06/daos-dacs-das-and-more-an-incomplete-terminology-guide (Erişim Tarihi: 28.06.2023)