Dünya Uygulamaları Bakımından Unutulma Hakkı
Yazar: Av. Cankat Eren KARAHAN
Özet
Gelişen teknoloji ve beraberinde hayatımızın büyük bir alanını işgal eden İnternet ile, tarihin başlangıcından beri insanların en temel ihtiyaçlarından birisi olan unutma ve unutulma daha da büyük bir önem kazanmaktadır. Bunun asıl sebebi, İnternet ortamına aktarılan bir verinin çok hızlı yayılması ve bu yayılma sebebiyle veriye ulaşımın saniyeler içerisinde gerçekleşebilmesidir. Bu nedenle “unutulma hakkı” adı altında yeni bir hakkın gündeme gelmesi kaçınılmaz olmuştur. Unutulma hakkı, hukuk literatüründeki yerini, büyük ölçüde, Avrupa Birliği Adalet Divanı (ABAD)’nın 13 Mayıs 2014 tarihinde verdiği “Google Kararı” ile almıştır. ABAD’ın bu kararı sonrası, özellikle Avrupa Birliği (AB) hukuku içerisinde, unutulma hakkı ile ilgili düzenlemeler yapılmıştır. Unutulma hakkı, Avrupa Birliği Genel Veri Koruma Tüzüğü (GDPR) ile yasal düzlemine kavuşmuştur. ABD hukuk sistemi ise unutulma hakkına karşı, AB hukukunun tam aksi bir tavır sergilemiştir. Türk hukuku da unutulma hakkına karşı kayıtsız kalmamış; ancak mevcut mevzuat içerisinde unutulma hakkına, henüz, bir yer verilmemiştir. Söz konusu hak, Türk hukuk sistemi içerisindeki gelişimini içtihat vasıtasıyla gerçekleştirmektedir. Unutulma hakkı, yeni bir hak olması vesilesiyle, hukuk sistemleri içerisindeki gelişimini halen devam ettirmektedir. Temel insan hak ve özgürlükleri ile unutulma hakkı arasındaki sınırlar ise oldukça değişken görünmektedir. Haklar arasındaki hassas terazinin dengesi yaşanan her somut olay özelinde değişebilmektedir.
Anahtar kelimeler: Unutulma hakkı, Avrupa Birliği Adalet Divanı (ABAD), Genel Veri Koruma Tüzüğü (GDPR), Google Kararı, Amerikan Megan Kanunları, Temel İnsan Hak ve Özgürlükleri
ABSTRACT
With the developing technology and the Internet occupying a large area of our lives, forgetting and being forgotten, which has been one of the most basic needs of people since the beginning of history, gains even greater importance. The main reason for this is that a data transferred to the Internet environment spreads very quickly and due to this spread, data can be accessed within seconds. For this reason, it was inevitable that a new right, under the name of “the right to be forgotten”, came to the fore. The right to be forgotten has taken its place in the legal literature to a large extent with the “Google Decision” of the European Union Court of Justice (ECJ) on May 13, 2014. After this decision of the CJEU, regulations regarding the right to be forgotten have been made, especially within the European Union (EU) law. The right to be forgotten has reached its legal level with the European
Union General Data Protection Regulation (GDPR). The US legal system, on the other hand, has taken an opposite attitude to the EU law against the right to be forgotten. Turkish law was also not indifferent to the right to be forgotten; however, the right to be forgotten has not yet been given a place in the current legislation. The right in question realizes its development in the Turkish legal system through case law. The right to be forgotten, as a new right, still continues its development in legal systems. The boundaries between basic human rights and freedoms and the right to be forgotten seem quite variable. The balance of the delicate scales between the rights may change according to each concrete event experienced.
Keywords: Right to be forgotten, Court of Justice of the European Union (ABAD), General Data Protection Regulation (GDPR), Google Decision, American Megan Laws, Fundamental Human Rights and Freedoms
GİRİŞ
İnsanlık tarihinin başlangıcından itibaren unutmak ve unutulmak esas iken, günümüzde, bu durum tam tersine dönmüş ve hatırlanmak esas haline gelmiştir[1]. Hatırlanmayı esas haline getiren en temel etken ise gelişen teknoloji ile birlikte hayatlarımızın büyük bir kısmını işgal eden İnternet olarak karşımıza çıkmaktadır. İnternet dünyası, başka bir ifade ile sanal dünya, günümüzde bilgisayarlarımız ve cep telefonlarımız ile bize kapılarını açmakta; bu kolay erişim ile birlikte, saniyeler içerisinde, milyarlarca veri İnternet ortamında işlenmektedir. İşlenen veriler ise süratle yayılmakta ve kişinin kontrolünden çıkmaktadır. Bu durum, İnternet ortamına bir kere giren bir verinin bir daha silinememesi, İnternet var olduğu sürece kalıcı olması gibi bir durum yaratmaktadır. İşlenen verilere ulaşım ise “Google” gibi bir arama motoru vasıtasıyla saniyeler içerisinde gerçekleşebilmektedir. İşte işlenen verilerin kişilerin kontrolünden bu kadar hızlı çıkması, yayılması ve kolay ulaşıma açık olması beraberinde “unutulma hakkı” olarak adlandırdığımız hakka olan ihtiyacı gündeme getirmektedir.
Unutulma hakkı, yukarıda da ifade edildiği üzere, İnternetin hayatlarımızdaki yerinin büyümesi paralelinde gündeme gelmiştir. Başka bir ifade ile, unutulma hakkına, geleneksel temel hak ve özgürlükler arasında rastlanmamakta; unutulma hakkına ilişkin İnternet bağlantısız bir kaynak bulunmamaktadır[2].
Unutulma hakkı, İnternet ortamına niteliği itibariyle hukuka uygun olarak işlenmiş verinin kaldırılması veya bu veriye erişimin kısıtlanmasını talep hakkı[3] olarak karşımıza çıkmaktadır. Her ne kadar unutulma hakkı ile talep edilen İnternet ortamındaki verinin kaldırılması olarak ifade edilse de, verinin İnternetten tamamen silinmesi söz konusu olmamaktadır. Bu nedenle unutulma hakkının, İnternet ortamında meşru olarak yer alan verinin arama motorlarında listelenmemesini talep etme hakkı olarak tanımlanması daha doğru olacaktır[4].
Hiç şüphesiz ki unutulma hakkının hizmet ettiği temel amaç, bireylerin geçmişinde yaptıklarının veya paylaştıklarının gelecekleri üzerindeki etkisini ortadan kaldırmak; bu şekilde bireylere yeni bir sayfa açma olanağı tanımaktır. İnsan, doğası gereği özgür bir varlık olduğundan, kişisel verilerini de istediği gibi kullanma veya kullanmama hakkına sahiptir[5].
Bu çerçeve içinde öncelikle unutulma hakkının hukuk literatürü içerisinde anılmaya başlanmasına sebebiyet veren Avrupa Birliği Adalet Divanı (ABAD)’nın “Google Kararı”, Avrupa Birliği (AB) hukuk sisteminin unutulma hakkına yaklaşımı ve unutulma hakkını yasal bir zemine kavuşturan AB Genel Veri Koruma Tüzüğü (GDPR) ele alınacaktır. Gerekli noktalara değinildikten sonra unutulma hakkına, Amerikan hukuk sisteminde nasıl yaklaşıldığına değinilecek ve özellikle Amerikan “Megan Kanunları” özelinde bir inceleme yapılacaktır. Bunun devamında Türk hukuk sisteminin unutulma hakkına yaklaşımı, yargı kararları doğrultusunda ele alınacaktır. Son olarak AİHM’nin M.L ve W.W v. Almanya kararı ışığında, unutulma hakkının bağlantılı olduğu temel insan hak ve özgürlüklerine değinilecektir.
I. AVRUPA BİRLİĞİ HUKUKUNDA UNUTULMA HAKKININ ORTAYA ÇIKIŞI VE AVRUPA BİRLİĞİ ADALET DİVANI’NIN 13 MAYIS 2014 TARİHLİ C-131/12 SAYILI GOOGLE KARARI
Avrupa Birliği’nin veri korunmasına ilişkin 20 Şubat 1995 tarihinde kabul edilen ve 1998 yılında yürürlüğe giren 95/46 sayılı Kişisel Verilerin İşlenmesi ve Serbest Dolaşımı Bakımından Bireylerin Korunmasına İlişkin Direktif’te[6] unutulma hakkına ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır.
Söz konusu direktifte ancak belirli durumlar dahilinde kişilerin verilerinin internet ortamından silinmesi (right to ensure) hususu düzenleme alanı bulmuştur.
Unutulma hakkının, hukuk literatüründe anılmaya başlanması ABAD’ın 13 Mayıs 2014 tarihinde verdiği, Google kararı olarak da bilinen kararı[7] ile birlikte başlamıştır.
ABAD’ın 13 Mayıs 2014 tarihli kararı vermesi sebebiyet veren olaylar silsilesini ele almak, unutulma hakkının kapsamı ve içeriği bakımından önem arz etmektedir. Söz konusu olaylar İspanya’da yaşayan M. Costeja Gonzalez isimli bir avukatın mali durumu bozulunca, bir kısım mallarının satışa çıkarılması ile başlamaktadır. Satışa çıkarılan mallara ilişkin açık artırma ilanı, İspanya’da günlük bir gazete olan “La Vanguardia” isimli bir gazetede 1998 yılında yayınlanır. M. Costeja daha sonra mali durumunu düzeltir; ancak söz konusu açık artırma ilanları La Vanguardia isimli gazetenin ilgili sayılarında yerini korumaktadır. M. Costeja Gonzalez, 2010 tarihinde Google üzerinden kendi ismini girerek bir arama gerçekleştirir ve söz konusu açık artırma ilanlarına ilişkin La Vanguardia isimli gazetenin iki farklı tarihli sayfasına dair linkler ile karşılaşır. M. Costeja Gonzalez, karşısına çıkan linkler vasıtasıyla erişim sağlanan haberlerin kişisel saygınlığına zarar verdiğini öne sürerek, Google’dan söz konusu bilgilerin silinmesini talep eder; ancak Google bu talebi yerine getirmez[8]. Google tarafından söz konusu talebin karşılanmaması üzerine, 5 Mart 2010 tarihinde İspanyol Verilerin Korunması Kurumu’na başvurarak Google İspanya ve La Vanguardia isimli İspanyol gazetesini şikayet eder[9].
İspanyol Veri Koruma Kurumu, ilgilinin başvurusu üzerine 30 Temmuz 2010 tarihinde verdiği kararda günlük gazetenin paylaştığı içeriğin yasal olduğunu, açık artırmanın İspanya’nın resmi bir organı tarafından gerçekleştirildiğini ve bu nedenle La Vanguardia isimli gazetenin sorumluluğu bulunmadığını belirtmektedir[10]. Kurum, İspanyol yerel gazetesine ilişkin verdiği kararın aksine Google şirketini, M. Costeja Gonzalez isimli avukatın başvurusuna rağmen, daha önce bahsedilen linklere erişimi kısıtlamadığı için sorumlu tutulmuştur. İspanyol Veri Koruma Kurumu’nun bu çift yönlü verdiği karara karşı Google itiraz etmiş ve konuyu, nihayetinde, İspanyol Yüksek Ulusal Mahkemesi’nin önüne kadar götürmüştür. İspanyol Yüksek Ulusal Mahkemesi de konu hakkında görüş bildirmesi amacıyla davayı ABAD’ın önüne taşımıştır[11].
Önemle belirtilmelidir ki ABAD’ın davayı incelediği dönemde, Avrupa Birliği hukuk sistemi içerisinde yer alan düzenlemelerde, henüz unutulma hakkına yer verilmemiştir. Bu nedenle ABAD önüne gelen dava üzerine verdiği kararını, 95/46 sayılı Bireylerin Kişisel Verilerinin İşlenmesi ve Serbestçe Dolaşımı Karşısında Korunmasına İlişkin Direktif’in ilgili hükümlerine dayanarak almıştır[12].
Bilindiği üzere Google, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) merkezli bir şirkettir. ABD merkezli bir şirket olmasına rağmen AB içerisinde yer alan pek çok Avrupa ülkesinde, İspanya dahil olmak üzere, tüzel kişiliği haiz bir ticari şirket olarak faaliyetlerini sürdürmektedir. Bu nedenle ABAD konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, Google’a karşı yapılan başvuru ve devamındaki dava sürecine ilişkin olarak ulusal mahkemeleri yetkili kabul etmiştir[13]. Şimdiden belirtmek gerekirse ABAD’ın bu kabulü, GDPR’nin yürürlüğe girdiği dönemden sonra da ilgili GDPR hükümlerinin AB dışında merkezi bulunan şirketlere karşı uygulama alanını oldukça genişletmektedir. Bu durumun değerlendirmesi daha sonraki başlıklarda yapılacağı için, şimdilik, yalnızca ön bilgilendirme vermekle yetinilecektir.
ABAD konuya ilişkin verdiği 13 Mayıs 2014 tarihli kararında, söz konusu avukatın yalnızca adı yazılarak on altı sene önce gerçekleşmiş bir olaya dair Google arama motoru üzerinde link verilmesinin kabulünün mümkün olmadığını, kişinin söz konusu linklerin verilmemesi yönünde bir talepte bulunabileceğini belirtmiştir[14]. ABAD verdiği karar içerisinde unutulma hakkının istisnalarını da belirlemektedir. Buna göre “üstün kamu yararı” olması durumunda, kişinin söz konusu verilere erişimin kısıtlanmasına yönelik talebinin uygulama alanı bulmayacağı belirtilmektedir[15]. Üstün kamu yararı kavramının içeriği; işlenen verinin doğasını, kişi bakımından hassasiyetini, kamunun bu bilgiye erişimindeki menfaatini ve ilgili kişinin kamuya mal olup olmaması hususlarını kapsar niteliktedir.
Davaya konu olan olaylar silsilesi ile birlikte ele alınan ABAD kararı, unutulma hakkının hukuk sistemleri içerisinde yerini alması için bir basamak niteliğindedir. Daha önce kişisel verilerin korunması veya silinmesine ilişkin düzenlemelere karşın, unutulma hakkı ilk kez kişiye tanınmış bir hak olarak hukuk dünyasındaki yerini almaya, artık, başlayacaktır.
II. GOOGLE ŞEFFAFLIK RAPORU
13 Mayıs 2014 tarihli ABAD kararı sonrasında Google, 29 Mayıs 2014 tarihinden itibaren, internet ortamı üzerinden kullanıcılarına bir form yayınlamaya başlamıştır[16]. Yayınlanan bu form ile kullanıcılar, internet ortamı içerisinde -Google arama motoru vasıtasıyla- erişilmesini istemedikleri verilere ilişkin Google’a başvuru yapmaktadırlar. Söz konusu başvurulara ilişkin değerlendirmeyi Google kendisi yapmaktadır. Yapılan bu değerlendirmede kaldırılması istenilen bağlantının yetersiz, alakasız veya artık alakasız ya da aşırı olması durumları; buna ek olarak da kişinin kamu hayatındaki rolü dikkate alınmaktadır. Sayılan kriterlerin haricinde kaldırılması istenilen bağlantıya ilişkin alternatif çözüm yollarının bulunması ve teknik nedenler gibi hususlar da Google tarafından göz önünde tutulmaktadır[17].
Kullanıcıların başvurusu üzerine kaldırılan bağlantılar, Google’ın tüm Avrupa arama sonuçlarından kaldırılmaktadır[18].
Google, arama sonuç listelerinden bağlantıların kaldırılmasına ilişkin kaç sayıda talep geldiğini ve bu taleplerin kaç tanesi sonucunda söz konusu bağlantıların kaldırıldığına ilişkin verileri güncel olarak yayınlamaktadır. Yayınlanan güncel verilere ilişkin tablo ise aşağıda yer almaktadır.
[https://transparencyreport.google.com/eu-privacy/overview?hl=tr (E.T. 18.12.2020)]
III. MADDE 29 ÇALIŞMA GRUBU VE AVRUPA BİRLİĞİ GENEL VERİ KORUMA TÜZÜĞÜ (GDPR) IŞIĞINDA UNUTULMA HAKKI
Bu kısımda kısaca “Madde 29 Çalışma Grubu” ele alınacak ve bu çalışma grubunun, daha önce ele alınan 13 Mayıs 2014 tarihli ABAD kararının uygulanması için ortaya koyduğu birkaç önemli ilkeden bahsedilecektir. Madde 29 Çalışma Grubu’nun unutulma hakkı dışında kalan konularda yaptığı çalışmalar, konu kapsamı dışında kalması nedeniyle, ele alınmayacaktır. Unutulma hakkı ile bağlantılı olarak ortaya koyulan ilkelerden bahsedildikten sonra, AB Genel Veri Koruma Tüzüğü (GDPR) içerisinde yer alan unutulma hakkına ilişkin düzenleme incelenecektir. Son olarak, GDPR’nin uygulama alanına ilişkin tartışma ele alınacaktır.
A. MADDE 29 ÇALIŞMA GRUBU VE AVRUPA BİRLİĞİ GENEL VERİ KORUMA TÜZÜĞÜ (GDPR) IŞIĞINDA UNUTULMA HAKKI
Söz konusu çalışma grubu, gelişen teknoloji karşısında 95/46 sayılı AB Direktifi’nin revizyona ihtiyaç duyduğunu belirtmiş ve bu alanda çalışmalarda bulunmuştur[19].
Her ne kadar ABAD C-131/12 sayılı Kararı ile birlikte unutulma hakkını tanısa da, söz konusu karar içerisinde, unutulma hakkının nasıl uygulanacağını ve buna dair uygulanma prensiplerini net olarak belirlememiştir[20]. Madde 29 Çalışma Grubu, bu belirsizlikleri gidermek adına ilgili kararın uygulanmasına ilişkin bir kılavuz oluşturmuştur[21].
Madde 29 Çalışma Grubu, ABAD’ın C-131/12 sayılı Kararı’nın uygulanmasına ilişkin oluşturduğu kılavuz içerisinde önemli belirlemelerde bulunmuştur. Şöyle ki unutulma hakkının konu edildiği her olay özelinde ayrı bir değerlendirme yapmak gereklidir. Bu değerlendirmenin ana kapsamı unutulma hakkından yararlanmak isteyen bireyin mahremiyetinin, arama motorunun ekonomik menfaatinden ve üçüncü kişilerin arama motoru vasıtasıyla bilgiye ulaşma hakkından üstün tutulup tutulmayacağına ilişkin olacaktır[22]. Başka bir ifade ile, unutulma hakkının kullanılması, arama motorlarının ekonomik hakları ve üçüncü kişilerin bilgiye ulaşım hakları karşısında bir çatışma durumu ortaya çıkarmaktadır. Bu nedenle her somut olay özelinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Somut olay özelinde yapılan her değerlendirmede, ABAD C-131/12 sayılı Kararı’na paralel olarak, üstün kamu yararı göz önünde tutulacaktır. Üstün kamu yararının içeriğine ilişkin daha önce yapılan açıklamalar burada da geçerlidir. (Bkz. Bölüm 1)
Madde 29 Çalışma Grubu tarafından yayınlanan kılavuzdaki bir diğer önemli husus ise silinmesi istenilen veri bağlantısının, arama motorunun ön belleğinden silinmeyeceğine ilişkindir. Bu durumda ilgili bağlantılar, farklı anahtar kelimeler kullanılarak erişime açık kalmaya devam edebilecektir. Bu durum, unutulma hakkı ile birlikte kişinin internet ortamında yer alan kendisine ait veriyi tamamen silemeyeceğini; ancak bu veriye ilişkin bağlantıların arama motorlarında listelenmemesini talep edebileceğini bizlere göstermektedir. İnternet ortamına bir kez giren bir verinin ne kadar hızlı yayıldığını düşünürsek, veriyi internet ortamından tamamen silme çabasının oldukça beyhude olacağını söylemek gerekir.
Madde 29 Çalışma Grubu’nun belirlediği kriterlerin, daha sonrasında yürürlüğe giren ve ilk kez unutulma hakkının düzenlendiği hukuki bir metin olan AB Genel Veri Koruma Tüzüğü (GDPR)’ne ışık tuttuğunu söylemek yanlış olmayacaktır.
B. AB GENEL VERİ KORUMA TÜZÜĞÜ (GDPR) VE UNUTULMA HAKKI DDE 29 ÇALIŞMA GRUBU VE AVRUPA BİRLİĞİ GENEL VERİ KORUMA TÜZÜĞÜ (GDPR) IŞIĞINDA UNUTULMA HAKKI
Unutulma hakkı, ilk olarak, 2018 yılında yürürlüğe giren AB Genel Veri Koruma Tüzüğü (GDPR)’nün 17’nci maddesinde düzenlenmiştir[23]. Bu gerçekleştirilen düzenleme ile beraber unutulma hakkı, AB hukuk sistemi içerisinde resmi olarak yerini almıştır. Görüldüğü üzere unutulma hakkı, niteliği itibari ile, oldukça yeni bir haktır.
GDPR’nin 17’nci maddesinde yer alan düzenlemeye göre kişisel verilerin toplanma veya işlenme amaçlarıyla bağlantılı olarak artık gerekli olmaması, veri sahibinin verinin işlenmesine ilişkin verdiği rızayı geri çekmesi ve verilerin işlenmesine ilişkin başka bir yasal gerekçe bulunmaması, kişisel verilerin yasa dışı olarak işlenmesi gibi hallerde unutulma hakkı uygulama alanı bulacaktır[24]. Yine de unutulma hakkının uygulanması, yukarıda sayılan hallerden biri veya birkaçı oluşsa dahi, sınırsız olmayacaktır. GDPR içerisinde unutulma hakkını düzenleyen aynı maddenin bir diğer fıkrası unutulma hakkına ilişkin sınırları çizmektedir. Buna göre ifade ve bilgi edilme hakkının kullanılması, halk sağlığına ilişkin kamu yararı sebepleri ile verinin işlenmiş olması, unutulma hakkının kullanılmasının kamu yararı sebebiyle bilimsel veya tarihsel araştırmaları imkansız hale getirmesi gibi durumlarda unutulma hakkı ile diğer haklar arasında bir denge kurulması gerekmektedir[25].
Görüldüğü üzere unutulma hakkının kullanımından her bahsedildiğinde kamu yararı göz önünde bulundurulmalı ve makul bir denge sağlanmaya çalışılmalıdır.
C. UNUTULMA HAKKININ COĞRAFİ SINIRLARI
GDPR ilk bakışta yalnızca AB’ye üye ülkeleri bağlayıcı bir nitelikte olarak görünse de GDPR içerisindeki düzenlemeler, AB’ye üye ülkelerin içerisinde ticari faaliyet yürüten başka ülke menşeili şirketler açısından da uygulama alanı bulmaktadır. Bu bağlamda ortaya çıkan sorun ise unutulma hakkı gibi daha çok yeni olan bir hakkın, bu hakkı tanımayan bir ülke merkezli (ABD gibi) şirketin faaliyetlerinde uygulama alanı bulmasının ne kadar doğru olup olmayacağına ilişkindir. Bu soruna ilişkin olarak Fransa’nın veri koruma otoritesi (CNIL) ile Google arasında yaşanan uyuşmazlık örnek niteliğindedir.
CNIL ile Google arasında yaşanan uyuşmazlığın konusu, başvuru sonucu Avrupa arama motorlarından kaldırılan bağlantının Google’ın evrensel arama motoru üzerinden halen ulaşılabilir olmasına ilişkindir[26]. CNIL, ileri sürdüğü iddiada kaldırılan bağlantıların tüm Google arama motorları üzerinden kaldırılması gerekliliği savunmaktadır. Buna karşılık Google böyle bir şeyin mümkün olmayacağını, bu şekilde bir uygulamanın unutulma hakkı ile ifade özgürlüğü arasında denge kurmaya imkan vermeyeceğini ileri sürmüştür[27].
Yukarıda verilen örnekten hareket edersek, unutulma hakkının evrensel düzeyde uygulanması bu hakkı tanımayan ABD gibi ülkelerin hukuk düzenlerine müdahale niteliği taşıyacaktır. Şöyle ki AB üyesi olmayan ve GDPR içerisinde yer alan hakları tanımayan bir ülke, dolaylı olarak AB hukukunun yaptırımlarını uygulamak zorunda bırakılacaktır. Bu durum ise uluslararası hukukun temel ilkelerinden birisi olan devletlerin hukuksal egemenlik alanlarını ihlal niteliği taşıyacaktır. Tüm bu açıklanan nedenlerle unutulma hakkının evrensel düzlemde uygulanmasının mümkün olmaması gerekmektedir.
IV. ABD HUKUK SİSTEMİNİN UNUTULMA HAKKINA YAKLAŞIMI VE MEGAN KANUNLARI
A. ABD HUKUK SİSTEMİNİN UNUTULMA HAKKINA YAKLAŞIMI
Sürekli genişleyen İnternet ortamı, verilerin çok hızlı yayılmasına ve kolay ulaşılabilir olmasına sebebiyet vermektedir. Bu durum birçok kolaylığı sağlarken beraberinde olumsuz durumları da getirmektedir. İnternetin çok aktif kullanıldığı ülkelerden birisi olan ABD içerisinde de bu kolaylıklar ve olumsuzluklar sıkça gündeme gelmektedir. Belirtmek gerekir ki ABD, AB’nin aksine, fikir ve düşünce özgürlüğü gibi temel insan haklarına daha çok yönelmiş; bunun sonucu olarak ise unutulma hakkını tanımayan bir tavır benimsemiştir. Şu an için ABD hukuk sistemi içerisinde unutulma hakkını tanıyan bir mevzuat, bir yargı kararı veya idari karar mevcut bulunmamaktadır[28].
ABD hukuk sistemi, unutulma hakkının hedeflediği amaçların tam aksini benimseyen, “Megan Kanunları” olarak adlandırdığımız kanunları içermektedir. Bir sonraki bölümde inceleneceği üzere bu kanunlar, belirli suçları işlemesi halinde kişileri sürekli olarak işlediği suçla beraber hatırlanmaya mahkum etmektedir.
B. MEGAN KANUNLARI: DEMİR İLE DAMGALAMADAN DİJİTAL DAMGALAMAYA
Suç ve cezalandırmanın başlangıcı, yaklaşık olarak, insanlık tarihinin başlangıcına denk gelmektedir. Tüm bu süreçte suçlar işlenmiş ve topluluklar işlenen suçlara karşı farklı cezalandırma yöntemlerine başvurmuşlardır. Bilindiği üzere tarihte en çok başvurulan cezalandırma yöntemlerinden birisi de suç işleyen kişinin vücuduna kızgın demir ile damgalama işlemi yapılmasıdır. Bu uygulamayla beraber suç işleyen kişinin sürekli olarak işlediği suçu üzerinde taşıması ve topluluğun diğer fertleri tarafından işlemiş olduğu suç ile beraber anılması sağlanmıştır. Günümüzde bu uygulama her ne kadar terk edilmiş olsa da ABD hukuk sistemi içerisinde yer alan “Megan Kanunları”, söz konusu damgalama işleminin modern hayata taşınabileceğinin sinyallerini vermektedir. Artık suç işleyen bireyler vücutlarında kızgın demirle işlenmiş bir işaret taşımasa da dijital dünya içerisinde adlarına kazınmış damgalar taşıyabilmektedirler.
Megan Kanunları olarak adlandırdığımız yasalar temel olarak, belirli cinsel suç faillerinin özel bir sicile kaydolmasını ve bu özel sicilin kamu ile paylaşılmasını hedefleyen yasalar olarak karşımıza çıkmaktadır[29]. Bu yasaların tarihsel süreçlerine baktığımızda karşımıza 1994 tarihli federal bir yasa olan Jacob Waterling Kanunu, sonraki süreçte federal bir yasa olarak düzenlenen Megan Kanunu ve son olarak, yine, federal bir yasa olarak düzenlenen, 2006 tarihli Adam Walsh Çocuk Koruma ve Güvenliği Kanunu çıkmaktadır.
Kamuoyu tarafından Megan Kanunu olarak bilinen federal yasa ile küçüklere karşı işlenen belirli suçlarla birlikte cinsel suç faillerinin sicile kaydolması öngörülürken; faillerin kaydedildikleri özel sicilin toplumun korunması bakımından gerekli olan kısımlarının kamuya açılması düzenlenmiştir[30]. Daha sonra Adam Walsh Çocuk Koruma ve Güvenliği Kanunu ile beraber özel sicile kayıt yükümlülüğü tüm cinsel suçları kapsar hale getirilmiş ve sicildeki kayıt bilgileri kamuya açık bir internet sitesinde (www.nsopw.gov) paylaşılmaya başlanmıştır[31]. Günümüzde ABD vatandaşları bu internet sitesine erişim sağlayarak, özellikle kendi muhitlerinde yaşayan, cinsel suç faillerini görebilmektedir.
İnfaz hukukunun en temel amaçlarından birisi olan suç işlemiş bireyin topluma geri kazandırılması hususu, Megan Kanunları ile beraber rafa kaldırılmış gibi gözükmektedir. Kişinin toplumla kaynaşmasının aksine, kişi çok uzun süreler ve belki ömür boyu işlediği suçla hatırlanmaya mahkum edilmektedir. Daha önce de bahsedildiği gibi bu durumun demirle damgalanmaktan pek de bir farkı bulunmamaktadır.
Megan Kanunları vasıtası ile meydana gelen uygulama, bir başka açıdan bakıldığında, infaz hukukunun ikinci kez cezalandırmama ilkesine de aykırı nitelikte bulunuyor. Şöyle ki söz konusu kanunlar vasıtası ile topluma ifşa edilen failler, işledikleri suçlara ilişkin cezaların infazını çekmiş kişilerdir. Topluma tekrar tekrar ifşa edilen kişilerin, yeniden toplum içerisine karışmalarının ne kadar zor olduğu aşikardır. Öte yandan, bu durumda, unutulma hakkı uygulamasının sınırları göz ardı edilmemelidir. Kamunun yararı ve kişinin menfaati arasındaki dengenin gözetilmesi gerekmektedir. Bu hususta önemli olan, bir suça ilişkin iki veya daha çok kez cezalandırma yapılmamasına ilişkin ilkenin gözetilmesidir. Bu şekilde düşünüldüğü takdirde unutulma hakkının uygulanmasının, infaz hukuku içerisinde de çok büyük bir öneme sahip olduğu görünmektedir.
Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı ABD hukuk sistemi içerisinde unutulma hakkının, kısa bir süreç içerisinde, tanınabilmesi pek mümkün gözükmemektedir.
V. TÜRK HUKUK SİSTEMİ İÇERİSİNDE UNUTULMA HAKKI
Türk hukuk sistemi dahilindeki mevzuat içerisinde, unutulma hakkına ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. 5651 sayılı Kanun’un 9 ve 9/A numaralı maddelerinde kişisel verilerin internet ortamından silinmesine veya bu verilere dair içeriklere erişim engelleri getirilmesine yönelik düzenlemeler bulunmaktadır; ancak bu maddeler uyarınca söz konusu verilere erişim engeli getirilebilmesi için kişilik hakları ihlali veya özel yaşamın gizliliğinin ihlali unsurları aranmaktadır[32]. Başka bir ifade ile bu düzenlemeler içerisinde unutulma hakkını içeren herhangi bir olgu bulunmamaktadır.
Unutulma hakkının Türk hukuk sistemi içerisindeki yolculuğu yargı kararları ile olmaktadır. Bu kısımda çalışmanın konu kapsamını ilgilendiren yargı kararları kısaca ele alınacak; yargı kararlarının ele alınması vesilesiyle Türk hukuku bağlamında unutulma hakkına dair sınırların nasıl belirlendiği incelenmeye çalışılacaktır.
İlk olarak ele alınacak yargı kararı, Anayasa Mahkemesi (AYM)’nin önüne gelen bir bireysel başvuruya dair verilen karar olacaktır. Söz konusu karara ilişkin başvurunun konusu, bir gazetenin İnternet haber arşivinde erişilebilir durumda olan haber ve yayınlara ilişkin içeriğin kaldırılması talebinin reddedilmesinin şeref ve itibar hakkının ihlal ettiği iddiasına ilişkin olmuştur[33]. AYM, söz konusu olaya ilişkin verdiği kararında unutulma hakkına dair birtakım değerlendirmelerde bulunmuştur. AYM’ye göre, “unutulma hakkı, kişilerin manevi varlıklarını geliştirmelerine fırsat vermek açısından devletin pozitif yükümlülüğünün bir sonucudur[34].”. AYM, unutulma hakkı değerlendirmesini yaparken T.C Anayasası’nın 5’inci maddesini ve 17’nci maddesini beraber yorumlayarak devlete pozitif bir yükümlülük yüklemektedir. AYM aynı kararında bu yükümlülüğü “yeni bir sayfa açma olanağı” şeklinde de yinelemektedir[35]. Bu yükümlülüğünün elbette sınırları olacaktır. AYM’ye göre, söz konusu olayda, unutulma hakkının sınırlarını belirlemek için incelenmesi gereken kriterler şu şekilde olmuştur: yayının içeriği, yayında kaldığı süre, yayının güncelliğini yitirip yitirmemesi, söz konusu yayının tarihsel bir veri olarak kabul edilip edilmemesi, kamu yararına katkısı, habere konu olan kişinin siyasetçi veya ünlü olup olmadığı (kamuya mal olmuş bir kişi olup olmadığı), haber veya makalenin konusu, ilgili yayının içeriğinin olgusal gerçekler ya da değer yargısı içerip içermediği, halkın ilgili yayına yönelik ilgisinin ne düzeyde olduğu her somut olay açısından ayrıca değerlendirilmelidir[36]. AYM’nin belirlediği kriterlere bakıldığı zaman, daha önce ele alınan, ABAD kararı ve GDPR kapsamında belirlenen unutulma hakkının sınırlarına dair düzenlemelere paralel bir değerlendirme yapıldığı görülmektedir. AYM’nin bu kararından hareketle, her ne kadar unutulma hakkı Türk hukuk mevzuatı içerisinde açıkça düzenlenmese de, unutulma hakkının T.C Anayasası’nda yer alan temel hak ve özgürlükler arasında kabul edilmesi konusunda bir eğilimin olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.
Unutulma hakkı, AYM yargılamasına konu olduğu gibi Yargıtay’ın çeşitli dairelerinin gerçekleştirdiği yargılama faaliyetleri içerisinde de tartışılmıştır. Yargıtay 19’uncu Ceza Dairesi’nin faaliyet alanına giren bir yargılama işleminde ilgili daire, öncelikle başvuruya konu olan haberlerin ilk kez yayınlandıkları tarihte herhangi bir kişilik hakkı ihlali içermediğini tespit etmiş; ancak başvuranların söz konusu yargılamaya konu olan suçtan beraat etmeleri ve bunun üzerinden dokuz sene geçmesi nedeniyle yayınladığı tarihte haberin gerçeklik ve doğruluk kriterlerini karşılamasının artık bir önemi olmadığını söylemiştir[37]. Yargıtay ilgili ceza dairesinin yaptığı değerlendirmede başvurduğu kriterler, yukarıda ele alınan, AYM tarafından belirlenen kriterler olmuştur.
Son olarak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (YHGK)’nun, önüne gelen dava özelinde, unutulma hakkını ele alış şekline bakmakta yarar vardır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2015 tarihli Kararı’nda unutulma hakkını, “üstün bir kamu yararı olmadığı sürece, dijital hafızada yer alan geçmişte yaşanılan olumsuz olayların bir süre sonra unutulmasını, başkalarının bilmesini istemediği kişisel verilerin silinmesini ve yayılmasını önlemesini isteme hakkı” şeklinde tanımlamaktadır[38].
ABAD’ın ilgili kararında, GDPR düzenlemesinde, AYM’nin ilgili kararında ve YHGK’nin ele alınan kararında da görüldüğü gibi unutulma hakkına dair en temel sınır, üstün kamu yararı olarak karşımıza çıkmaktadır. Üstün kamu yararı ışığında, Türkiye düzleminde, unutulma hakkının güncel olarak nasıl uygulandığını tartışmakta yarar vardır. Şöyle ki unutulma hakkı, bir unutturma hakkı olarak anlaşılmamalıdır. Türkiye’de yaşanan güncel olaylardan örnek vermek gerekirse; kamuya mal olmuş siyasi bir kişiliğin diplomasına yöneltilen sahtelik iddialarını konu alan haberlere, unutulma hakkı gerekçe gösterilerek erişim engeli getirilmiştir[39]. Söz konusu olaydaki kişinin kamuya mal olmuş olması ve bulunduğu görevlerin kamu menfaatini yakından ilgilendirmesi nedeniyle kendisi hakkındaki bilgilere ulaşılmasının üstün kamu yararı içermesi hususları -daha önce birçok kez açıklandığı üzere- unutulma hakkının kullanılmaması için belirlenen sınırların kriterlerini karşılar niteliktedir. Başka bir ifade ile kamunun üstün yararı söz konusudur ve söz konusu olay ile ilgili alınacak kararlarda unutulma hakkının gündeme gelmemesi gerekmektedir. Unutulma hakkının bu gibi durumlarda yanlış kullanımına sebebiyet verilmemesi için, acilen, mevzuat içerisinde düzenlenmesi gerekmektedir. Tekrar belirtmek gerekir ki unutulma hakkının gündeme geldiği her somut olay özelinde, kişinin menfaati ve kamunun menfaati arasındaki dengeye ilişkin inceleme titizlikle yapılmalıdır. Aksi takdirde unutulma hakkının, bir unutturma hakkına dönüştürülmesi ve suistimal edilmesi gündeme gelebilecektir.
Unutulma hakkının, hukuk dünyası içerisinde henüz çok yeni olması sebebiyle, daha çok tartışmaya konu olacağı ve uygulanma şeklinde değişiklikler olacağını göz ardı etmemek; unutulma hakkı ile ilgili gelişmeleri güncel olarak takip etmek gerekmektedir.
VI. AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ (AİHM)’NİN M.L ve W.W v. ALMANYA KARARI IŞIĞINDA UNUTULMA HAKKININ BAĞLANTILI OLDUĞU TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLER
AİHM’nin 28 Haziran 2018 tarihli M.L. ve W.W v. Almanya Kararı, AİHM nezdinde unutulma hakkının ele alınması ve bu bağlamda unutulma hakkının kapsamının belirlenmesi açısından önem arz etmektedir[40].
AİHM’nin söz konusu kararının incelenmesinde, AİHM’nin yaptığı kapsamlı değerlendirme ele alınmayacak; yalnızca konu kapsamı içerisinde kalan unutulma hakkı ve temel insan hak ve özgürlükleri bağlamında yaptığı değerlendirmelere atıflarda bulunulacaktır.
AİHM’nin söz konusu kararına konu olan olayda, ceza mahkumiyetine ilişkin İnternet ortamında yer alan haberlerin kaldırılması hususu ele alınmaktadır. AİHM genel olarak bu kararında, unutulma hakkına atıfta bulunmakla beraber, konuyu AİHS md.8’de düzenlenen “özel ve aile hayatına saygı hakkı” ile AİHS md.10’da düzenlenen “ifade özgürlüğü” hakkı arasında makul bir denge kurmak suretiyle inceleme yapmıştır[41]. Söz konusu kararda işlenen suça ilişkin haberlerin İnternet ortamında erişiminin kısıtlanması talebi karşısında AİHM, AİHS md.10’a üstünlük tanımıştır. Kamunun haberi öğrenmekteki menfaati, olay özelinde, unutulma hakkı ve AİSH md.8’in uygulanması ile sağlanacak menfaatten üstün olarak görülmüştür. AİHM’nin söz konusu kararı, unutulma hakkının tek başına değerlendirilemeyeceği; unutulma hakkına ilişkin yapılan değerlendirmelerde, bağlantılı olan temel hak ve özgürlüklerin göz önünde bulundurulması gerekliliğini göstermektedir.
AİHM’nin kararı ışığında unutulma hakkı ile birlikte değerlendirilmesi gereken temel hak ve özgürlükleri şu şekilde sıralamak mümkündür: özel yaşamın gizliliği, düşünce ve ifade özgürlüğü, kişinin dokunulmazlığı maddi ve manevi varlığı, basın hürriyeti. Bu bölümün devamında sırası ile unutulma hakkıyla bağlantılı olan temel hak ve özgürlükler ile unutulma hakkı arasındaki bağlantılar incelenecektir.
A. ÖZEL YAŞAMIN GİZLİLİĞİ
Özel yaşamın gizliliği, kişi onurunun korunması ve kişinin hayatını özgürce idame ettirebilmesi açısından oldukça önemli bir hak olarak karşımıza çıkmaktadır[42]. Söz konusu hak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8’inci maddesinde ve T.C Anayasası’nın 20’inci maddesinde güvence altına alınmıştır. Temel olarak özel yaşamın gizli tutulması, bireyin bilinmesini istemediği olayları saklamasına ve bireyin kişisel hayatını istediği yönde şekillendirebilmesine olanak tanımaktadır. Bu açıdan bakıldığı takdirde özel yaşamın gizliliği hakkının unutulma hakkı ile olan bağlantısı aşikardır. Nitekim yukarıda ele alınan AİHM’nin ilgili kararında da unutulma hakkına ilişkin değerlendirmeler, özel yaşamın gizliliği hakkından ayrı olarak ele alınmamıştır. Başka bir ifade ile özel yaşamın gizliliği hakkının yöneldiği kişisel olanı gizli tutma amacı, unutulma hakkının da temelini oluşturmaktadır[43].
B. DÜŞÜNCE VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ
Düşünce ve ifade özgürlüğü en temel insan hak ve özgürlüklerinden birisi olarak AİHS’nin 10’uncu maddesinde ve T.C Anayasası’nın 25’inci ve 26’ncı maddelerinde güvence altına alınmıştır. Genel olarak ifade ve düşünce özgürlüğü kişilere bilgiye ulaşma, bilgiyi paylaşma ve ulaşılan bilgiler hakkında, suç neticesine ulaşmayacak şekilde, yorumda bulunma hakkı tanımaktadır. Bu durum AİHS’nin 10’uncu maddesinde, “Bu hak… kanaat özgürlüğünü ve haber ve görüş alma ve de verme özgürlüğünü de kapsar.”şeklinde ifade edilmiştir[44]. Unutulma hakkının uygulanma alanı bulduğu durumlarda, düşünce ve ifade özgürlüğü ile unutulma hakkı arasında bir çatışma çıkacağı aşikardır. Daha önce ele alınan olaylarda da görüldüğü gibi, unutulma hakkının uygulanması durumunda, düşünce ve ifade özgürlüğü altında hukuka uygun olan verilere İnternet ortamındaki erişim kısıtlanmaktadır. Bu nedenle söz konusu hak ile unutulma hakkı arasındaki adil dengenin titizlikle sağlanması gerekmektedir[45]. Bu bağlamda unutulma hakkı ile kişinin menfaatinin mi korunacağı yoksa düşünce ve ifade özgürlüğü altında üçüncü kişilerin menfaatinin mi korunacağı her somut olay özelinde ayrıca bir değerlendirmeye tabii tutulmalıdır. Söz konusu veriye ulaşmada, verinin kamu tarafından öğrenilmesi veya yayılması üstün bir kamu yararı niteliği taşımadığı sürece, kişinin unutulma hakkı talebine öncelik vermek hakkaniyetli olacaktır.
C. KİŞİNİN DOKUNULMAZLIĞI VE MADDİ VE MANEVİ VARLIĞI
Her birey kendi hayatı üzerinde söz sahibi olmak, kişisel hayatını istediği yönde değiştirmek ve geliştirmek hakkına sahiptir. Söz konusu bu hak T.C Anayasası’nın 17’nci maddesinde güvence altına alınmaktadır. Bu bağlamda önemli olan kişinin geçmişinde gerçekleşen olayların, geleceğine ne ölçüde etki edeceğidir. T.C. Anayasası ile de koruma altına alınan bu hak ile unutulma hakkı arasındaki ilişki, kişinin geçmişinde yaşanılan olayların geleceğine taşınma durumunda ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda -AYM’nin ilgili kararında[46] da ifade edildiği gibi- unutulma hakkının uygulanması, kişinin dokunulmazlığı ve maddi ve manevi varlığını geliştirme hakkının amacına ulaşmasına hizmet eder niteliktedir. Bu durumda unutulma hakkı, kişinin onurlu bir yaşam sürmesine ve geleceğine yön vermesine olanak sağlamaktadır[47]. Unutulma hakkı ile birlikte söz konusu hakkın ele alındığı durumlarda, kamunun üstün yararı her zaman göz önünde bulundurulmalıdır.
D. BASIN HÜRRİYETİ
Unutulma hakkı ile arasında çatışma olan en belirgin haklardan birisi basın hürriyeti olarak karşımıza çıkmaktadır. Unutulma hakkı uygulandığı takdirde, genellikle, İnternet ortamında yer alan basın araçları üzerindeki verilere erişim kısıtlanmaktadır. Başka bir ifade ile unutulma hakkı uygulanırken, basın hürriyeti ile arasındaki menfaat dengesi hemen hemen her somut olayda değerlendirilmeye muhtaçtır. Buradaki değerlendirme kapsamında -daha önceki bölümlerde ele alınan- basın hürriyeti kapsamında İnternet ortamında yer alan içeriğin güncelliği, doğruluğu ve kamu menfaatine hizmet etmesi gibi durumlar göz önünde bulundurulmalı; iki hak arasındaki adil denge titizlikle kurulmaya çalışılmalıdır. Aksi takdirde iki haktan birisinin ihlali gündeme gelecektir.
SONUÇ
İnternet önü alınamaz bir şekilde genişlemeye ve hayatlarımızdaki etkisini büyütmeye devam etmektedir. İnternetin söz konusu gelişimi verilerin sanal ortamda işlenmesini, yayılmasını ve bu işlenen verilere ulaşımı oldukça kolaylaştırmaktadır. Günümüzde birkaç anahtar kelime kullanılarak Google gibi bir arama motoru üzerinden, yapılan arama ile herhangi bir bilgiye saniyeler içerisinde ulaşmak mümkün hale gelmiştir. Bu durumun bireye getirdiği büyük kolaylıkların yanında, İnternet ortamına işlenen verilerin bireyin yaşantısında istenmeyen sonuçlara yol açması gibi bir sakıncası da bulunmaktadır. Kişilerin bireysel yaşantılarına istedikleri gibi yön vermeleri, kişisel varlıklarını korumaları ve bir ömür hataları ile damgalanmamaları için unutulma hakkının ortaya çıkışı kaçınılmaz hale gelmiştir. Bu bağlamda söz konusu hak ile infaz hukuki arasındaki ilişkiden de ayrıca bahsetmekte fayda vardır. Unutulma hakkının adil ve doğru kullanıldığı bir durumda, suç işlemiş ve cezası infaz edilmiş bir kişi toplum karşısında sürekli olarak yargılanmaktan kurtulacaktır. Bir diğer ifade ile kişi toplum nezdinde de beraat etme şansına kavuşacaktır.
Unutulma hakkı, hukuk sistemleri içerisinde Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın 13 Mayıs 2014 tarihli Kararı ile anılmaya başlamış; söz konusu karardan itibaren gelişimine hız kesmeden devam etmiştir. Oldukça yeni bir hak olmasına karşın, AB Genel Veri Koruma Tüzüğü (GDPR) ile yasal düzenlemeye kavuşmuştur. Henüz ABD gibi ülkelerde tanınmasa da Türk hukuk sistemine de yargı kararları vasıtasıyla sirayet etmiştir.
Unutulma hakkının, özellikle Türk hukuk sistemi bağlamında, bir yasal düzenlemeye kavuşmamış olması ve içtihat yolu ile uygulanmaya çalışılması büyük sakıncalar doğurabilecek niteliktedir. Söz hakkın kullanımının kanuni bir çerçeve ile belirlenmemesi nedeniyle unutulma hakkına ilişkin hukuki uyuşmazlıkların çözümünde kişisel hakların ihlali ihtimali doğmaktadır. Önemle belirtilmelidir ki unutulma hakkı ile temel insan hak ve özgürlükleri arasında çok ince çizgiler bulunmaktadır. Açıklanan tüm bu nedenlerle unutulma hakkına ilişkin hususlar kanuni bir düzenlemeye kavuşturulmalıdır.
Unutulma hakkı ile temel insan hak ve özgürlükleri arasındaki ilişki düşünüldüğünde, unutulma hakkının gelecek bir zamanda temel insan hak ve özgürlükleri arasında sayılacağını tahmin etmek yanlış olmayacaktır; ancak belirtmek gerekir ki unutulma hakkı, diğer temel insan hak ve özgürlükleri gibi mutlak bir hak özelliğine henüz sahip değildir. Burada göz ardı edilmemesi gereken temel husus unutulma hakkı ile temel insan hak ve özgürlükleri arasındaki terazinin çok hassas olduğudur. Meydana gelen somut olaylar özelinde inceleme yapmadan hangi hakka öncelik verileceği konusunda yapılan bir değerlendirme, her bir hakkın ayrı ayrı ihlali sonucunu doğuracaktır.
Hukuk dünyası içerisinde çok yeni bir hak olan unutulma hakkı, giderek daha fazla anılmaya başlayacak gibi görünmektedir. İnternet ile hayatımıza giren bir hakkın, İnternetin bu hızlı gelişimi karşısında yerinde sayacağını düşünmek abes olacaktır. Bu nedenle unutulma hakkı ile ilgili gelişmeler güncel olarak takip edilmeli ve unutulma hakkına ilişkin yasal düzenlemenin yapılması ertelenmemelidir.
KVKK alanındaki tüm Blog yazılarımızı bağlantıdan okuyabilirsiniz.
Hukuk ve Bilişim Dergisi’nin Yeni Sayı’sını okumak için bağlantıya tıklayınız.
Yazar: Av. Cankat Eren KARAHAN
Kaynaklar
AKGÜL Aydın. KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASINDA YENİ BİR HAK: «UNUTULMA
HAKKI» VE AB ADALET DİVANI’NIN «GOOGLE KARARI». Türkiye Barolar Birliği Dergisi. 2015(116):1-38.
DURSUN Selman. Özellikle Mağduru Çocuk Olan Mükerrir Cinsel Suç Faillerine Karşı Toplumun Korunması Bağlamında Megan Kanunu Hakkında Soru ve Cevaplar. Journal of Penal Law and Criminology. 2014; 2(1-2): 235-240.
KAYA M.Bedii. Unutulma Hakkı :AİHM’in Unutulma Hakkına Yaklaşımı, AİHM M.L ve W.W v. Almanya Kararının İncelenmesi.
NALBANTOĞLU Seray. Bir Temel Hak Olarak Unutulma hakkı. Türkiye Adalet Akademisi Dergisi. 2018; (35): 583-605.
SOYSAL Tamer. (2019). UNUTULMA HAKKININ AVRUPA BİRLİĞİ’NİN GENEL VERİ
KORUMA TÜZÜĞÜ ÇERÇEVESİNDE İNCELENMESİ. Uyuşmazlık Mahkemesi Dergisi. 2019; 0(13): 339-442.
[1] AKGÜL A. KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASINDA YENİ BİR HAK: «UNUTULMA HAKKI» VE AB ADALET DİVANI’NIN «GOOGLE KARARI», Türkiye Barolar Birliği Dergisi, 2015(116):1-38, s.5
[2] Soysal T. UNUTULMA HAKKININ AVRUPA BİRLİĞİ’NİN GENEL VERİ KORUMA TÜZÜĞÜ ÇERÇEVESİNDE İNCELENMESİ. Uyuşmazlık Mahkemesi Dergisi. 2019; 0(13): 339-422, s.2
[3] Kaya M. Bedii. Unutulma Hakkı:AİHM’in Unutulma Hakkına Yaklaşımı, AİHM M.L ve W.W v. Almanya Kararının İncelenmesi, s.1
[4] Kaya M. Bedii. Unutulma Hakkı: AİHM’in Unutulma Hakkına Yaklaşımı, AİHM M.L ve W.W v. Almanya Kararının İncelenmesi, s.1
[5] AKGÜL A. KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASINDA YENİ BİR HAK: «UNUTULMA HAKKI» VE AB ADALET DİVANI’NIN «GOOGLE KARARI», Türkiye Barolar Birliği Dergisi, 2015(116):1-38, s.2
[6] Directive 95/46/EC of the European Parliament and of the Council of 24 October 1995 on the protectionof individuals with regard to the processing of personal data and on the free movement of such data, Official Journal, L 281, 23/11/1995, p. 31-50. (Data Protection Directive)
[7] Judgment of the Court (Grand Chamber), C-131/12, 13 May 2014, https://eur-lex.europa.eu/legal- content/EN/TXT/?uri=CELEX%3A62012CJ0131 (E.T 18.12.2020)
[8] Soysal T. UNUTULMA HAKKININ AVRUPA BİRLİĞİ’NİN GENEL VERİ KORUMA TÜZÜĞÜ ÇERÇEVESİNDE İNCELENMESİ. Uyuşmazlık Mahkemesi Dergisi. 2019; 0(13): 339-422., s.13
[9] Soysal T. UNUTULMA HAKKININ AVRUPA BİRLİĞİ’NİN GENEL VERİ KORUMA TÜZÜĞÜ ÇERÇEVESİNDE İNCELENMESİ. Uyuşmazlık Mahkemesi Dergisi. 2019; 0(13): 339-422., s.13
[10] C-131/12, paragraf 12
[11] AKGÜL A. KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASINDA YENİ BİR HAK: «UNUTULMA HAKKI» VE AB ADALET DİVANI’NIN «GOOGLE KARARI», Türkiye Barolar Birliği Dergisi, 2015(116):1-38, s.31
[12] AKGÜL A. KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASINDA YENİ BİR HAK: «UNUTULMA HAKKI» VE AB ADALET DİVANI’NIN «GOOGLE KARARI», Türkiye Barolar Birliği Dergisi, 2015(116):1-38, s.31
[13] C-131/12, paragraf 60
[14] C-131/12, paragraf 97-99
[15] AKGÜL A. KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASINDA YENİ BİR HAK: «UNUTULMA HAKKI» VE AB ADALET DİVANI’NIN «GOOGLE KARARI», Türkiye Barolar Birliği Dergisi, 2015(116):1-38, s.32
[16] https://transparencyreport.google.com/eu-privacy/overview?hl=tr (E.T. 18.12.2020)
[17] https://transparencyreport.google.com/eu-privacy/overview?hl=tr (E.T. 18.12.2020)
[18] https://transparencyreport.google.com/eu-privacy/overview?hl=tr (E.T. 18.12.2020)
[19] https://edps.europa.eu/data-protection/data-protection/legislation/history-general-data-protection-regulation_en (E.T. 01.01.2021)
[20] Nalbantoğlu S. Bir Temel Hak Olarak Unutulma hakkı. Türkiye Adalet Akademisi Dergisi. 2018; (35): 583-605, s. 592
[21] Nalbantoğlu S. Bir Temel Hak Olarak Unutulma hakkı. Türkiye Adalet Akademisi Dergisi. 2018; (35): 583-605, s. 592
[22] Nalbantoğlu S. Bir Temel Hak Olarak Unutulma hakkı. Türkiye Adalet Akademisi Dergisi. 2018; (35): 583-605, s. 592
[23] https://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/PDF/?uri=OJ:L:2016:119:FULL (E.T. 01.01.2021)
[24] https://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/PDF/?uri=OJ:L:2016:119:FULL (E.T. 01.01.2021)
[25] https://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/PDF/?uri=OJ:L:2016:119:FULL (E.T. 01.01.2021)
[26] Nalbantoğlu S. Bir Temel Hak Olarak Unutulma hakkı. Türkiye Adalet Akademisi Dergisi. 2018; (35): 583-605, s.595
[27] Nalbantoğlu S. Bir Temel Hak Olarak Unutulma hakkı. Türkiye Adalet Akademisi Dergisi. 2018; (35): 583-605, s.595
[28] Soysal T. UNUTULMA HAKKININ AVRUPA BİRLİĞİ’NİN GENEL VERİ KORUMA TÜZÜĞÜ ÇERÇEVESİNDE İNCELENMESİ. Uyuşmazlık Mahkemesi Dergisi. 2019; 0(13): 339-422. s.355
[29] Dursun S. Özellikle Mağduru Çocuk Olan Mükerrir Cinsel Suç Faillerine Karşı Toplumun Korunması Bağlamında Megan Kanunu Hakkında Soru ve Cevaplar. Journal of Penal Law and Criminology. 2014; 2(1-2): 235-240, s.235
[30] Dursun S. Özellikle Mağduru Çocuk Olan Mükerrir Cinsel Suç Faillerine Karşı Toplumun Korunması Bağlamında Megan Kanunu Hakkında Soru ve Cevaplar. Journal of Penal Law and Criminology. 2014; 2(1-2): 235-240, s.236
[31] Dursun S. Özellikle Mağduru Çocuk Olan Mükerrir Cinsel Suç Faillerine Karşı Toplumun Korunması Bağlamında Megan Kanunu Hakkında Soru ve Cevaplar. Journal of Penal Law and Criminology. 2014; 2(1-2): 235-240, s.237
[32] https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=5651&MevzuatTur=1&MevzuatTertip=5 (E.T. 02.01.2021)
[33] AYM, 03.03.2016, 2013/5653 B.N. (E.T. 02.01.2021)
[34] AYM, 03.03.2016, 2013/5653 B.N., paragraf 49 (E.T. 02.01.2021)
[35] AYM, 03.03.2016, 2013/5653 B.N., paragraf 47 (E.T. 02.01.2021)
[36] AYM, 03.03.2016, 2013/5653 B.N. paragraf 50 (E.T. 02.01.2021)
[37] Yargıtay 19. Ceza Dairesi, 05.06.2017 tarihli ve 2016/15510 E., 2017/5325 K. sayılı kararı (E.T. 02.01.2021)
[38] Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2014/56, K. 2015/1679, K.T. 17.06.2015 (E.T. 02.01.2021)
[39] https://www.evrensel.net/haber/422285/hamza-yerlikayanin-diplomasinin-sahte-olduguna-dair-haberlere-erisim- engeli, (E.T. 02.01.2021)
[40] Kaya M.Bedii. Unutulma Hakkı: AİHM’in Unutulma Hakkına Yaklaşımı, AİHM M.L ve W.W v. Almanya Kararının İncelenmesi, s.2
[41] Kaya M.Bedii. Unutulma Hakkı :AİHM’in Unutulma Hakkına Yaklaşımı, AİHM M.L ve W.W v. Almanya Kararının İncelenmesi, s.12
[42] Nalbantoğlu S. Bir Temel Hak Olarak Unutulma hakkı. Türkiye Adalet Akademisi Dergisi. 2018; (35): 583-605, s.585
[43] Nalbantoğlu S. Bir Temel Hak Olarak Unutulma hakkı. Türkiye Adalet Akademisi Dergisi. 2018; (35): 583-605, s.585
[44] https://www.anayasa.gov.tr/media/3542/aihs_tr.pdf, (E.T. 02.01.2021)
[45] AKGÜL A. KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASINDA YENİ BİR HAK: «UNUTULMA HAKKI» VE AB ADALET DİVANI’NIN «GOOGLE KARARI», Türkiye Barolar Birliği Dergisi, 2015(116):1-38, s.23
[46] AYM, 03.03.2016, 2013/5653 B.N., paragraf 49 (E.T. 02.01.2021)
[47] Nalbantoğlu S. Bir Temel Hak Olarak Unutulma hakkı. Türkiye Adalet Akademisi Dergisi. 2018; (35): 583-605, s.585