Finansal Teknolojilerin Geleceği: Temel Kavram Ve Uygulamalar Üzerinden Bir Değerlendirme

Konuk Yazar: Av. Dr. Dr. Önder Perçin, LL.M.

1.      GİRİŞ

Bilişim teknolojilerindeki gelişmelerin finans alanına uygulanmasıyla ortaya çıktığı ifade edilebilecek olan “Finansal Teknolojiler” alanın kapsamı üzerinde tam bir görüş birliği bulunmamaktadır. Bununla birlikte, inceleme kolaylığı açısından “Ödeme Hizmetleri ve Finans” ve “Blokzinciri ve Bağlı Teknolojiler” şeklinde iki ana başlığa ayrılabilir. 

Böyle bir sınıflandırma çerçevesinde, ödeme hizmetleri ve finans başlığı altında öne çıkan kavramlar ve uygulamalar açık bankacılık, servis modeli bankacılığı, dijital bankacılık, ödeme hizmetleri, ödeme sistemleri, kitle fonlaması ve InsurTech olarak sayılabilir. Blokzinciri ve bağlı teknolojiler başlığı altında öne çıkan kavramlar ve uygulamalar ise blokzinciri, akıllı sözleşmeler, kriptoparalar ve NFT’ler olarak sayılabilir.

Bu çalışmada, anılan kavramlar ve uygulamalar üzerinden, finansal teknolojilerin yakın geleceğine ilişkin bazı öngörülerde bulunulmaya çalışılmıştır. Bu kapsamda, ele alınan konunun, geçmişten bugüne gelişim yönü tespit edilerek, bu doğrultuda orta veya uzun vadede olabilecek gelişmelere ilişkin ihtimalleri belirlemeye dönük bir yöntem kullanılmış, son bölümde ise fintek hukukunun geleceği incelenmeye konu edilmiştir.

2.      ÖDEME HİZMETLERİ VE FİNANS

2.1  Açık Bankacılık

Ödeme hizmetleri ve finans başlığında “finans” kavramının “fintek” kavramına dönüşümünün temel dinamiğinin açık bankacılık olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Bilindiği üzere, açık bankacılık, bankacılık uygulamasının yeni bir modeli olmayıp, bankacılıktaki bir zihniyet değişimidir. Geleneksel bankacılıkta bankaların elindeki verilerin saklı tutulması, üçüncü tarafların erişimine kapalı olması genel kabul edilen yaklaşım iken, “müşteri verilerinden daha katma değerli hizmetlerin sunulabileceği düşüncesiyle ortaya çıkan açık bankacılık, müşterilerin onayı doğrultusunda bankalarda tutulan verilerin bir düzenleyici tarafından veri toplamasına izin verilmiş olan üçüncü taraflarla paylaşılması” (Uşaklı & Kenç, 2022, s. 69) şeklindeki yeni bir anlayışı ve yaklaşımı ifade etmektedir. Uygulama açısından ise “açık bankacılık, banka müşterilerinin veya müşterileri adına hareket eden üçüncü tarafların, API, dosya transfer protokolü, web servis gibi yöntemlerle, bankanın sunduğu finansal servislere uzaktan erişebildikleri hizmet” olarak tanımlanmaktadır (Bankaların Bilgi Sistemleri ve Elektronik Bankacılık Hizmetleri Hakkında Yönetmelik, m. 3/1/a).

              Geleneksel bankacılıkla açık bankacılık arasındaki temel farkın, banka nezdindeki müşteri verisinin, müşterinin rızasıyla üçüncü taraflarla paylaşımı ve banka ve müşteri arasındaki ilişkiye üçüncü kişilerin aracılık etmesi olduğu dikkate alındığında, bankacılığın içinde bulunduğumuz dönemde, tarihsel olarak yeni bir evreye geçtiği ve geleneksel dönemi arkada bıraktığı sonucuna ulaşılabilir. Bu durumun gelecekte bankacılık sektörü üzerindeki en belirgin etkisi, bankaların doğrudan müşteriyle muhatap olmayan ve arka planda devasa veri tabanları işleten kuruluşlara dönüşmesi olarak öngörülebilir. Özellikle nesnelerin internetinin tam olarak uygulamaya geçirildiği bir dünyada, bireylerin günlük hayatı en ufak ayrıntısına kadar veriye dönüştürülerek, bankacılığın da ötesinde tüm finansal sektör açısından veri işlemeye tabi tutulabilecek, böylece gündelik hayattaki en küçük detaylar için bile finansal ürün ve hizmet sunulması mümkün olabilecektir. Bankaların mevcut yapıdaki kurumsal ağırlıkları ve veri sahipliği konumları, böyle bir varsayımsal dünyada, müşteri ile doğrudan muhatap olacak şekilde “arayüz sağlayıcı” gibi faaliyette bulunmaktan çok, arka planda veri tabanı işletmecisi pozisyonuna doğru evirilmelerini daha olası bir seçenek olarak ön plana çıkarmaktadır.

2.2 Servis Modeli Bankacılık (BaaS) ve Dijital Bankacılık

Bu iki kavram her ne kadar geleneksel bankacılığın fintek etkisine girmesinde sonraki dönemde ortaya çıkan kavramlar ise de esasında antagonist bir konumlaya sahip oldukları ifade edilebilir. Zira BaaS mevcut bankacılık faaliyetlerine finansal olmayan kuruluşların aracılık etmesi iken (Gakheava, Bolotkhanov, & Ismoilova, 2023, s. 1; Dijital Bankaların Faaliyet Esasları ile Servis Modeli Bankacılığı Hakkında Yönetmelik, m. 3/1/j), Dijital Bankacılık, mevcut bankacılık faaliyetlerinin banka müşterilerine fiziksel aracılık dahi olmaksızın doğrudan uzaktan erişimle sunulmasıdır (Dijital Bankaların Faaliyet Esasları ile Servis Modeli Bankacılığı Hakkında Yönetmelik, m. 3/1/i). İlki bankacılığı kurumsal olarak müşteri nezdinde geriye iterken, ikincisi müşteri nezdinde bankayı ön plana çıkarmaktadır. İlki bankayı daha görünmez kılarken, ikincisi daha görünür kılmaktadır. İlki bankayla müşteri etkileşimini zayıflatırken, ikincisi banka ile müşteri etkileşimini artırmaktadır. Bu durumda, bu iki kavramın uzak geleceği için üç ihtimalden bahsedilebilmek mümkün görünmektedir.

İlk ihtimal, farklı müşteri tercihleri ve taleplerine bağlı olarak her ikisinin de farklı müşteri profiline hitap edecek şekilde gelişmesidir. Ülkemiz uygulamasında Dijital Bankaların daha çok tüketiciler ve KOBİLER’e yönelik faaliyette bulunmasının uygun görüldüğü (Dijital Bankaların Faaliyet Esasları ile Servis Modeli Bankacılığı Hakkında Yönetmelik, m. 5/1) dikkate alındığında, gelecekte, Dijital Bankacılığın bu profildeki müşterilere dönük Pazar payının arttığı, BaaS’nın ise daha çok büyük ticari müşterilere yöneldiği bir piyasa yapısı görülmesi ihtimal dahilindedir. Günümüzde başlayan, bankaların ticari müşterilerinin birbirleri arasındaki ticari faaliyetlerine entegre ürün ve hizmet sunumları (örneğin, T.C. Ziraat Bankası A.Ş.’nin Ticaret Yolu isimli hizmeti, bkz. www.ticaretyolu.ziraatbank.com.tr) bu ihtimalin olabilirliğini güçlendiren bir örnek olarak yorumlanabilir.

İkinci ihtimal ise Dijital Bankacılık ve BaaS’ın müşterinin bankacılık ürün ve hizmetlerinden faydalanmasında zamansal bir sıralamayla yer almalarıdır. Bu ihtimalde, banka müşterisi olma aşamasında Dijital bankalar tercih edildikten sonra, bankacılık faaliyetlerinden faydalanmada BaaS uygulamalarının kullanıldığı bir durum gündeme gelmektedir. Ancak bu ihtimal düzenleyici otoritenin tercihlerine göre şekillenecek niteliktedir. Zira, banka müşterisi olmayan kullanıcıların, BaaS uygulamaları kapsamında, banka ara yüzünü kullanmadan banka müşterisi olabilmesine imkân tanındığı ölçüde bu ihtimal zayıflamakta, aşağıda yer verilen üçüncü ihtimal kuvvetlenmektedir.

Üçüncü ihtimal ise sıfırdan banka müşterisi olmanın da BaaS uygulamalar üzerinden gerçekleştirilebildiği bir ortamda Dijital Bankacılığın çok da talep göremeyerek geri planda kalmasıdır. Mevcut durumda Türkiye’de BaaS kapsamında arayüz sağlayıcılar üzerinden de müşteri edinimi mümkün olduğundan (Dijital Bankaların Faaliyet Esasları ile Servis Modeli Bankacılığı Hakkında Yönetmelik m. 13/4) üçüncü ihtimalin ikincisine göre daha kuvvetli olduğu ifade edilebilir.

2.3 Ödeme Hizmetleri ve Ödeme Sistemleri

Ödeme hizmetleri konusunda her ne kadar ödeme kuruluşları, ön ödemeli kartlar, elektronik para gibi kavramlar ön plana çıksa da sektörün gelişimi açısından esas belirleyici unsurun işlemlerden alınan komisyonlara ilişkin düzenlemeler olduğu ifade edilebilir. Bu konuların önemi, Avrupa Birliğinin konuya ilişkin temel düzenlemesi olan 2015/2366 sayılı Ödeme Hizmetleri Direktifinin (PSD) giriş kısmında, Avrupa Birliği (AB) kapsamında konuya ilişkin ilk düzenlemelerin ortaya çıkışının özellikle müşterilerden alınacak komisyonlarla takas komisyonları düzenleme ihtiyacı olduğu şeklindeki ifadeden anlaşılabilir.  Söz konusu açıklamada daha önceden yürürlüğe girmiş olan 2011/83/EU sayılı direktifin, ödeme hizmeti kullanan müşterilerden alınacak komisyonlara üst sınır getirerek konuya ilişkin düzenlemelerde önemli bir gelişme sağladığı; ardından, 2015/751 sayılı düzenleme ile de kartlı ödemelerde takas komisyonlarına ilişkin önemli bir düzenleme yapıldığı; akabinde, son dönemde perakende ödeme pazarında çok büyük teknik inovasyonlar yaşandığı, aynı zamanda piyasada elektronik ve mobil ödemelerin sayısal olarak yüksek hacimlere ulaştığı ve yeni ödeme hizmetleri çeşitlerinin oluştuğu ve PSD’nin de bu son gelişmelere yönelik olduğu bahis konusu edilmektedir (Directive (EU) 2015/2366 of the European Parliament and of the Council of 25 November 2015, (1), (2), (3), (4)). Görüldüğü üzere müşterilerden ve takastan alınan komisyonlar, AB’nin konuya ilişkin düzenlemelerinde de öne çıkan konulardır. Dolayısıyla, ödeme hizmetleri sektöründe komisyon tutarlarının denetimi regülasyon açısından belki de en önemli konudur.

Ülkemizde ise bankalar ile elektronik para ve ödeme kuruluşları arasında komisyonlar açısından farklı bir durum mevcuttur. Bankalar, Bankacılık Kanunu ve Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu ile bu kanunlara bağlı mevzuat ile BDDK ve TCMB kararları kapsamında kart kullanımından ek ücret alma imkanına sahip değilken (5464 s. Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu, m. 17/1; 5411 s. Bankacılık Kanunu, m. 144/1), elektronik para ve ödeme kuruluşlarına ilişkin mevzuat ile BDDK ve TCMB kararları farklı isimler altında komisyon tahsilini engellememektedir (6493 s. Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun, m. 12/4). Bu durum, sektörün geleceğine ilişkin çok önemli bir regülasyon konusudur. Komisyonlar konusunda, kart kullanıcılarının çıkarı ile sektörel aktörlerin çıkarları arasındaki denge ne kadar iyi kurulabilirse, sektörün gelişmesi için kaynak temini suretiyle o kadar inovatif bir zemin oluşturulabilir. Ancak, dengenin kart kullanıcıları lehine bozulması durumunda sektördeki aktör sayısının, maliyet baskısıyla azalması ve zamanla sektörün küçülmesi ihtimal dahilindeyken; dengenin aktörlerin lehine bozulması durumunda, talep yönündeki daralma nedeniyle yine zamanla sektörün dinamikliğini ve hacmini kaybetmesi söz konusu olabilecektir.

2.4 Kitle Fonlaması ve “Insurtech”

Finans alanının para piyasaları dışındaki iki temel alanı olan sermaye piyasaları ve sigortacılık da Fintek etkisiyle önemli değişiklikler yaşamaya başlayan alanlardır. Sermaye piyasası ve Fintek ilişkisinde öne çıkan kavramlardan birisi de Kitle Fonlamasıdır. Kitle fonlaması kısaca, az sayıdaki kurumsal uzman yatırımcılardan yüksek tutarlı finansman yerine, çevrimiçi platformlar aracılığıyla geniş kitlelerden kişi başına düşük tutarlı fon sağlanması (OECD, 2015, s. 53.) olarak tanımlanabilir. Kitle fonlamasında toplanan fonlar, bağış veya borç olarak ya da hisse veya ödül karşılığında edinilebilir (Anbar, 2020, s. 241). Kitle fonlaması, sermaye piyasaları ile Fintek ilişkisinde belki de en önemli uygulamadır. Zira, sermaye piyasasında yatırımcı pazarının, teknik olarak ülke sınırları dışına küresel çapa ve kurumsal yatırımcılar dışında küçük bireysel yatırımcıya kadar erişmesine imkân sağlayabilmektedir. Böylece, artık internet erişimi olan herkes, dünyanın neresinde olursa olsun, potansiyel olarak yatırımcı haline gelmektedir. Günümüzde özellikle pay karşılığı kitlesel fonlama yapılması tipik bir sermaye piyasası faaliyetine karşılık geldiğinden (Kitle Fonlaması Tebliği III-35/A.2, m. 1), bu tür kitlesel fonlamanın ileriki dönemlerde, mevcut sermaye piyasası regülasyonları dışına çıkması düşük ihtimal olarak görünmektedir. Ancak, özellikle bağış veya ödül karşılığı kitle fonlaması uygulamaları sermaye piyasası faaliyeti olarak görülmediğinden (Kitle Fonlaması Tebliği III-35/A.2, m. 2/2), sosyal statü yahut bireysel etkileşimlerle ilişkilendirilecek içeriklere bürünmesi durumunda, geleneksel sermaye piyasası faaliyetlerinden çok farklı içerikte, sosyal ilişkilerle içi içe geçmiş kendine has uygulamaların ortaya çıkması ihtimal dahilindedir.[1]

Teknolojik inovasyonların sigortacılık alana uygulanması olarak tanımlanabilecek “InsurTech”[2] bağlamında sigorta ve Fintek ile ilişkisinin daha çok yapay zekâ ve nesnelerin interneti üzerinden gelişme kaydetmesi mümkün görünmektedir. Zira, sigortacılığın riskin yönetilmesi ve riskten korunma üzerine kurulu olması (Sezal, 2017, s. 185) karşısında, teknolojik gelişmelerin sigortacılık üzerinde yaratabileceği etkilerin özellikle riskten kaçınmaya yönelik olması öncelikli ihtimal gibi görünmektedir. Bu da gündeme sigortalının ya da sigorta lehtarının davranış kalıplarının “gözlemlenmesi” ve “yönlendirilmesini” getirmektedir. Günümüzde “gözlemleme” aşamasının başlamış bulunduğundan söz etmek mümkündür. Özellikle InsurTech kapsamında risk ve prim hesaplamalarında birey faaliyetlerinin takibi ve değerlendirilmesinde derinleşme sağlayacak şekilde uygulamalar kullanılmaya başlanmıştır. Bu bağlamda, örnek olarak bir ABD taşıt sigortası şirketi olan “Root Insurance Company” incelemeye değer niteliktedir. Bu şirket, taşıt sigortası yaptırmak isteyenlerden, geliştirdiği cep telefonu uygulamasını kendi telefonlarına yüklemelerini, ardından arka planda gerekli takibi yapabilmek için gerekli izinleri vermelerini ve birkaç hafta bu şekilde araç kullanımı yapmalarını istemektedir. Bu sürede, sürücünün araç kullanma alışkanlıkları dört ana başlıkta ölçülmektedir. Bunlar frenlemenin yumuşak mı sert mi olduğu, araç kullanırken telefon kullanma alışkanlığı olup olmadığı, araç kullanma hızı ve araç kullanma saatleridir. Bu verilere göre sürücünün risk profili oluşturulmakta ve riskli görünen sürücülere başka bir sigorta şirketi ile anlaşmalarının onlar açısından daha uygun maliyetli olacağı yönünde görüş bildirilmektedir (Bkz. www.joinroot.com). Dolayısıyla, InsurTech uygulamaları hali hazırda sigortalının davranış kalıplarını gözlemlemeye başlamış durumda olup, gelecekte nesnelerin interneti gibi uygulamaların gelişmesine paralel olarak günlük hayat verisinin daha ayrıntılı şekilde toplanabilmesiyle, sigortalıların davranış kalıplarının gerçek zamanlı izlenmesi ve yapay zeka yardımı ile anlık risk analizleri yapılarak davranışların yönlendirilmeye başlanması, önerilen davranış kalıplarına uyulmaması halinde sigorta dışı kalınması ya da sigorta priminin anlık olarak artırılması gibi müeyyideler veya seçenekler getirilmesi olası görünmektedir.[3]  

3.      BLOK ZİNCİRİ VE BAĞLI TEKNOLOJİLER

3.1 Blok Zinciri ve Akıllı Sözleşmeler

Finansal teknolojilerin yakın geleceği bağlamında blok zincirinin öne çıkan boyutu, akıllı sözleşmeler olarak ifade edilebilir. Akıllı sözleşmeler, sözleşme hukuku bakış̧ açısına göre, …, bir hukuki muamelenin şart niteliğindeki bir olaya bağlı olarak kendiliğinden gerçekleşmesini sağlayacak şekilde düzenlenmiş̧ bilgisayar kodları” (Slakoper & Tot, 2022, s. 12; Perçin, 2023, s. 52) olarak tanımlanabilir. Esasında akıllı sözleşmeleri, sözleşmenin taraflarının yükümlülüklerini yerine getirmelerinin bilgisayar tarafından otomatik olarak tespit edilmesi ve buna bağlı olarak ödeme gibi karşı edimlerin de otomasyonla yerine getirilmesi olarak düşünmek yanlış olmayacaktır. Bu teknolojinin potansiyeli, elektronik ortamla sınırlı kalmaksızın, gündelik hayatta fiziksel ortama ilişkin verilerle beslenmesiyle doğru orantılı olarak, gündelik hayatta pek çok kullanım alanı bulmasına imkân sağlayacak kadar geniştir. Dolayısıyla, “Oracle” olarak adlandırılan, fiziki dünya verilerinin bir blok zincirine aktarılmasını sağlayan (Pasdar, Lee, & Dong, 2023, s. 1) teknolojinin gelişmesine bağlı olarak, gelecekte, bireysel içecek alımından, uluslararası ticarete kadar her alanda geleneksel sözleşme yapma ve ifası yöntemleri yerine, gündelik hayatta görünür olmayan, ancak arka planda blok zincir üzerinde baştan sona edimleri ifa edilen sözleşmelerin çalıştığı bir dünya mümkün görünmektedir. Biraz daha somutlaştırmak gerekecek olursa, Oracle teknolojisinin yeterince yaygınlaşması ve manipülasyon ihtimalinin kabul edilebilir sınırla düşürülebilmesi halinde, dışardan bakıldığında, en basitinden, işe giden bir kişinin sabah kahvesini bir otomattan alıp ödeme yapmadan gittiği şeklinde görünen bir durumda, arka planda, alıcının kimliğinin ve alınan kahvenin türü, miktarı ve fiyatının ilgili blok zincirine otomasyonla iletildiği ve buna bağlı olarak ödemenin de alıcının hesabından otomatik olarak gerçekleştiği gibi örneklerle dolu bir günlük yaşamın çok da uzak bir ihtimal olmadığı ifade edilebilir.

3.2 Kripto Paralar ve NFT’ler

Başta Bitcoin olmak üzere kripto paraların günümüzde döviz, altın, borsa gibi geleneksel yatırım araçları arasında yer aldığı açıktır. Diğer taraftan, pek çok küresel firma ödeme aracı olarak kripto para kabul etmekte, hatta UNICEF bile kripto para cinsinden bağış kabul etmektedir (Bkz. https://juniper.unicef.io/home/). Dolayısıyla, kripto paraların hem yatırım aracı hem de ödeme aracı özelliğiyle genel kabul gördüğü ifade edilebilir.

NFT’ler de benzer şekilde elektronik sanat olarak adlandırılabilecek (Popov, 2022, s. 58) bir içerikte, kripto paralar kadar olmasa da belirli bir stabilitede kendilerine yer edinmiş varlıklardır. Başlarda yaşanan yükseliş ve popülerlik köpüğü gitmiş, son dönemde biraz da gündemin alt sırlarına düşmüş oldukları ifade edilebilir (BBC, 2023).

Hem kripto paraların hem NFT’lerin geleneksel yatırım ve değişim araçları ile karşılaştırıldıklarında, geleceğe ilişkin üstesinden gelmeleri gereken en önemli sorun, son dönemde finans alanında da ön plana çıkan sürdürülebilirlik olarak görünmektedir. Hali hazırda sürdürülebilirlik açısından olumlu ve olumsuz yönlerinden bahsedilmekte ise de (Bkz. Günay, Sraieb, Kaskaloğlu, & Yıldız, 2023) varlıklarının, geleneksel yatırım araçlarından farklı olarak elektronik ortama, dolayısıyla yazılım ve donanım ile enerji tüketimine muhtaç olması karşısında, özellikle çevresel sürdürülebilirliğin, kripto paralar ve NFT’lerin zayıf noktaları olduğu ifade edilebilir (Yılmaz & Kaplan, 2022, s. 145). Diğer taraftan, dijital dönüşüm bağlamında mevcut hukuki yapıların ve düzenlemelerin yeterli olup olmadığı, bütünüyle yeni yapıların ve düzenlemelerin oluşturulması gerekip gerekmediği tartışılmaktadır (Aseeva, 2024, s. 1). Bu bağlamda, kripto paralar ve NFT’lerin geleceğinin enerji üretimi, depolanması ve kullanımına ilişkin teknolojilerdeki çevre dostu gelişmelere ve yasal düzenleme tercihlerine bağlı olduğu görünmekte olup, bu alanlarda gelişmeler oldukça, kripto paralar ve NFT’lerin de daha yaygın hale geleceği ifade edilebilecektir.

4.      FİNTEK HUKUKUNUN GELECEĞİ

Sektöre ilişkin genel hatları itibariyle gelecek öngörüleri yukarıdaki şekilde olmakla birlikte, fintek alanının düzenlenmesi ve fintek hukukunun geleceği konusu, bugüne kadar yaşanan gelişme çizgisine bakıldığında, çok da olumlu öngörüler ortaya koyacak durumda görünmemektedir. Zira, bugüne kadar mevzuat düzenlemeleri hep uygulamanın gerisinde kalmıştır. Gerçi ödeme hizmetleri ve finans alanı bankacılıkla ilişkisi nedeniyle daha kolay ve daha detaylı düzenlenebilmişse de özellikle blokzinciri ve bağlı teknolojiler alanında düzenlemeler dünya genelinde de yeterli denemeyecek seviyededir. Dolaysıyla, fintek alanında önce uygulamanın geliştiği, ardından düzenlemenin yapıldığı, hatta kimi zaman düzenleme yapılmasından kamusal otoritelerin kaçındıklarının ifade edilmesi yanlış olmayacaktır. Örneğin, ülkemizde kripto para piyasasını düzenleyecek bir kanunun yakın zamanda TBMM’de görüşüleceğine dönük haberler 2021 yılından beri verilmekte olmasına rağmen (Euronews, 2021) henüz bu konuda bir ilerleme olmamıştır. Bu tür yaklaşımlar sadece ülkemizde değil dünya genelinde de yaygındır zira kripto paralar gibi bazı fintek kavramlarının potansiyelleri tam olarak kavranamadığından yasa koyucular bu alanları düzenleme konusunda çekinik davranmışlardır. Uluslararası Ödemeler Bankası ve Basel Bankacılık Denetleme Komitesinin ortaklaşa kurduğu ve sektörün önde gelen kuruluşlarından biri olan Finansal İstikrar Kurumu’nun Başkanı bile 2019 yılında yaptığı bir konuşmada “Uluslararası Ödemeler Bankası yeni teknolojilerin finansal piyasalara etkisini daha iyi anlamaya çalışmaktadır.” şeklinde beyanda bulunarak (www.bis.org/speeches/sp191017a.htm) konunun kavranmasının zorluğunu açıkça ifade etmektedir. Diğer taraftan, fintek alanında hukukçuluk yapabilmek için hem finans hem de bilişim alanlarından da belirli ölçülerde bilgi sahibi olmak gerekliliği, hukuk eğitimine yönelik değişiklik önerilerini gündeme getirmiştir (Ponamorenko, 2020, s. 60, 61). Bu çerçevede, fintek hukuku, ülkemizde ve dünya genelinde, ödeme hizmetleri ve finans alanında olmasa da blokzinciri ve bağlı teknolojiler açısından bugüne kadar sektörel gelişmelerin gerisinde kalmış ve hukukçular açından niş bir alan ola gelmiştir. Ne yazık ki gelecek dönemlerde de bu tablonun değişebileceğini işaret eden herhangi bir gelişme bulunmamaktadır.

5.      SONUÇ

Fintek alanında günümüzde yaşanan gelişmeler, finans alanını ötesinde gündelik yaşamı tümüyle değiştirebilecek bir potansiyel taşımaktadır. İleriki dönemlerde geriye dönülüp bakıldığında içinde bulunduğumuz dönemin, sosyal alanda ve bireylerin gündelik yaşamında yeni bir evrenin başlangıcı olarak tarihlenmesi mümkün görünmektedir. Bu süreçte, daha önce dünya tarihinde yaşanan benzer döngülerde görüldüğü gibi, başlangıçta ortaya çıkan bazı kavram ve uygulamaların çok uzun ömürlü olmaması, bazılarının ise başlangıcına göre daha da güçlenerek var olması da şaşırtıcı olmayacaktır. Bu bağlamda, ödeme hizmetleri ve finans alanındaki gelişmelerin daha kalıcı olma potansiyeli taşıdığı, ancak bankalar ile banka dışı finansal kuruluşlar arasındaki ilişkinin bu alanda önemli bir fay hattı olduğu ifade edilebilir. Diğer taraftan, blokzinciri ve bağlı teknolojiler alanında ise NFT’lerin gerilemeye başladığı ancak kripto paraların kendini kabul ettirdiğinin ifade edilmesi mümkündür. Bu alanda akıllı sözleşmelerin akıbeti ise nesnelerin interneti, yapay zeka gibi diğer bazı alanlardaki gelişmelere göre şekillenecek gibi görünmektedir. Tüm bu gelişmeler kapsamında hukuk ise gelişmelere yetişmeye çalışan bir konumda hem düzenleme yöntemleri hem de hukuk eğitimi bağlamında köklü yapısal değişikliklere ihtiyaç duymaktadır. Küresel rekabette, finans ve teknoloji belirli ülkelerin açık ara ileride olduğu alanlar olduğundan, bu ülkeler dışında yeni aktörlerin rekabetine kapalı sayılabilse de hukuk eğitiminde gerekli yapısal değişimlerin gerçekleştirilmesi ve hukuki düzenlemelere gerekli önemin verilmesi suretiyle de fintek alanında küresel çaptaki rekabete katılmanın mümkün olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

Fintech Hukuku alanındaki tüm blog yazıları bağlantıdan okuyabilirsiniz.

Av. Ali ERŞİN ve Av. Yasin BOZBEL’in 12. Sayı’daki “KVKK ve GDPR Bağlamında Açık Bankacılık” yazısını okumak için bağlantıya tıklayınız.

Konuk Yazar: Av. Dr. Dr. Önder Perçin, LL.M.

Kaynakça

Anbar, A. (2020). Girişimcinin Finansmanında Alternatif Bir Yöntem: Kitle Fonlama. Muhasebe ve Finansman Dergisi(88), 237-254.

Aseeva, A. (2024). Liable and Sustainable by Design: A Toolbox for a Regulatory Compliant and Sustainable Tech. Sustainability, 16(228), 1-28.

BBC. (2023, 11 10). NFT’lere ne oldu? 03 2024 tarihinde www.bbc.com: https://www.bbc.com/turkce/articles/c042g4vl15po adresinden alındı

Euronews. (2021, 12 25). Türkiye’de kripto para yasası için hangi düzenlemelerin getirilmesi bekleniyor? 03 2024 tarihinde www.euronews.com: https://tr.euronews.com/2021/12/25/turkiye-de-kripto-para-yasas-icin-hangi-duzenlemelerin-getirilmesi-bekleniyor adresinden alındı

Günay, S., Sraieb, M. M., Kaskaloğlu, K., & Yıldız, M. E. (2023). Cryptocurrencies and global sustainability: do blockchained sectors have distinctive effects? Journal of Cleaner Production, 347. Journal of Cleaner Production. adresinden alındı

Gakheava, P., Bolotkhanov, E., & Ismoilova, S. (2023). Global Digital Transformation Trends: Financial-Economic Sector. SHS Web of Conferences(172), 1-5.

Pasdar, A., Lee, Y. C., & Dong, Z. (2023). Connect API with Blockchain: A Survey on Blockchain Oracle Implementation. ACM Computing Surveys, 55(10), 1-39.

Perçin, Ö. (2023). Postmodernizm ve Şiddet Tekelinin Dönüşümü. Ankara Barosu Dergisi, 81(1), 27-62.

Ponamorenko, V. E. (2020). The Concept of Fintech Law in the context of Modern Requirements for the Formation of Lawyers’ Professional Competencies. Digital Law Journal, 1(1), 59-70.

Popov, V. (2022). Contemporary Aesthetics of NFTs: The Biocentric Experience of Origin and Originality of an NFT. Art and Media Studies Journal(29), 57-65.

Sezal, L. (2017). Sigortacılık Sektöründe Karşılaşılan Riskler ve Etkin Risk Yönetimi. Sosyal Bilimler Dergisi, 4(17), 185-199.

Slakoper, Z., & Tot, I. (2022). Digital Technologies and the Law of Obligations. New York: Routledge.

Uşaklı, B. S., & Kenç, T. (2022). Alibaba’ların Dünyasına Hazırlık: Açık Bankacılık Düzenlemeleri. Bankacılar Dergisi(120), 68-78.

Yılmaz, M. K., & Kaplan, A. (2022). Kriptopara Madenciliğiniin Çevresel Sürdürülebilirlik Üzerine Etkileri. C. K. M. Bulut içinde, Döngüsel Ekonomi ve Sürdürülebilir Hayat (s. 143-174). Türkiye Bilimler Akademisi.

Mevzuat

Avrupa Birliğinin 2015/2366 sayılı Ödeme Hizmetleri Direktifi (PSD)

Bankaların Bilgi Sistemleri ve Elektronik Bankacılık Hizmetleri Hakkında Yönetmelik

Dijital Bankaların Faaliyet Esasları ile Servis Modeli Bankacılığı Hakkında Yönetmelik

Kitle Fonlaması Tebliği III-35/A.2

5411 s. Bankacılık Kanunu

5464 s. Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu

6493 s. Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun


[1] Bu tür uygulamaların olumlu ve olumsuz birçok etkilerinin olması mümkündür. Ülkemizde “Oyun” adıyla gösterime giren 2016 yapımı “Nerve” isimli film benzer bir duruma ilişkin olumsuz bir örneği konu alarak bu tür uygulamaların sosyal açıdan doğurabileceği sakıncalara dikkat çekmektedir.

[2] Literatürde bu kavramın “InsureTech” olarak yazımına da rastlanmaktadır.

[3] Örnek olarak taşıt sigortasına tabi bir araç kullanılmakta iken belirli hız limitinin belirli bir süre ile aşılması halinde sigortalıya sigorta şirketinden gelecek bir mesajla hızını belirli limitin altında düşürmesi aksi halde sigorta kapsamı dışında kalacağı yahut sigorta primine ek ödeme tahakkuk edeceği ve kabul halinde bu tutarın hemen tahsili şeklinde işleyen bir sigorta örneği şaşırtıcı olmayacaktır. Esasında mevcut teknoloji böyle bir uygulamaya imkân verecek durumdadır. Ancak, mevcut teknolojinin bir alana uygulanması ve yaygınlaşması farklı dinamiklere bağlı bir husus olduğundan bilindiği kadarıyla henüz böyle bir uygulama mevcut bulunmamaktadır.