
Hukuk Ve Yapay Zekâ: Dijital Devrimle Gelen Yeni Düzen
Yazar: Av. Birtan Kamil ŞAHİN
ÖZ
Yapay zeka (YZ) teknolojileri, toplumsal ve ekonomik yapıları dönüştürürken hukuk sistemlerini de yeniden şekillendirmektedir. Bu makale, YZ’nin hukuk üzerindeki etkilerini, hukuki, etik ve sosyal sorumlulukları inceler. YZ’nin yargı süreçlerini hızlandırma ve veri analizi gibi avantajları yanında, adil ve şeffaf yargı süreçleri açısından etik sorunlar da gündeme gelmektedir. Makale, avukatlık, yargıçlık ve noterlik gibi hukuk mesleklerindeki değişimleri değerlendirir ve küresel YZ regülasyonlarını karşılaştırır. Sonuç olarak, uluslararası işbirliği ve Dijital Anayasa gibi yaklaşımların önemine vurgu yapılır, YZ’nin hukuk alanındaki geleceği uluslararası bir sorumluluk olarak ele alınır.
Anahtar Kelimeler: Yapay Zeka (YZ), Hukuk, Veri Gizliliği, Dijital Anayasa
GİRİŞ
Son dönemde yapay zeka (YZ) ile ilgili yaşanan gelişmeler, dünyanın önemli bir değişim arifesinde olduğunu tüm insanlığa hissettirmektedir. 18. Yüzyılda gerçekleşen Sanayi Devrimi sonrasında yaşanan makineleşme süreci dünyayı nasıl farklı bir yörüngeye soktuysa, yapay zeka uygulamaları da benzer şekilde derin bir etki yaratacak gibi gözükmektedir.
İlk olarak, YZ’nin hukuki tartışmaların odağına girmesi, bu teknolojinin toplumsal ve ekonomik etkilerinin fark edilmeye başlamasıyla gerçekleşti. Özellikle otomasyon ve veri analizi gibi alanlarda YZ’nin sunduğu yenilikler, hukuk sistemlerinde de dönüşümün habercisi oldu.
Hemen hemen her gün dünya kamuoyuyla paylaşılan yapay zeka destekli teknolojik ürün ve yazılımlar, YZ’nin yakın gelecekte insan zekasının esnekliğine ulaşabileceği ve birçok alanda insanın yerini alabileceği konusunda tartışmalara yol açmaktadır. Bu gelişmeler karşısında ise insanların en çok düşündüğü sorular arasında, YZ’ nin geleceğimizi nasıl şekillendireceği, hangi mesleklerin saf dışı kalacağı veya hangi mesleklerin şekil değiştireceği gibi konular bulunmaktadır. Ayrıca, mevcut işlerin gelecekte makinelere devredilip devredilmeyeceği endişesi de söz konusudur.
Yanı sıra, daha çok teknolojik gelişmeleri hızlandırmak üzerine agresif şekilde kullanılan yapay zeka, daha önce karşılaşılmamış birçok hukuki ve etik problemi de karşımıza çıkarmaktadır. Bu bağlamda, yapay zekanın gücünü kontrol altında tutabilmek adına gerekli hukuk kurallarını belirlemek elzem hale gelmiştir.
Hukuk sistemleri, YZ’nin yarattığı değişimlerin etkilerini yönetmek ve bu teknolojilerin getirdiği risklerle başa çıkabilmek için güncellenmiş düzenlemeler gerektirmektedir. Bu makale, yapay zekânın hukuk üzerindeki etkilerini inceleyecek, veri gizliliği, hukuki mesleklerin dönüşümü ve küresel regülasyonlar bağlamında bir değerlendirme sunacaktır.
1. Yapay Zekanın Hukuk Sistemine Etkileri
YZ destekli teknolojiler, hukuk uygulamalarını otomatikleştirerek, karmaşık veri analizlerini hızlandırarak ve karar verme süreçlerine destek sağlayarak önemli avantajlar sunmaktadır. Örneğin, bir dava sırasında yüz binlerce sayfalık belgeyi incelemek normalde aylar sürebilirken, YZ ile bu süreç saatler içinde tamamlanabilir. Bu, adalet sisteminin hızını ve verimliliğini ciddi ölçüde artırabilir.
Bununla birlikte, bu teknolojik gelişmeler bazı etik ve hukuki sorunları da beraberinde getirmektedir. YZ sistemlerinin, insan tarafından kodlanmış olan algoritmalardan kaynaklanan önyargılar taşıma riski bulunmaktadır. Örneğin, bir YZ sisteminin geçmiş dava verilerine dayanarak gelecekteki bir davada karar önerisi sunarken, önceki önyargılı kararları tekrarlama olasılığı vardır. Eğer geçmiş verilerde belirli bir etnik grup ya da sosyal sınıf aleyhine önyargılı kararlar yer alıyorsa, YZ bu önyargıyı sürdürebilir. Bu durum, adil bir yargı sürecinin önünde ciddi bir engel oluşturabilir.
Bu nedenle, YZ sistemlerinin şeffaf bir şekilde çalışması ve algoritmaların önyargılarının minimize edilmesi hayati öneme sahiptir. YZ’nin nasıl çalıştığını anlamak ve onu denetlemek için hem teknik uzmanlar hem de hukukçular arasında sıkı bir iş birliği gerekmektedir. Bu sayede, YZ’nin sunduğu avantajlar en verimli şekilde kullanılırken, adaletin temel ilkeleri de korunmuş olur.
2. YZ’nin Veri Koruma Üzerindeki Etkileri
Yapay zeka (YZ) teknolojilerinin hukuk alanında kullanımı, veri gizliliği ve güvenliği açısından önemli riskler ve zorluklar ortaya çıkarmaktadır. YZ sistemleri, devasa boyutlarda kişisel veri toplama, depolama ve işleme kapasitesine sahiptir. Bu da bireylerin mahremiyet haklarını tehlikeye atabilecek ciddi tehditler oluşturur. Örneğin, bir YZ uygulaması, hukuki danışmanlık veya dava yönetimi süreçlerinde büyük veri setlerini kullanarak analiz yaparken, kişisel bilgilerin korunması hususunda ihlaller yaşanabilir. Bu durum, mevcut veri koruma yasalarının sınırlarını zorlayabilir ve yasal düzenlemelerin YZ’nin hızla evrilen doğasına uyum sağlayacak şekilde yenilenmesini gerektirir.
Avrupa Birliği’nin Genel Veri Koruma Yönetmeliği (GDPR) gibi mevcut yasal çerçeveler, YZ’nin veri işlemlerine rehberlik etmekte ve kişisel verilerin korunmasına yönelik standartlar belirlemektedir. Ancak, YZ’nin giderek daha karmaşık ve öngörülemez hale gelmesi, bu kuralların yetersiz kalmasına yol açabilir. Dolayısıyla, GDPR gibi düzenlemelerin, YZ’nin gelişen yeteneklerini ve bu teknolojinin bireylerin mahremiyetine yönelik potansiyel tehditlerini daha kapsamlı bir şekilde ele alacak şekilde sürekli olarak güncellenmesi gerekmektedir. Böylece, YZ’nin gelişen yapısı karşısında bireylerin veri gizliliği ve güvenliği daha etkili bir şekilde korunabilir.
3. Küresel Hukuki Regülasyonlar ve YZ
Yapay zeka (YZ) teknolojilerinin küresel düzeyde düzenlenmesi, ülkeler arasında farklı yaklaşımlar ve stratejiler ortaya koymaktadır. Dünya genelindeki bazı önemli düzenlemeler şu şekildedir:
- Avrupa Birliği: Avrupa Birliği, YZ’nin güvenli ve şeffaf bir şekilde geliştirilmesini sağlamak amacıyla “YZ Yasası”nı 1 Ağustos 2024 tarihinde yürürlüğe koymuştur. Bu yasa, yüksek riskli YZ uygulamalarını hedef alarak, bu tür sistemlerin güvenliğini artırmayı ve şeffaflığını sağlamak için özel düzenlemeler getirmektedir. YZ’nin toplumsal etkilerini yönetmeye yönelik kapsamlı bir çerçeve sunmaktadır. Yasa özünde AB çatısı altında kullanılan yapay zeka sistemlerinin temel insan haklarına ve toplumsal güvenliğe zarar vermeyecek şekilde işlemesini amaçlıyor. İhlaller karşısında da çeşitli para cezaları öngörülmektedir. Yasanın tümü 2 yıl içinde uygulanabilir duruma gelecektir.
- Türkiye: Türkiye, YZ’nin güvenli ve etik kullanımını sağlamak ve kişisel verilerin korunmasını temin etmek amacıyla bir yasa teklifi sunmuştur. 24 Haziran 2024 tarihinde meclise sunulan bu teklif, Türkiye’nin YZ alanında attığı önemli ilk adımlardan biri olarak değerlendirilmektedir. Yasa, YZ’nin düzenlenmesi ve kişisel verilerin korunması konularında temel ilkeler belirlemeyi amaçlamaktadır.
- Amerika Birleşik Devletleri: ABD’de YZ regülasyonları eyalet bazında büyük farklılıklar göstermektedir ve federal düzeyde spesifik bir YZ yasası mevcut değildir. Bununla birlikte, çeşitli eyaletler ve yerel yasama organları, YZ’nin etik kullanımını teşvik eden düzenlemeler üzerinde çalışmaktadır. Bu durum, federal düzeyde bir standart belirlenmesi ihtiyacını öne çıkarmaktadır.
- Çin: Çin, YZ’yi ulusal stratejik bir öncelik olarak belirlemiş ve bu alanda kapsamlı düzenlemeler ve standartlar oluşturmuştur. Çin’in YZ politikaları, özellikle veri güvenliği ve kullanıcı mahremiyeti konularında sıkı düzenlemeler içermektedir. Bu düzenlemeler, YZ’nin toplumsal ve ekonomik etkilerini yönetmek için güçlü bir çerçeve sunmaktadır.
- Diğer Ülkeler: Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kuruluşlar, YZ’nin etik ve hukuki standartlarını belirleme çabalarını hızlandırmaktadır. Ancak gelişmekte olan ülkeler, YZ’nin düzenlenmesinde çeşitli zorluklarla karşılaşmakta olup, uluslararası işbirliği ve kapasite geliştirme projeleri bu ülkeler için büyük önem taşımaktadır. Uluslararası ortaklıklar ve düzenleme çabaları, küresel düzeyde tutarlı bir yaklaşımın oluşturulmasına katkı sağlayabilir.
4. Hukuk Mesleklerinin Geleceği
YZ’nin hukuk meslekleri üzerinde avantajları olduğu gibi dezavantajları da bulunmaktadır:
- Avukatlık ve Hukuki Danışmanlık: YZ tabanlı araçlar, avukatların rutin iş yükünü azaltabilir ve daha stratejik ve yaratıcı işlere odaklanmalarını sağlayabilir. Ancak bu, avukatlık mesleğinde iş gücü kayıplarına yol açabilir ve YZ’nin nasıl çalıştığı konusunda yeni yetkinlikler gerektirebilir.
- Yargıçlık ve Adli Süreçler: Yargıçlık süreçlerinde YZ tabanlı karar destek sistemlerinin kullanılması, dava süreçlerini hızlandırabilir ve tutarlılığı artırabilir. Ancak, bu sistemlerin şeffaflığı ve önyargılardan arındırılması, adaletin sağlanmasında kritik öneme sahiptir.
- Noterlik ve Diğer Hukuki Hizmetler: YZ ve blok zinciri (blockchain) teknolojileri, noterlik gibi tekrarlayan hukuki işlerin otomatikleştirilmesini sağlayabilir. Bu teknolojiler, noterlerin rolünü değiştirirken, hukuki güvenlik ve dolandırıcılık gibi konular da gündeme gelebilir.
- Yeni Hukuki Meslekler ve Uzmanlık Alanları: YZ’nin hukuka entegrasyonu, yeni mesleklerin ve uzmanlık alanlarının ortaya çıkmasına neden olabilir. YZ etiği ve regülasyonları üzerine uzmanlaşmış hukukçular ve veri koruma uzmanları, bu alandaki boşlukları doldurabilir.
5. Dijital Anayasa, Etik Sorunlar ve Sosyal Sorumluluk
YZ’nin hukuk alanındaki etkilerini yönetebilmek için kapsamlı ve yenilikçi düzenlemelere ihtiyaç vardır. Bu bağlamda, ulusal ve uluslararası düzeyde bir Dijital Anayasa oluşturulması gerekmektedir. Bu anayasa, YZ ve diğer dijital teknolojilerin düzenlenmesine yönelik temel ilkeleri belirlemeli ve veri güvenliği, mahremiyet, şeffaflık ve etik standartlar gibi konuları içermelidir.
5.1. Yeni Bir Hukuki Çerçeve İhtiyacı
YZ’nin hukuk ve etik alanındaki karmaşık sorunlarına çözüm sunmak için ulusal ve uluslararası düzeyde bir Dijital Anayasa oluşturulması gereklidir. Bu anayasa, YZ ve diğer dijital teknolojilerin düzenlenmesine yönelik temel ilkeleri belirlemeli ve veri güvenliği, mahremiyet, şeffaflık, hesap verebilirlik ve etik standartlar gibi konuları kapsamalıdır.
Ayrıca, bu anayasa yalnızca teknolojiye odaklanmamalı, aynı zamanda dijital çağda evrensel insan haklarını korumayı da ön planda tutmalıdır. Bu bağlamda, bireylerin dijital haklarını savunmak, YZ sistemlerinin topluma zarardan çok fayda sağlamasını güvence altına almak için kritik bir rol oynamalıdır. Böylece, Dijital Anayasa, adil, şeffaf ve hesap verebilir bir dijital toplumun temellerini atmak için bir rehber işlevi görecektir.
5.2. Uluslararası İşbirliği ve Küresel Standartlar
Yapay zekânın (YZ) küresel etkileri, ulusal sınırları aşarak uluslararası düzeyde işbirliğini zorunlu hale getirmektedir. YZ’nin farklı ülkelerdeki uygulamaları, uluslararası hukuk ve düzenlemeler arasında uyumsuzluklara yol açabilir, bu da hem hukuki belirsizliklere hem de adaletsiz uygulamalara neden olabilir. Bu bağlamda, uluslararası işbirliği ve küresel standartların oluşturulması, YZ’nin etkin ve adil bir şekilde yönetilmesi açısından hayati öneme sahiptir.
Bir Dijital Anayasa, ülkeler arasında düzenleyici uyumu sağlamada kilit bir araç olarak ortaya çıkabilir. Böyle bir anayasa, temel insan haklarını korurken, YZ’nin kullanımına ilişkin küresel normlar ve ilkeler belirleyerek, sınır ötesi işbirliğini teşvik edebilir. Bu, YZ’nin kötüye kullanımını önlemek ve tüm ülkelerde eşit ve adil bir şekilde uygulanmasını sağlamak için kritik bir adım olacaktır.
Birleşmiş Milletler (BM) ve benzeri uluslararası kuruluşlar, evrensel YZ standartlarının oluşturulmasında lider bir rol üstlenmelidir. BM’nin bu konuda aktif bir katılımcı olması, farklı ülkeler arasındaki düzenlemelerin uyumlaştırılmasına ve YZ teknolojilerinin insan hakları, etik ve hukuk açısından uygun bir şekilde kullanılmasına katkı sağlayabilir. Aynı zamanda, YZ’nin olası risklerini ve zorluklarını ele alacak uluslararası denetim mekanizmalarının geliştirilmesi de uluslararası işbirliğinin bir parçası olarak değerlendirilmelidir.
Sonuç olarak, YZ’nin küresel etkilerini yönetmek ve düzenlemek için uluslararası işbirliği vazgeçilmezdir. Evrensel standartların oluşturulması ve bir Dijital Anayasa’nın hayata geçirilmesi, YZ’nin dünya çapında barış, güvenlik ve adalet içinde uygulanmasına katkıda bulunacaktır.
5.3. Etik Sorunların Ele Alınması
Yapay zekânın (YZ) etik kullanımı, çağdaş toplumların karşı karşıya olduğu en karmaşık zorluklardan biridir. YZ’nin karar alma süreçlerine entegre edilmesi, birçok etik sorunu da beraberinde getirmektedir. Özellikle algoritmik önyargılar, şeffaflık eksiklikleri ve hesap verebilirlik gibi konular, adaletin sağlanmasında ve toplumsal güvenin korunmasında kritik öneme sahiptir.
Algoritmik önyargılar, YZ sistemlerinin insan eliyle kodlanan verilerden kaynaklanan hataları tekrar etmesi ve hatta pekiştirmesi riskini taşır. Örneğin, geçmiş verilerdeki ayrımcı uygulamalar, YZ’nin bu önyargıları sürdürmesine ve hatta yaymasına neden olabilir. Bu durum, YZ’nin adil ve tarafsız bir şekilde çalışmasını sağlamak için acil bir çözüm gerektirir.
Şeffaflık eksiklikleri, YZ sistemlerinin nasıl karar verdiğine dair bilgiye erişim eksikliği anlamına gelir. Karar süreçlerinin anlaşılmaz veya izlenemez olması, hukuki ve etik açıdan ciddi sorunlar yaratır. YZ’nin karar alma süreçlerinin şeffaf ve anlaşılır hale getirilmesi, bu sistemlere olan güveni artıracak ve hukukun üstünlüğünü koruyacaktır.
Hesap verebilirlik ise YZ sistemlerinin hatalı veya zararlı kararlarının sorumluluğunun kimde olduğuna dair belirsizlikleri içerir. YZ’nin yanlış kararları veya sonuçları için kimlerin sorumlu tutulacağı, hem hukuki hem de etik bir sorun olarak ortaya çıkar. Bu bağlamda, YZ sistemlerinin sonuçlarından sorumlu olacak mekanizmaların oluşturulması zorunludur.
Bir Dijital Anayasa, bu etik sorunların çözümü için rehberlik sağlayarak YZ’nin etik standartlara uygun şekilde geliştirilmesini ve kullanılmasını güvence altına alabilir. Bu anayasa, algoritmik önyargıların önlenmesi, şeffaflık ilkelerinin benimsenmesi ve hesap verebilirlik mekanizmalarının oluşturulması için evrensel standartlar belirleyebilir. Böylece, YZ’nin insan haklarına saygılı, adil ve şeffaf bir şekilde kullanılmasını sağlamak mümkün olacaktır.
5.4. Veri Güvenliği ve Mahremiyetin Korunması
Yapay zekânın (YZ) büyük veri kümeleri üzerinde gerçekleştirdiği analizler, veri güvenliği ve mahremiyetle ilgili ciddi endişeleri beraberinde getirmektedir. Özellikle kişisel verilerin izinsiz kullanımı, veri ihlalleri ve dijital gözetim gibi konular, bireylerin dijital haklarının korunması açısından büyük önem taşımaktadır.
Kişisel verilerin toplanması, saklanması ve işlenmesi süreçleri, mahremiyetin korunması bakımından kritik riskler barındırır. Bu verilerin izinsiz olarak kullanılması, bireylerin özel hayatının ihlal edilmesine ve dijital kimliklerinin tehlikeye girmesine yol açabilir. Veri ihlalleri, büyük ölçekli veri sızıntıları ve hırsızlıkları gibi olaylar, sadece bireylerin değil, aynı zamanda kurumların ve devletlerin güvenliğini de tehdit edebilir.
Bu bağlamda, bir Dijital Anayasa’nın, bireylerin dijital haklarını korumak için temel ilkeleri belirlemesi büyük bir gerekliliktir. Bu anayasa, kişisel verilerin toplanması ve işlenmesi sırasında izlenecek etik ve hukuki standartları tanımlamalıdır. Verilerin sadece belirli amaçlar için, izin verilmiş sınırlar içinde kullanılması, veri güvenliğinin sağlanması açısından hayati bir ilkedir.
Ayrıca, bu anayasa, veri ihlallerine karşı etkin önlemler alınmasını ve ihlallerin ortaya çıkması durumunda şeffaf bir şekilde ele alınmasını zorunlu kılmalıdır. Veri güvenliği konusunda güçlü düzenlemelerin yapılması, YZ teknolojilerinin sorumlu ve güvenilir bir şekilde kullanılmasını sağlayacaktır. Sonuç olarak, veri güvenliği ve mahremiyetin korunması, dijital hakların ve özgürlüklerin sürdürülebilirliği açısından bir Dijital Anayasa’nın vazgeçilmez bir parçası olmalıdır.
5.5. Teknoloji ve Hukukun Uyumu
Yapay zeka (YZ) ve dijital teknolojilerin hızla gelişmesi, hukuk sistemlerinin bu yeniliklere hızla uyum sağlamasını zorunlu kılmaktadır. Teknolojik yeniliklerin doğası gereği dinamik ve sürekli değişken olması, hukuki düzenlemelerin de bu hızla değişen ortamda etkin bir şekilde işleyebilmesi için esneklik ve adaptasyon gerektirmektedir. Bu bağlamda, hukuk sistemlerinin YZ’nin sunduğu fırsatları en iyi şekilde değerlendirebilecek kapasiteye sahip olması, toplumun teknolojik dönüşümden maksimum fayda sağlaması açısından kritik öneme sahiptir.
Hukukun, YZ’nin ortaya çıkardığı yeni etik, sosyal ve ekonomik sorunlarla başa çıkabilecek yetkinlikte olması gerekmektedir. Bu, hem mevcut yasaların YZ ve diğer dijital teknolojiler karşısında nasıl yorumlanacağına dair bir anlayış geliştirilmesini, hem de yeni hukuki düzenlemelerin tasarımında inovatif yaklaşımların benimsenmesini gerektirir. YZ’nin hukukla uyumlu bir şekilde entegrasyonu, bu teknolojinin hem toplumun hem de bireylerin yararına olacak şekilde kullanılmasını sağlayabilir.
Bununla birlikte, teknoloji ile hukuk arasında güçlü bir işbirliği mekanizmasının oluşturulması, düzenleyici çerçevelerin etkinliğini artırabilir. Bu işbirliği, hem hukuk profesyonellerinin hem de teknoloji uzmanlarının ortak çalışma alanlarını genişleterek, YZ’nin potansiyelini en üst düzeyde değerlendirecek çözümler geliştirmeye katkıda bulunabilir. Özellikle ulusal ve uluslararası düzeyde düzenleyici kurumlar, bu süreçte aktif bir rol oynayarak, hukuk ve teknoloji arasında sürdürülebilir bir denge kurulmasını sağlayabilir.
Sonuç
Yapay zekanın (YZ) hukuk sistemlerine entegrasyonu, adaletin hızlandırılması, verimlilik artışı ve hukuki süreçlerin modernize edilmesi gibi büyük fırsatlar sunarken, aynı zamanda etik ve hukuki zorlukları da beraberinde getirmektedir. Bu teknolojinin sunduğu avantajları en iyi şekilde değerlendirebilmek için, hukuk sistemlerinin YZ ile uyum içinde evrimleşmesi gerekmektedir. Ancak bu süreç, sadece teknik düzenlemelerle sınırlı kalmamalı; etik, şeffaflık, ve insan hakları gibi temel ilkelerle desteklenmelidir.
Bir Dijital Anayasa oluşturulması, YZ’nin hukuki ve etik zorluklarına yanıt verebilecek yenilikçi bir çözüm olarak öne çıkmaktadır. Bu anayasa, evrensel insan haklarını korumak, veri güvenliği ve mahremiyet gibi konularda standartlar belirlemek ve dijital çağın getirdiği yeni düzenin temellerini atmak için kritik bir adım olacaktır. Uluslararası işbirliği ve küresel standartların oluşturulması, bu teknolojinin güvenli ve etkili bir şekilde kullanılmasını sağlamak için elzemdir.
YZ, hukuk meslekleri karşısında hem mevcut iş süreçlerini dönüştürme hem de yeni uzmanlık alanları yaratma potansiyeline sahiptir. Hukuk profesyonellerinin, YZ’nin sunduğu araçları etkili bir şekilde kullanabilmeleri için yeni yetkinlikler geliştirmeleri ve etik sorumlulukları gözetmeleri gerekmektedir. Bu dönüşüm sürecinde, adaletin sağlanması ve dijital çağda bireylerin haklarının korunması, hukukun sürekli olarak güncellenmesini ve esnek bir şekilde uyum sağlamasını zorunlu kılmaktadır.
Sonuç olarak, yapay zekanın hukuk sistemlerinde kullanımı, gelecekteki hukuki düzenlemelerin ve mesleklerin nasıl şekilleneceğini belirleyecek kritik bir faktör olacaktır. Bu bağlamda, YZ’nin potansiyelini en iyi şekilde kullanabilmek için, etik ilkeler ve insan haklarına dayalı bir yaklaşımın benimsenmesi gerekmektedir. Dijital dönüşüm sürecinde hukukun evrimi, sadece teknolojik yeniliklerle değil, aynı zamanda toplumun değerleri ve adalet anlayışıyla da uyum içinde olmalıdır.
Konuk Yazar “Tuğba KÜLEKÇİ” nin “Yapay Zeka ve Dijital Pazarlama” isimli yazısını bağlantıdan okuyabilirsiniz.
“Yapay Zeka ve Robot Hukuku” kategorimizdeki tüm yazıları bağlantıdan okuyun.
Teşekkür
Bu makale hazırlanırken, OpenAI ChatGPT adlı yapay zeka dil modeli, metin düzenlemesi ve geliştirme amacıyla kullanılmıştır. ChatGPT, makalenin belirli bölümlerinin dil açısından zenginleştirilmesine katkıda bulunmuştur.
Yazar: Av. Birtan Kamil ŞAHİN
Kaynakça
1. Aipa (2023). Geleceği Şekillendiren Teknoloji – Yapay Zekâ, Nobel Akademik Yayıncılık
2. Alpaydın, E. (2020). Yapay Öğrenme: Yeni Yapay Zeka. Tellekt.
3. Bostrom, N. (2016). Superintelligence: Paths, Dangers, Strategies. Oxford University Press.
4. Brynjolfsson, E., & McAfee, A. (2016). The Second Machine Age: Work, Progress, and Prosperity in a Time of Brilliant Technologies. W. W. Norton & Company.
5. Akıncı, Z. (2024). Dijital Dönüşüm ve Hukuk. Onikilevha Yayınevi.
6. Floridi, L. (2019). The Logic of Information: A Theory of Philosophy as Conceptual Design. Oxford University Press.
7. Kaplan, A., & Haenlein, M. (2018). Siri, Siri in My Hand, Who’s the Fairest in the Land? On the Interpretations, Illustrations, and Implications of Artificial Intelligence. Business Horizons, 62(1), 15-25.
8. Ersoy, Ç. (2017). Robotlar, Yapay Zekâ ve Hukuk. On İki Levha Yayıncılık.
9. Minsky, M. (1986). The Society of Mind. Simon & Schuster.
10. Scherer, M. U. (2016). Regulating Artificial Intelligence Systems: Risks, Challenges, Competencies, and Strategies. Harvard Journal of Law & Technology, 29(2), 353-400.

1 comments