Mahkeme Kararları ve KVKK
Kişisel Veri
Kişisel verilerin neler olduğunun tanımı açık olmamakla birlikte kanun kapsamında kişisel veriler kimliği belirli ya da belirlenebilir nitelikte bir kişiye ait olan her türlü bilgi olarak tanımlanabilir. Buna göre her hangi bir kişiyi belirleyebileceğimiz her türlü bilgi ve veri toplamı kişisel veriyi oluşturacaktır. Bu tanımın bu denli önemli olmasının sebebi ise ise kişisel verilerin korunması da söz konusu verilerin kötü amaçlı kullanımına engel olmak için büyük önem arz etmesidir.
Günümüzde kişisel veriler başta Kişisel Verilerin Korunması Kanunu olmak üzere çeşitli kanun ve yönetmelikler korunmasına rağmen yinede kötü amaçlı kullanımların önüne tam olarak geçilememektedir. Kanunumuza her ne kadar kişisel verileri korumaya yönelik, kayda değer düzenlemeler yapsa da teknolojik gelişmeler her geçen gün kişilere ait verilerin daha ayrıntılı düzenlemesini gerekli kılmaktadır. Dolayısı ile kişisel verilerin korunmasına yönelik olarak mahkeme kararlarının ne yönde olduğuna ışık tutmak adına bizler bu yazımızda önce Avrupa insan Hakları Mahkemesi Kararları‘na devamında Anayasa Mahkemesi Kararlarına bakarak katkı sağlamaya çalışacağız.
AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KARARLARINDA KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI
Avrupa insan hakları sözleşmesinin özel ve aile hayatına saygı hakkı başlıklı 8. Maddesinde
1- Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.
2- Bu hakkın kullanılmasına bir kamu makamının müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz
konusu olabilir. Denmekle kişinin özel ve aile hayatına konutuna yazışmalarına saygı gösterilmesi gerektiği bu hakka ancak kamu makamlarının müdahalesi ve söz konusu müdahalenin yasayla öngörülmüş olmasına, demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmasına, ulusal güvenliğin ve kamu güvenliğinin gereklerinin yerine getirilmesine, ülkenin
refahı ve suç işlenmesinin önlenmesine katkı sağlaması, sağlık ve ahlakın korunmasının gerektirdiği durumlarda ve başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması gereğinin elzem olması durumlarında başvurulabileceğine dikkat çekilerek özel hayatın korunmasının ne kadar önemli olduğu vurgulanarak keyfiliklerin önüne geçilmek istenmiştir. Sözleşmenin söz konusu maddesi esasen özel hayata saygı konusunu düzenlemiş olsa da özel hayat kavramının büyük oranda kişisel verileri de kapsadığı görülmektedir.
Mahkeme 1980 yılından bu yana kişisel verilerin korunması ile ilgili başvuruların artması sonucu bu hakkın korunması için gerekli düzenlemeleri hayata geçirme yoluna gitmiştir. Mahkeme çeşitli kararla ile özel hayat kavramının tanımı geniş tutmuştur, belli bir kalıba hapsetme yoluna gitmemiştir. Zira özel hayat kavramı kişi ile ilgili olduğunu ve subjektif özellik taşıdığını düşünürsek kapsamın oldukça geniş olacağı dikkatlerden kaçmayacaktır. Diğer taraftan Mahkeme sadece sır niteliğindeki bilgilerin özel hayat kavramına dahil olduğu algısının da önüne geçmek istemiştir. Mahkeme, kişinin adının konu olduğu ”Burghartz İsviçre kararı” kocanın karısının soyadını kullanmasına yöneliktir. Ve mahkeme adın kişinin kimliğini belirlemeye yönelik olduğuna ve özel hayatın bir parçası olduğuna karar vermiştir.
Bir diğer karar olan Aksu- Türkiye kararında bireyin etnik kimliğinin kişinin özel hayatının bir görünümü olduğuna karar vermiştir. Kişinin cinsiyetinin konu olduğu başka bir davada özel hayat kavramının kişinin cinsiyetini de kapsadığına karar vererek cinsiyeti 8. Madde kapsamına dahil emiştir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi çeşitli kararlarında kişisinin ismini, etnik kökeninin, cinsiyetinin, cinsel kimliğinin, sağlık bilgilerinin, sesinin, fotoğraflarının 8. madde kapsamında özel hayat kapsamında olduğunu kabul etmektedir.. Bu anlamda da korunması gereken veriler kategorisine almaktadır. Bu açıdan söz konusu alanların korunmasının gerekliliğini ve bu alanlara müdahalenin ancak kanunla meydana getirilebileceğine dikkat çekmiştir. Dolayısı ile İnsan haklarına müdahale edilebilecekse ve bu müdahalenin kapsamına kişisel veriler ve özel hayat giriyorsa o zaman bu müdahalenin ne şekilde
olacağı ne kadar süreceği önceden belirlenmelidir. Yine mahkemenin kişisel verilerin kanuna aykırı olarak saklandığı depolandığı ve kullanıldığı ididasına yönelik bir çok kararı vardır. Bu da 8. maddenin sadece özel hayata saygıyı değil aynı zamanda kişisel verilerin korunmasına yönelik olduğunu da göstermektedir.
Mahkeme yine kişisel verilerin kullanılmasının ve saklanmasının meşru bir amaca dayanmasını hedeflemektedir. Bu anlamda 8. maddede toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli olması gibi
amaçların varlığını armaktadır. Mahkeme bu konudaki Almanya kararında, Almanya’nın 1968 yılındaki bir yasa ile posta ve telekominikasyon yoluyla bireylerin bazı görüşmelerinin bazı durumlarda kişinin rızası aranmaksızın dinlenebileceğini ifade eden yasa hükmü karşısında başvurucuların iddiasını incelemişitir. Baçvurucuların 8. Maddeye aykırı olduğu iddiasına yönelik olarak mahkeme, kararında 8. Maddenin 2. Fıkrasının dar yorumlanması gerektiğini devletin vatandaşları gizli bir şekilde dinlemesinin ancak demokretik toplum gereklerine uygun şekilde gerçekleştirlebileceğini ve bunun etkin bir denetimle mümkün olabileceğini söylemiştir.
ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARINDA KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI
Kişisel verilerin zamanla daha cok korunmaya ihtiyaç duyması bu alandaki gelişmelerin öncelikle 2010 Anayasa değişikliği ile güvence altına alınmasını devamında ise çeşitli kanunlar ile bu konunun önemine dikkat çekmiştir. . 2010 Anayasa değişikliğinde Anayasanın 20 maddesi ”Özel Hayatın Gizliliği Ve Korunması” başlığı ile
” 1)Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz. (Mülga üçüncü cümle: 3/10/2001-4709/5 md.)
2) Millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak, usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; kimsenin üstü, özel kâğıtları ve eşyası aranamaz ve bunlara el konulamaz.
Yetkili merciin kararı yirmidört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını el koymadan itibaren kırksekiz saat içinde açıklar; aksi halde, el koyma kendiliğinden kalkar.
3) Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir. Denilerek ve özellikle 2. fıkrası ilk kez düzenlenerek kişisel verilerin korunmasına yönelik Anayasal bir düzenleme yoluna gidilmiştir.
Özel hayatın korunması iddiası ile Anayasa Mahkemesine bir çok başvuru yapılmıştır.
Anayasa Mahkemesinin özel hayat kavramını açıklamaya çalıştığı en önemli başvurulardan biri Serap TORTUK başvurusudur. Söz konusu başvurucu GATA’ hemşire olarak çalıştığı esnada kendisi adına sosyal medya hesabı açılmış ve bu hesaptan cinsel içerikli paylaşımlar yapılmıştır. Ve bu nedenle disiplin soruşturmasına maruz kalmış devamında ise devlet memurluğundan çıkarılmıştır. Söz konusu başvurucu AYM’ ye taşıdığı ve hak ihlali olduğunu iddia ettiği başvurusunda söz konusu hesabın kendisine ait olmadığını velev ki ait olsa bile özel yaşam alanındaki görüntülerin iş yaşamı ile bağlantılı olmadığını, çalışma saatleri kapsamında değerlendirilemeyeceğini, özel hayatındaki özgürlük alanına dahil olduğunu söz konusu görüntülerin görevi sırasında olmadığını savunmuştur. Diğer taraftan görüntülerin kim tarafında elde edildiğinin bilinmediğini kendisinin buna rızası olmadığını ve söz konusu belgelerin hukuka aykırı delil olma özelliğinde olduğunu beyan etmiştir. (kişisel verilerin korunması)
Mahkeme ise yaptığı değerlendirmede öncelikle kişisel verinin kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ait tüm veri ve bilgileri kapsadığını buna göre kişinin ismi, resmi.
Adresi doğum tarİhi gibi bir çok bilginin bu kapsama dahil olduğunu ifade etmiştir. Ancak diğer taraftan .doğrudan bir özel hayat tanımı yapmaktan kaçınmış özel hayatın subjektif özellikte gösterdiğine işaret ederek kapsamı geniş tutmuştur. Anayasa Mahkemesi tıpkı AİHS gibi mahremiyet hakkının yalnız bırakılma hakkından ibaret olmadığını bireyin bu hakkın
kapsamını belirleme hakkı olduğunu savunmuştur. Buna göre mahkeme ”özel yaşama saygı hakkı kapsamında korunan hukuksal çıkarlardan biri de bireyin mahremiyet hakkıdır. Ancak mahremiyet hakkı sadece yalnız bırakılma hakkından ibaret olmayıp, bu hak bireyin kendisi hakkındaki bilgileri kontrol edebilme hukuksal çıkarını da kapsamaktadır. Bireyin kendisine ilişkin herhangi bir bilginin, kendi rızası olmaksızın açıklanmaması, yayılmaması, bu bilgilere başkaları tarafından ulaşılamaması ve rızası hilafına kullanılamaması, kısaca bu bilgilerin mahrem kalması konusunda menfaati bulunmaktadır. Bu husus, “bireyin kendisi hakkındaki bilgilerin geleceğini belirleme hakkına işaret etmektedir.’‘ diyerek özel hayat alanını geniş tutmuştur. Mahkeme söz konusu açıklama ve gerekçelerle başvurucunun hak ihlali iddiasını kabul etmiştir.
SONUÇ
Gerek AİHM Kararları gerekse AYM kararları özel hayat kavramının içeriğini geniş tutmuş ve subjektif özellik göstermesi nedeniyle de sınırlarının tam olarak çizilemeyeceğine dikkat çekmiştir. Diğer taraftan Kişisel veri kavramı insanın var olması ile başlamış ve teknolojik gelişmelerle önemini artırmıştır.
Günümüzde kişisel veriler olmadan başta e- ticaret olmak üzere hiç bir işlem yapılamamaktadır. Ancak ekonomik hayat için bu denli öneme sahip olan kişisel verilerin korunmasının güncel gelişmelere paralel olarak ayrıntılı bir şekilde düzenlenmesi gerekir. Bunun yanı sıra teknolojik gelişmeler takip edilerek hak ihlallerinin önüne geçilmesi gerekir.
“Belediyelerde Kişisel Verilerin Korunması” isimli yazımızı da 7. Sayımız‘da okuyabilirsiniz.