Marka Hukukunda Tazminat

1.GİRİŞ VE MARKA HUKUKU

Sosyal yaşam her geçen gün değişerek büyümektedir. Bu süre zarfında ise kazanılan iki büyük değer bilgi ve ticarettir. Bu iki ana kavramın kökünü zaman oluşturmaktadır. Kişiler elde ettikleri değerlerle birlikte emeklerini harmanlayıp markalaşma sürecine girer. Kimi yıllardır bu alanda tanınarak ismini markalaştırır. Kimi ise markasını oluşturup sonradan tanınır hale gelir. Marka hukuku da bu ilişkilerden doğmuştur.

Geçmişten günümüze değişmeyen durum ise haksız rekabet olmuştur. Marka hukukunda tazminat için oldukça önemli bir meseledir bu durumlar.

Haksız rekabetin önleme gayesi çok eski zamanlara dayanmaktadır. Sanayileşme döneminde bir takım ayırt edici işaret ve semboller meydana gelmiştir. O dönemde marka alametifarika olarak bilinmektedir. Yani “bazı ticaret eşyası üzerine konulan, o eşyayı üreten veya satanı tanıtan resim harf gibi özel işaret, marka” şeklinde kullanılmaktadır. 1871 tarihli ilk nizamname giriş yapmıştır. Devamında 1888 yılında “Fabrika Mamulatıyla Eşya-yı Ticariyyeye Mahsus Alamet-i Farikalara Dair Nizamname” adıyla geliştirilmişti. Daha sonra 1965 yılında 551 sayılı Marka Kanunu yürürlüğe girmesiyle Türkiye’ de sınai Mülkiyet hakları koruması alanında önemli adım atılmıştır. 22/12/2016 tarihli ve 6769 sayılı Sınai ve Mülkiyet Kanunu yürürlüğe girmeden evvel 556 sayılı MarKHK marka hukukunda büyük bir öneme sahipti. Nitekim 6769 sayılı Kanunun geçici maddeleri gereğince mülga KHK’nin bazı hükümlerin uygulanmasına devam edileceğinden uygulayıcıya kolaylık sağlamak amacıyla 556 sayılı KHK sistemde korunmuştur. Kısa tarihi hatırlatmadan sonra makalemizin ana konusu olan marka hukukunda tazminat konusu ele alınacaktır. Bu minvalde ilerleme adına yine kısaca marka hakkından ve marka hakkına tecavüzden bahsedilecektir

2.MARKA HAKKI VE MARKA HAKKINA TECAVÜZ

   2.1.MARKA HAKKI

Marka 6769 sayılı Sınai Mülkiyet kanunda şu şekilde ifade edilmiştir. Marka, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin, diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde gösterilebilir olması şartıyla kişi adları dahil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her türlü işaretten oluşabilir. Marka hakkında kural tescil ilkesidir. Ancak SMK 5/1-ç ve 6/1. Maddelerinde markanın tescil başvurusunda, daha önceki tarihli işaret adına esas alınabilecektir. Böylelikle tescili yapılmamış bir işaretin de marka koruması yapılabilecektir. Keza TTK de düzenlenen haksız rekabet hükümleri tescilsiz markaları korumaya olanak tanımaktadır.

              Marka hakkı sahipliğinin sağladığı hak ve yetkilere gelince, karşımıza ilk olarak marka hakkının kullanımı gelmektedir. Marka hakkı, sahibine, geniş̧ ve münhasır bir tasarruf yetkisi vermekte olup marka hakkı sahibi hem sahibi olduğu markayı usulüne uygun surette dilediği gibi kullanma, hem de marka hakkı üzerinde devir, rehin, lisans verme, hacze konu edebilme, teminat olarak gösterme gibi hukuki işlemleri gerçekleştirebilme hak ve yetkisine sahip olmaktadır. [Aslıhan KART, Marka Hakkına Tecavüz Suçları, tez, sf 34]

   2.2.MARKA HAKKINA TECAVÜZ

Marka hakkının korunması hususunda en önemli problem bu hakka sağlanacak korumanın kapsamının ne olduğudur. Markaya sağlanan koruma hakkı kural olarak tescilin kapsamına giren mal ve hizmetlerle sınırlıdır. Buna göre marka hangi mal ve hizmet için tescil edilmişse marka sahibinin markasının başkası tarafından kullanılmasını ve tescilini önleme yetkisi o mal ve hizmetler ile benzer mal ve hizmetlerle sınırlıdır. [Kayhan,2001, s.52] Tekinalp bu sınırlandırmaya, “korumanın tescilin yapıldığı mal veya hizmetlerle ve benzeri mal ve hizmetlerle sınırlı olması ilkesi” demektedir. [TEKİNALP, 2012, s. 429] İstisnasını ise tanınmış̧ markalar oluşturmaktadır. Her bir marka ve marka olmaya aday her işaret için bir zırh örülmektedir. Kanun bu sınırı geçmeye çalışan üçüncü kişi için marka sahibine tedbir ve dava hakkı tanımaktadır. Marka Hakkına tecavüz SMK’ nın 29 maddesinde düzenlenmiştir. Kanun marka hakkına tecavüz halini dört başlık altında toplamıştır.

  • Marka sahibinin rızası olmaksızın, markayı marka sahibine tanınan haklar kapsamında kullanmak (SMK 7. Maddesinde sayılan haller)
  • Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek
  • Tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak
  • Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek marka hakkına tecavüz sayılır.

29. maddede düzenlenen tecavüz fiillerinin temeline bakıldığında, KHK’nin 61. maddesinde olduğu gibi genel olarak “haksız fiil” sorumluluğu, daha dar anlamda “haksız rekabet” sorumluluğunun yer aldığı görülmektedir. [Yasaman / Ayoğlu, Marka Hukuku, s. 1010.]

      2.2.1.Kanun’ un 7. Maddesinde Sayılan Haller;

6769 sayılı SMK 7. Maddesinde sayılan hallerde marka sahibinin izni olmaksızın kullanılması marka hakkına tecavüz teşkil eder. Kanun maddesini ele aldığımızda ikinci ve üçüncü fıkralarda marka sahibin önlenmesini talep edebileceği fiiller sayılmıştır. [Diren Şahı̇n Sı̇pahı̇oğlu, Marka Hakkına Tecavüz Sayılan Ve Sayılmayan Fı̇ı̇ller Sf.36] Kanun’un 7. Maddesinin 2. Fıkrası gereği Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır:

  1. Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.
  2. Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
  3. Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.

  Maddenin üçüncü fıkrasında ise marka sahibinin izni olmadan üçüncü kişilerin markayı kullanmalarının yasaklanabileceği haller tadadi olarak sayılmıştır. [SMK 7. Maddenin gerekçesi]

       Tescil edilmiş bir marka hakkına tecavüz durumunda SMK29/1 maddesi koruma sağlamaktadır. Tescil edilmemiş marka hakkına tecavüz durumunda ise TTK’ nın haksız rekabet hükümlerine başvurulmaktadır.

3.MARKA HUKUKUNDA TAZMİNAT

Marka hakkına tecavüz fiili borçlar hukuku anlamında haksız fiil niteliğinde olduğu için, tecavüz eyleminde haksız fiillerin unsurları olan hukuka aykırılık, kusur, zarar ve illiyet bağı bulunduğunda mütecavizin tazminat ödeme yükümlülüğü doğmaktadır. Bu husus sadece maddi ve manevi tazminat açısından değil, aynı zamanda markanın itibarının zedelenmesi halinde itibar tazminatı istenebilmesi bakımından da geçerlidir. [TBB Dergisi 2017 (133) Fatih AYDIN 531]

Zarar kavramı malvarlığı ve malvarlığı olmayan zarar şeklinde ikiye ayrılır. Markaya tecavüz fiili neticesinde iki tür zararın oluşması da mümkündür. Malvarlığı zararı, malvarlığının aktifindeki azalma yoluyla gerçekleşebileceği gibi pasifin artması ve pasifin artışının engellenmesi yoluyla da ortaya çıkabilir. [Eren, s.472 vd.; Uzunallı, s.342.] Markaya tecavüz teşkil eden fiiller nedeniyle uğranılan zarar miktarının hesaplanması diğer somut zararlara nazaran daha zordur. Marka hukukunda tazminat türlerini üç başlık altında sınıflandırılmıştır. Bunlar; Maddi tazminat, Manevi tazminat ve İtibar tazminatı şeklindedir.

   3.1.MARKA HUKUKU VE MADDİ TAZMİNAT

Tazminat borcunun doğumuna sebep, hukuka aykırı meydana gelmiş̧ bir zararın varlığıdır. [Uygur, Turgut; Açıklamalı – İçtihatlı., C.1; s.85; Uçakhan ,S,G, s.167.]Zarar bir kimsenin iradesine aykırı olarak mal varlığında veya şahıs varlığında meydana gelen bir eksilmedir. Tazminat da bu zararın karşılığıdır. Markalar Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamesinin 66’ncı maddesin de hem fiili kayıp hem de yoksun kalınan kardan bahsedilmekteydi. Yürürlükte bulunan 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 150-151 maddeleri esas olarak maddi tazminata ilişkindir. Marka sahibinin maddi tazminat talep hakkı, marka hakkına tecavüz nedeniyle uğranılan maddi kayıpları kapsamaktadır. Kanun’un 150/1 maddesinin kapsadığı maddi zarar kalemleri yine Kanun’un 151/1 maddesinde belirtilmiştir.  Maddi tazminatın iki önemli ayağı vardır. Fiili zarar ve yoksun kalınan kazanç. Kanunda fiili kaybın ne şekilde hesaplanacağına ilişkin bir yöntem bulunmazken, yoksun kalınan kazanç için SMK m.151’de üç türlü hesaplama yöntemi öngörülmüştür. [Fatih Aydın, Sınai Mülkiyet Kanunu Ve Yargıtay Uygulamasında Marka Hukukunda Tazminat, makale]

      3.1.1.Fiili Zarara Dair Talepler

Marka hakkına tecavüz nedeniyle marka sahibinin doğrudan doğruya uğradığı ve malvarlığında eksilmeyle sonuçlanan kaybı ifade eder. Bu kapsamda, markaya tecavüzün tespiti, keşif, bilirkişi giderleri tecavüze konu ürünlerin nakliyesi, depolanması, imhası gibi giderler fiili zarar olarak kabul edilebilir. [Yılmaz Kılıçoğlu, syf. 16] Benzer marka kullanımı nedeniyle tüketici nezdinde oluşan algıyı düzeltmek amacıyla marka sahibinin yapacağı açıklayıcı ilanlar, reklam faaliyetleri de marka sahibinin fiili zararı olacaktır. [Arkan, Cilt 2 syf.24] Fiili kaybın nasıl hesaplanacağı madde metninde açıkça yer almamaktadır. Bu sebeple genel hükümler başvurularak TBK 51 vd. kıyasen uygulanmalıdır. [Yasaman/Yüksel, s.1131; Tekinalp, s.501; Uzunallı, s.340; Haluk N. Nomer, Haksız Fiil Sorumluluğunda Maddi Tazminatın Belirlenmesi, İstanbul 1996, s.33 vd.] Ancak SMK m. 150 uyarınca, hak sahibi tazminat davası açmadan önce delil tespitinde bulunmak için veya açılan tazminat davasında uğramış olduğu zararı belirlemek için gerekli belgeleri mütecavizden isteyebilir. Bu belgelerin kapsamı, ticari defterler olmak üzere, TTK m. 80 uyarınca istenebilecek belgeleri de içermektedir. [Fatih aydın, Sınai Mülkiyet Kanunu ve Yargıtay Uygulamasında Marka Hukukunda Tazminat, 542]

      3.1.2.Yoksun Kalınan Kazanç

Kanun’un 151. maddesinde marka sahibinin fiili zarar dışında yoksun kaldığı kazancını da talep edebileceği belirtilmiştir. Yoksun kalınan kazanç, fiili zarardan farklı olarak olayların normal akışına ve genel hayat tecrübelerine göre malvarlığında meydana gelebilecek bir artışın, zarar verici eylem sonucu kısmen veya tamamen engellenmesi nedeniyle meydana gelen varsayımsal eksilmeyi ifade eder. [Kılıçoğlu, syf. 311, Ege, syf. 84]Yoksun kalınan kazanç tutarının ilke olarak markaya tecavüz halinin olmaması halinde marka sahibinin markayı kullanarak elde edebileceği olası gelire göre hesaplanması gerekir. Ancak uygulamada yoksun kalınan kazanç tutarının bu şekilde hesaplanmasının çok zor olduğu ve zararın TBK’nın haksız fiil hükümlerine göre hâkim tarafından belirlenmesinin gerekli yaptırımı sağlamadığı göz önüne alınarak MarKHK ve paralel olarak Kanun’da da yoksun kalınan kazanç tutarının hesaplanması için marka sahibine seçimlik hakları tanınmıştır. [Arkan, Cilt II syf. 244-245]

Buna göre tecavüz fiilleri nedeniyle yoksun kalınan kazanç tutarını talep eden marka sahibi, söz konusu tutarın aşağıdaki seçeneklerden birine göre hesaplanmasını talep etmek durumundadır:

a) Marka hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir

Bu hesaplama yöntemine göre zararın tespit edilmesinde zorluklar yaşanmaktadır. Bu hesaplama yönteminde markanın geliri etkileyebilecek diğer faktörlerden ayrıştırılması önemlidir. Gelir yalnızca markadan kaynaklanmayıp aynı zamanda marka hakkına tecavüz edenin işletmesinin verimliliği ile ilgili olabilir. [Yasaman, Cilt II syf. 1173]

b) Marka hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç

Yoksun kalınan kazanç tutarının hesaplanması için ikinci seçenek marka hakkına tecavüz edenin tecavüz sonucu elde ettiği vergi öncesi net gelirin hesaplanmasını gerektirmektedir. [Güneş, syf. 342]Burada hesaplama yapılırken marka kullanımı ile birlikte elde edilen kar tutarına, sermaye, amortisman, mal üretim, satış ve pazarlama ağı, personel politikası, eğitime verilen önem, istihdamın niteliği gibi birçok değişkenin etki ettiği de göz önüne alınmalıdır. [Güneş, syf. 341, Yargıtay 11. HD 24.05.2016, 2015/11791 E., 2016/5632 K. sayılı kararı] Ayrıca, yalnızca tecavüze konu ürünlerin hesaplamaya esas alınması gerekecektir. Bu hesaplama yapılırken zarar ile tecavüz fiili arasındaki illiyet bağı bulunmalıdır. Bu hususun aksinin ispatı yükümlülüğü marka hakkına tecavüz edenindir. Bu yöntemde de marka hakkına tecavüz edenin kayıtlarından yoksun kalınan kazanç tutarının hesaplanamaması durumunda TBK 50 uyarınca uygun bir tazminata hükmedilmesi mümkündür.

Yukarıda bahsettiğimiz iki seçeneğe göre hesaplama yapıldığı durumlarda hâkim, Kanun’un 151/4 maddesi uyarınca fazladan bir tutarın takdiren ilave edilmesine karar verebilecektir. Madde 151/4 gereği mahkeme, ürüne ilişkin talebin oluşmasında sınai mülkiyet hakkının (burada markanın) belirleyici etken olduğuna hükmederse yoksun kalınan kazanç olarak hesaplanan tutara hakkaniyete uygun bir payın eklenmesine karar verebilecektir.

Bir Yargıtay kararında, “Davalının marka ihlal eylemi nedeniyle maddi tazminatı hesaplandıktan sonra, dava konusu markanın bilinirliğinin satışlara etkisi ve kıdemine bağlı olarak artırım yapılmasına dair ilk derece mahkemesi hükmü onanmıştır.” [Güneş, syf. 355, Yargıtay 11. HD 14.11.2017, 2016/3981 E., 2017/6173 K. sayılı “Klorak” kararı]

c) Marka hakkına tecavüz edenin bu hakkı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması hâlinde ödemesi gereken lisans bedeli

   Literatürde “lisans örneksemesi” olarak belirtilen bu hesaplama yöntemine göre marka hakkı sahibi, tecavüz edenin markayı bir lisans sözleşmesi kapsamında kullanmış olsaydı, ödemekle yükümlü olacağı lisans bedelini talep edebilecektir. [Yasaman, syf 1174] Bu hesaplama türünde önceki seçeneklerden farklı olarak marka sahibine ispat kolaylığı sağlamasıdır. Yani Marka sahibi zararın tam tutarını, tecavüz ile zarar arasındaki illiyet bağını ispatlamakla yükümlü olmayacaktır.  [Arkan, Cilt II syf 248, (David: Art. 55,  Nr. 86-87]

   Varsayımsal lisans bedeline göre yapılan hesaplamalarda emsal araştırması yapılarak markanın tanınmışlık düzeyi, ekonomik önemi, marka sahibinin daha önce imzaladığı lisans sözleşmeleri, markanın konu olduğu lisansların sayısı, türleri ve özellikleri de göz önünde bulundurulur. Burada marka sahibinin yanı sıra marka hakkına tecavüz edenin bu konudaki faaliyetlerinin hacmi de dikkate alınarak mahkemece belirlenecektir. [Aydın, syf. 563]

   Yoksun kalınan kazancın belirlenmesinde “ihlalin niteliği ve boyutu” gibi etkenler göz önüne alınacaktır. Örneğin, bir markanın birebir taklit edilmesinde ihlal ağır olacağı için bu durum tazminatta artırım sebebi olabilecekken sadece karıştırılma tehlikesi olan bir işaretin kullanılması sebebiyle ihlal oluşması halinde ise; bu durum indirim sebebi olabilecektir. [6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu Madde 151 Gerekçesi]

    3.2. MANEVİ TAZMİNAT

Kendi çabası ile emeğini ve sermayesini ortaya koyarak, uzun ve zorlu bir süreç sonunda markası ile toplumda bir yer edinmiş olan marka hakkı sahiplerini korumak gerekmektedir. [Merve Nur Günday, Hukuk ve bilişim dergisi 7.sayı, taklit markanın satılması] Marka hukukunda manevi tazminatın amacı markanın haksız kullanımı veya itibarının zedelenmesi sonucu, marka hakkı sahibinin ticari ve kişisel varlığında meydana gelen olumsuz sonuçların ortadan kaldırılmasıdır. [Yasaman/Yüksel, s.1133; Suluk, s.377; Tekinalp, s.504.] Markaya tecavüz sayılan fiiller aynı zamanda birer haksız fiil niteliğinde olduğu için TBK m. 58’de geçen, haksız fiilin kişilik hakkını zedelemesi halinde manevi tazminata hükmedileceği hükmü, SMK bakımından da kabul edilmiştir. [Fatih Aydın, TBB 2017, Sınai Mülkiyet Kanunu Ve Yargıtay Uygulamasında Marka Hukukunda Tazminat] SMK m. 149/1-ç’ye göre marka hakkı ihlal edilen hak sahibi, manevi zararının tazminini de talep edebilir. Manevi tazminat esas itibariyle özel hukuka ilişkin bir konu olup, amacı fiziki veya ruhsal acıların, üzüntülerin, ihlal sonucu oluşan yaşama sevincindeki azalmanın bir miktar para veya başka yolla giderilmesidir. [Noyan, s.399; Reisoğlu, s.228; Eren, s.780] Yargıtay kararlarına tereddütle yaklaşılmalıdır. Her olay kendi içinde değerlendirilerek olayın manevi acı ve üzüntüye sebep olup olmadığına bakılmalıdır. Marka ve marka sahibi arasındaki bağlantı, diğer fikri mülkiyet haklarına göre daha zayıftır. Markanın, sahibinin adını içermesi veya tüzel kişinin ayırt edici ekini oluşturması durumunda bu bağ daha kuvvetlidir. [Uzunallı, s.440.]

   Uygulamada itibar tazminatının manevi tazminatla ne şekilde bağdaşabileceği hususuyla ilgili tereddüt yaşanmaktadır. Genellikle mahkemeler, manevi tazminata hükmederken, çoğu zaman itibar tazminatı taleplerini reddetmekteler. Bunun sebeplerinden birisi, marka hakkına tecavüz edilmesi ve haksız rekabetten dolayı zarara uğrayan marka imajının bir nebze de olsa manevi tazminatla giderildiği düşüncesi altında, benzer bir amaç̧ doğrultusunda iki kez (yani tekrardan ikinci defa) tazminata hükmedilmesi konusunda mahkemelerin isteksizlik sergilemesidir. [Çolak, s. 822]

    3.3. İTİBAR TAZMİNATI

 Marka imajı, bir markanın güçlü̈-zayıf noktaları, olumlu-olumsuz yanları gibi tüketicide oluşan ve genel anlamda kontrol edilebilen tüketici algılarının aynı zamanda tüketicilerin marka ile doğrudan ve dolaylı bir şekilde yaşadıkları tecrübelerinin toplanmasıyla ortaya çıkan bir kavramdır. [Erdil. T.Sabri, Uzun, Yeşim, Marka olmak, Beta, İstanbul, 2010 s.90)]Bedük ise marka imajını zihinsel haritada marka çağrışımlarını yansıtan ve marka hakkındaki düşünceler ile meydana gelen tüketici algısı şeklinde tanımlanıştır. [Bedük, Aykut, Karşılaştırmalı İşletme Yönetim Terimler Sözlüğü, 3. Baskı, Atlas Yayınevi,Ankara , 2012s. 152] Marka imajı oluşurken; tüketici mal veya hizmetle fiili tanışlıktan önce elde etmiş̧ olduğu bilgiyle fiili tanışlıktan sonra edinmiş̧ olduğu bilgiyi karşılaştırarak zihninde ilgili mal veya hizmet hakkında belli bir imaj oluşturur. (Dirikkan, Hanife, Tanınmış Markanın Korunması, Ankara, Seçkin, 2003, s. 148, 149.)SMK m150/2’ de itibar tazminatı düzenleme altına alınmıştır. SMK kapsamında düzenlenen üçüncü tazminat türüdür. SMK’ da düzenlenmiş olan her üç tazminat da birbirinden bağımsızdır. Maddi ve (veya) manevi tazminat isteminde bulunulmuş olsa itibar tazminatı isteminde bulunmaya herhangi bir engel teşkil etmemektedir. [ Tekinalp, İtibar Tazminatı, s. 590; Kaya, Marka Hukuku, s. 300.] Yüksek Mahkeme GİRİTLİ kararında, manevi ve maddi tazminat taleplerinin yanı sıra itibar tazminatını ayrı bir dava olarak görmüş̧ ve 3 ayrı avukatlık ücretinin takdir edilmesinin gerekli olduğunu içtihat etmiştir;

“Dava marka hakkına tecavüzün tespiti, maddi, manevi tazminat ve itibar tazminatı istemlerine ilişkindir. Bu şekilde davacının davalıya karşı birden fazla istemini aynı dava içerisinde ileri sürerek istemesi mümkün olup buna objektif dava birleşmesi denilmektedir. Esasen her birisi ayrı dava konusu oluşturan bu istemlerle ilgili olarak verilen kararların her birinin ayrı vekalet ücretini gerektirmesine rağmen, mahkemece reddedilen manevi tazminat ve itibar tazminatı yönünden davalı yararına ayrı ayrı vekalet ücreti yerine tek vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiş̧…” [Yargıtay 11. HD, 01.06.2015 T, 2015/2112E, 2015/7408 K]

Manevi zararın tazmini kapsamında itibar zararının karşılanabilmesi mümkün değildir. Çünkü̈ manevi zarar bizzat markaya tecavüz eyleminden dolayı marka sahibinin uğramış̧ olduğu manevi iztiraplarının tezahürüdür. Ancak itibar zararı ise markaya tecavüz eylemi sonucu olarak bizzat markanın kendisinin maruz kaldığı zarardır. [Zı̇yaddı̇n Alı̇zada, Yüksek lisans tezi, marka hukukunda itibar tazminatı]

İtibar zararı daha çok tanınmış markalar için uygulama alanı bulmakla birlikte diğer markalar için de koruma sağlamaktadır. İtibar zararına sebep olan markaya tecavüz halleri şunlardır;

A.Taklit marka kullanımı

B.Markanın sulandırılması

C.Lisans Sözleşmesine aykırı marka kullanımı

D.SMK 150/2 Kapsamında markanın itibarının Zarara uğratan tecavüz halleri ise;

          a.Markanın uygun olmayan mal veya hizmetler üzerı̇nde kullanılması

          b.Önceki̇ markanın imajı ve sonraki̇ mal veya hizmetler arasında uyumsuzluk

          c.Cı̇nsellı̇k ı̇htı̇va eden ı̇çerı̇kte kullanım

          d.Kalı̇tesı̇z mal veya hizmetlerde kullanım

[Zı̇yaddı̇n Alı̇zada, Yüksek lisans tezi, marka hukukunda itibar tazminatı

4.SONUÇ

SMK kapsamın markanın tecavüze uğramasından ortaya çıkan zarar türüne bağlı olarak marka sahibine tazminat taleplerinde bulunma hakkı tanınmıştır. Makale konusu olan tazminatları kısaca özetleyelim. Maddi tazminat talebi marka sahibin tecavüz eylemi sonucu uğramış̧ olduğu maddi kayıp ve yoksun kalınan karlarının tazminine odaklanmaktadır. Manevi tazminat talebi ise marka sahibinin tecavüz eylemi sonucu maruz kalmış̧ olduğu ıstırap ve manevi acıların vermiş̧ olduğu zararların giderilmesine odaklanmaktadır. İtibar tazminatı ise markanın itibarın lekelenmesinden doğan bir tazminat türüdür. Marka hukuku kapsamında açılacak tazminat davalarında hangi mahkemenin görevli ve yetkili olduğu 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun ilgili maddesinde düzenlenmiştir. SMK 156/1’ e göre görevli mahkeme Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’dir. Fikri ve Sınai Hukuk Mahkemesi kurulmamış olan yerlerde görevli mahkeme, o yer Asliye Hukuk Mahkemesi’dir.SMK156/3-4-5’ e göre marka hakkı sahibi tarafından üçüncü kişiler aleyhine açılacak hukuk davalarında yetkili mahkeme, davacının yerleşim yeri veya hukuka aykırı fiilin gerçekleştiği yahut bu fiilin etkilerinin görüldüğü yer mahkemesidir. Davacının Türkiye’de yerleşim yeri bulunmaması hâlinde yetkili mahkeme, sicilde kayıtlı vekilin işyerinin bulunduğu yerdeki ve eğer vekillik kaydı silinmişse Kurum merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemedir. Üçüncü kişiler tarafından sınai mülkiyet hakkı sahibi aleyhine açılacak davalarda yetkili mahkeme, davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesidir.

Fikri Mülkiyet Hukuku alanındaki diğer yazılarımıza bağlantıdan ulaşabilirsiniz.

Yazar: Av. Merve Nur GÜNDAY / Hukuk ve Bilişim Dergisi Editörü

5.KAYNAKÇA

ARKAN, Cilt II

AYDIN, Fatih(2017). Sınai Mülkiyet Kanunu Ve Yargıtay Uygulamasında Marka Hukukunda Tazminat, Erişim Adresi: http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/m2017-133-1709

EREN-UZUNALLI

Marka Tecavüzü Nedeniyle 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu Kapsamında Tazminat Hakkı

https://hukukvebilisim.org

KART, Aslıhan(2020); Marka Hakkına Tecavüz Suçları

KAYHAN(2001).

KILIÇOĞLU-EGE

SİPAHİOĞLU Diren Şahı̇n(2019). Marka Hakkına Tecavüz Sayılan Ve Sayılmayan Fı̇İller

Sınai Mülkiyet Kanun Tasarısı Taslağı Genel Gerekçe Ve Madde Gerekçeleri , https://www.turkpatent.gov.tr/TURKPATENT/resources/temp/D386475F-DF3B-4446-86EB-14B783211D78.pdf;jsessionid=51E49362B625CB4D82256B83DF7A787D

TEKİNALP(2012).

UYGUR- TURGUT; Açıklamalı – İçtihatlı., C.1

YASAMAN, Cilt II

YASAMAN – AYOĞLU(2016). Marka Hukuku

YASAMAN-YÜKSEL vd.,(1996).Haksız Fiil Sorumluluğunda Maddi Tazminatın Belirlenmesi, İstanbul