Pandemi Sürecinde Elektronik Ticaret ve Hukuki Boyutu

GİRİŞ

Elektronik ticaret; mal ve hizmetlerin üretim, tanıtım, satış, dağıtım ve ödeme işlemlerinin bilgisayar ağları üzerinden yapılmasıdır. 1995 yılından sonra internet kullanımının da artmasıyla ortaya çıkan bu kavram, günümüzde giderek yaygınlaşmaktadır. Kuruluşlar, geleneksel pazarlama yöntemlerine internet  olanaklarını da ekleyerek sadece belirli bir kitleye satış yapabilmenin ötesine geçip, üretkenliği ve yaratıcılığı arttıran dünya çapında elektronik ticaret bağlantıları kurma şansı elde etmeye başlamıştır.E-Ticaret sektörünün önemli hale geldiği ve gelişmeye başladığı yıllarda, ülkemizde de ilk adımlar atılmaya başlanmıştır. Son yıllarda yabancı firmalarla kurulan ilişkiler, özellikle elektronik ticaret yapan sitelerin yabancı firmalar ile yaptığı birleşme ve devralma işlemleri sonucunda elde edilen aktifler sektöre yansımış; bu da sektörün ani bir şekilde hareketlenmesini sağlamıştır.

E-Ticaretin; her ne kadar 2012 yılında parlayan bir sektör olduğunu söylesek de, ülkemizde hala gelişmekte olan yeni bir alan olarak kabul edilmektedir. Özellikle içinde bulunduğumuz COVID-19 salgını, bu gelişmeyi beklenenin çok üzerinde artırmıştır. Dünya Sağlık Örgütü’nün koronavirüsü küresel salgın olarak kabul etmesi, ülkeler tarafından alınan tedbirleri hızlandırdığı gibi tüketicilerin de elektronik ticarete yönelmesi sonucunu doğurmuştur. E-ticarette yaşanan bu beklenmedik hızlı artış, pek çok hukuki problemi de beraberinde getirmiştir.

PANDEMİ SÜRECİNDE E-TİCARET VE HUKUKİ BOYUTU

2019 Aralık ayında, Çin’in Wuhan kentinde bulaşıcılığı oldukça yüksek bir virüs çeşidi olan yeni tip koronavirüs ortaya çıkmış ve salgın, çok geçmeden tüm dünyayı etkisi altına almıştır. Bunun üzerine Dünya Sağlık Örgütü (WHO), 30 Ocak 2020 tarihinde, ‘Uluslararası Kamu Sağlığı Acil Durumu’ ilan etmiştir.  Yine 2 Mart 2020 tarihinde Dünya Sağlık Örgütü tarafından, küresel risk seviyesi “yüksek” seviyeden “çok yüksek” seviyesine çıkarılmış, ülkemizde de ilk koronavirüs hastasının görüldüğü tarih olan 11 Mart 2020’de, pandemi ilan edilmiştir. COVID-19 salgını, birçok olumsuz etkiyi beraberinde getirirken toplumun alışkanlıklarının da önemli ölçüde değişmesine yol açmıştır. Bir tür solunum yolu bulaşıcı hastalığı olan COVID-19 salgınıyla mücadele eden ülkelerde uygulanan; tamamen veya kısmen sokağa çıkma yasakları, alışveriş merkezlerinin, mağazaların, restoranların kapatılması gibi izolasyon tedbirleri, COVID-19 salgınının insanların davranışlarını önemli ölçüde değiştirmesine ve elektronik ticaret sahasının yeniden yapılanmasına yol açmıştır. Fiziksel olarak işletilen mağazalar, alınan tedbirler ve tüketici tercihleri nedeniyle salgından olumsuz etkilenirken; online satış yapan mağazalar satış ivmesini artırarak devamlı müşteri kazanmıştır. Tüketiciler, salgın sürecinde ihtiyaçlarını karşılamak için hızlı ve en önemlisi temassız bir yol olan e-ticareti tercih etmeye başlamıştır.

İnsanların mümkün mertebe izole bir yaşama ağırlık verdiği bu dönemde, sağlık ürünleri ve ev ortamında ihtiyaç duyulan ürün ve hizmet kategorileri ön plana çıkmıştır. E-ticaretin kargo teslimi dışında fiziksel teması asgari düzeye indirmesi, bu ihtiyaçlara karşılık veren elektronik alışveriş sitelerinin tüketiciler tarafından kabul görmesini kolaylaştırmıştır.

Karantina tedbirleri kapsamında alınan sokağa çıkma yasağı ve yaş kısıtlaması kararları, genç yaşlı olmak üzere her kesimden insanın e-ticaretle tanışmasını ve e-ticarete olan genel yaklaşımın yumuşamasını sağlamıştır. Ülkemizde de bu kapsamda, Ticaret Bakanlığı tarafından Elektronik Ticaret Bilgi Sistemi düzenlenmiştir. Ülkenin e-ticaret verilerinin de açıklandığı bu sistem,  Elektronik Ticaret Bilgi Sistemi Dijital Tanıtım Toplantısı’nda tanıtılmıştır. Aynı zamanda toplantıda; pandeminin tüm hayatı derinden etkilediğinin ve son yıllarda yukarı yönde ilerleyen bir çizgi izleyen internet kullanımının, salgınla birlikte daha da çok arttığının altı çizilmiştir. Elektronik ticarette ani yaşanan bu artışa paralel olarak yeni web siteleri ortaya çıkmış, arz talep dengesi böylece korunmaya çalışılmıştır. Müşterilere ulaşma kolaylığı bakımından internet üzerinden satış, satıcılar için de cazip bir hal almıştır. Bu durum, beraberinde birçok hukuki problemi de getirmiş olup mevzuata uygunluk daha fazla incelenir hale gelmiştir. Hayatın her alanına el atan hukuk, bu konuda da kendisini göstermiş ve yasalara aykırı yürütülen konuların da gün yüzüne çıkmasını sağlamıştır. Ülkemizde elektronik ticaret hukukunu düzenleyen özel bir kanun bulunmasa da, gerek internet alanında çıkarılmış kanunlar gerekse TTK, TBK, TKHK ve diğer ticari kurallar elektronik alışveriş ilişkisinin tarafları için çok önemli bir hal almıştır.

6502 sayılı Tüketicilerin Koruması Hakkında Kanunun “Mesafeli Sözleşmeler” başlıklı 48. Maddesinin ilk fıkrasında  mesafeli sözleşme kavramının tanımı yapılmıştır. Kanun maddesine göre mesafeli satış sözleşmeleri; sözleşme kurulurken satıcı ile tüketicinin aynı anda hazır bulunmadığı, elektronik ortamda iletişim araçları kullanılarak kurulan ve tüketiciye sözleşme üzerinde herhangi bir değişiklik yapma hakkı tanımayan sözleşme olarak kabul edilmektedir. E-Ticaret sitelerinde de bu sözleşme; tüketicilerin işaretlemesi gereken “kabul ediyorum” seçeneğine tıklanması ile kurulmaktadır. Satıcıların bu durumu kendi lehine çevirme amacıyla tek taraflı olarak eklediği hükümler de hukuki uyuşmazlıkların sebepleri arasındadır. Bu problemin önüne geçmek için tüketicilerin onayına sunulan mesafeli sözleşmelerde; tüketiciyi haksız yere sorumluluk altına sokan, satıcının tüketiciyi zarara uğratmasına rağmen sorumlu olmadığını kayıt altına alan veya satıcıya sözleşmeyi nedensiz yere feshedebilme yetkisi veren kayıtlar koyulamaz. Yine, tüketici borcunu yerine getirmediğinde orantısız bir yaptırıma uğrayacağını ve satıcı tarafından sözleşmenin koşullarının değiştirilebileceğini düzenleyen hükümlerin de sözleşmeye koyulması yasaklanmıştır. Tüketicilerin Koruması Hakkında Kanunun  “Ceza Hükümleri” başlıklı 77. maddesinde bu ibareleri kullanan kişiler hakkında idari para cezası uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

Koronavirüs elektronik alışveriş çılgınlığına yol açtığı gibi, tüketicilerin farklı ürün kategorilerine yönelmesine de ortam sağlamıştır. Talebin artması sonucunda ürün fiyatlarında fahiş artışlar yaşanmıştır. Salgının yeni yeni başladığı sıralarda tüm dünyada insanlar paniğe kapılmışlar ve eldiven, maske, dezenfektan gibi çeşitli temizlik malzemelerine yönelmişlerdir. Başta sağlık ürünleri olmak üzere çeşitli ürünlere gösterilen ilgi ve talepte yaşanan bu ani artış, bazı satıcıların kendi fiyatlarını piyasa şartlarının çok üstüne çıkararak haksız kazanç elde etme yoluna gitmesine neden olmuştur. Bunun üzerine Gelir İdaresi Başkanlığı, tüketicilerin mağduriyet yaşamasını ve elektronik ticaret sektöründe olası bir haksız rekabetin oluşmasını önlemek amacıyla; haksız fiyat artışı yapanlarla mücadele kapsamında birtakım çalışmalar yapmış, Vergi İletişim Merkezi ve Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğü tarafından oluşturulan ihbar hatları tüketicilerin hizmetine sunulmuştur. 31.08.2018 Tarihli ve 30521 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ve Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından alınan tedbirler kapsamında tüketiciler, salgın sürecinde fahiş fiyat uygulaması yapan elektronik ticaret firmalarına yönelik her zaman şikâyet hakkını kullanma olanağına sahip olmuştur.

COVID-19 sürecinde e-ticarete gösterilen yoğun ilginin doğurduğu sorunlardan biri de mevcut kargo şirketlerinin sipariş yoğunluğuna yetişmekte güçlük çekmesi ve teslimat sürelerinin uzaması olmuştur. Burada tüketicilerin dikkat etmesi gereken en önemli nokta; mesafeli satış sözleşmelerinde ürünün teslimi için firma tarafından taahhüt edilmiş bir sürenin olup olmadığıdır. Tüketicilerin Koruması Hakkında Kanunun “Mesafeli Sözleşmeler” başlıklı  48. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, mesafeli satışlarda satıcı veya sağlayıcının, taahhüt edilen süre içinde edimini yerine getirmesi gerektiği düzenlenmiştir. Yine aynı kanun metnine göre, edimi yerine getirme süresi her hâlükârda otuz günü geçemez. Satıcının taahhüt ettiği veya kanunda azami olarak belirtilen otuz günlük süre içinde edimini yerine getirmemesi durumunda, tüketiciye sözleşmeyi feshetme hakkı tanınmıştır.

SONUÇ         

COVID-19 salgınının ortaya çıkmasıyla; önümüzdeki birkaç yıl içinde elektronik ticaret ivmesinde yaşanması beklenen artış, son yaklaşık bir yıllık süre içinde gerçekleşmiştir. Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgınının artırdığı dijital ortamdaki hareketlilik ve elektronik ticarete gösterilen yoğun talep; anlaşmazlıkları ve hukuki sorunları da beraberinde getirmiştir. Mesafeli satış sözleşmelerinde bulunan kanuna aykırı hükümler ve sözleşmelerin kurulması sırasında veya sonrasında meydana getirilen hukuka aykırı uygulamalar, ürün ve hizmetlerin taşınması görevini üstlenen kargo şirketleri ile yaşanan sorunlar ve firmaların haksız fiyat artışına yönelmesi salgın sürecinde meydana gelen hukuki uyuşmazlıkların çoğunluğunu oluşturmaktadır. Pandeminin bir müddet daha devam edeceğini göz önünde bulunduracak olursak;  bu sektörün muhataplarının bilinçlenmesi, sahip oldukları haklar konusunda bilgilendirilmesi ve elektronik ticaretle uğraşan firmaların, faaliyetleri sırasında  mevzuata uygun olarak hareket etmesi önemli bir hal almıştır. Özellikle pandemi sürecinde internet üzerinden satış sahasının genişlemesi ve çeşitliliğinin artması, Elektronik Ticaret Hukukunun da her geçen gün daha geniş çevreye yayılacağını göstermektedir.

Yazar: Av. MeltEM ÇINGIL

E-Ticaret Hukuku alanındaki tüm yazılarımızı bağlantıdan görebilirsiniz.

Karar İncelemeleri kategorisindeki yazılarımıza ulaşmak için de bağlantıya tıklayabilirsiniz.

 KAYNAKÇA