Sosyal Ağlarda Paylaşım Bağımlılığı Ve Sonuçları

            Yüz yüze iletişimin tarihin karanlık sayfalarına gömüldüğü bir çağ başladı. Bayram ziyaretlerinden doğum günü kutlamalarına, başsağlığı dilemekten aile ziyaretlerine kadar daha saymadığımız onlarca özel gün kutlamaları artık dijital dünyanın mesaj aralarına taşındı. Alışverişten banka işlemlerine kadar birçok alanda yaşanan dijital dönüşümün sosyal ilişkilerde de yaşanmasının kaçınılmaz olduğunu kendi sosyal çevremizden rahatlıkla görebiliyoruz. 21. Yüzyılın en büyük buluşu olan sosyal ağlar bir önceki yüzyılın en önemli buluşu olan interneti kullanarak sürekli büyüme eğilimi içerisindedir. Sosyal ağlarda temel amaç, sürekli daha çok kişiye ulaşmaktır. Nasıl kredi kartı borcunu tam zamanında ödeyen kredi kartı kullanıcısı bankalarca pek tercih edilen bir kullanıcı profili değilse; Sosyal ağ uygulamaları için de az sayıda bağlantısı olan profiller pek önem arz etmezler. Sosyal Ağ uygulamaları sürekli paylaşım yapan ve içerik üreten profilleri severler. Böylesi beklentilere sahip olan sanal bir dünyanın yeni mesleklere ihtiyacı da ortaya çıkmakta gecikmemiştir. Hayatımıza Sosyal Medya Danışmanı, Sosyal Ağ Uzmanı, Influencer, Youtuber vb. yeni birçok meslek girmiştir.

Sosyal Ağlarda Paylaşım Yapmak

            Asıl hedef paylaşmaktır. Sürekli içerik üretmek ve bu üretilen içerikleri diğer kullanıcıların erişebileceği şekilde uygulama üzerinden paylaşmak uygulamanın amacı olarak belirlenmiştir. Diğer taraftan uygulamayı kullanan diğer profil sahipleri de ilgi alanlarına yönelik içerikleri görüntülemekte ve hoşlandıkları içerikleri beğendiklerini belirtmektedirler.

            Sosyal Ağ profil sahiplerinin içerik üretmelerini teşvik etmek için çeşitli yöntemler kurgulanmıştır. İçerik üreterek birçok kişiye ulaşan profiller takipçi sayılarını artırmakta ve artan takipçi sayıları da ürettikleri içerikleri daha çok kullanıcıya ulaştırma imkânı vermektedir.

            Görüldüğü gibi her türlü yol içerik üretmek ve üretilen içeriklerin paylaşılmasına çıkmaktadır. Profiller ne kadar çok içerik üretirlerse o kadar çok kullanıcıya ulaşma imkânı bulabilecektirler. Sosyal ağlarda oluşturulan profillerin bir diğer amacı ise bağlantıda oldukları profil sayılarını artırmak olduğu için sürekli diğer profillerin içeriklerini izleyerek özgün paylaşım yapma çabası içerisinde olmaktadırlar.

            Sosyal ağlarda yapılan paylaşımlar dönemsel olarak değişmektedir. Bir dönem makyaj uygulamaları ile ilgili paylaşımlar revaçta iken bir başka dönemde ise yapay zekâ destekli uygulamalar ile üretilen avatar videoları ve resimleri önem kazanmaktadır. Açıkçası sosyal ağlarında dönemsel moda ve trend özellikleri bulunmaktadır.

Sosyal Medyanın Besini: Beğeni

            Sadece takipçi yani bağlantıda olan profil sayısını artırmak içerik üretmek için teşvik edici bir işlem olarak kalmamaktadır. Asıl teşvik edici eylem ise o sihirli kavramdır. “Beğeni” Orijinal dilinde “Like” olan o sihirli kavram sosyal ağların tam merkezine oturmuştur.

            Biraz önce bahsettiğimiz sosyal ağlardaki trend olan içeriklerin ölçüm metriği Beğeni’dir. Nasıl bilimsel çalışmalardaki başarılar deneysel sonuçların çeşitli bilimsel ölçüm neticelerine bakarak belirleniyorsa; Sosyal ağlarda bir profilin yapmış olduğu paylaşımdaki medyanın değeri de takipçilerinden aldığı beğeni ile ölçülmektedir. Keşke sadece içeriklerin değerini ölçmekle kalsa. Maalesef arkadaşlıkların bozulmasına kadar giden bir etkisi var.

            Aile içerisindeki geleneksel gelin görümce ilişkisinde bile beğeniler yerini çoktan almış durumda. İnternet medyasında bu konuyla ilgili birçok haberle karşılaşmanız mümkün:

            Yapmış olduğu paylaşımı beğenmeyen arkadaşıyla arası bozulanlar,

            Sosyal ağdaki paylaşımı yeterli beğeni almadığı için güne kötü başlayan kullanıcılar,

            Sosyal ağlar için yüksek beğeni alacak içerik oluştururken yaralanan kullanıcılar.

Yukarıdaki örnekleri yüzlerce ve hatta binlerce çoğaltmak mümkündür. Yüksek beğeni alacak içerik üretmekle ilgili kurslar, takipçi sayısını çoğaltmak ile ilgili eğitimler bulunmaktadır. Beğeni ile ilgili bir ekosistem oluşturulmuştur. Yeni Bireysel Koç sistemleri oluşturulmuştur. Sosyal ağlarda yüksek beğeni almak için üretilecek içeriklerin analizi dahi yapılmış ve ayrı bir çalışma alanı meydana çıkmıştır.

            Hemen her yaştan profilin olduğu sosyal ağlar büyük bir havuz gibidir. Her türlü balığın olduğu dev bir akvaryum da diyebiliriz. Her ne kadar sosyal ağ uygulamalarında profil oluşturmak için bir yaş sınır bulunsa da bu tamamen profil oluşturan kullanıcıların beyanına bırakılmıştır. Her yaştan kullanıcının olduğu böylesi bir ortamda her profilin farklı beğeni beklentisinin de olması gayet normaldir.  

Sosyal Medya Ebeveynliği

            Beğeni kavramının bu kadar önemli olduğu bir ortamda yüksek beğeni almak için içerik oluştururken her türlü teknik kullanılmaktadır. İnsanların geneline hitap eden içerikler tercih edilmektedir. İnsanlara hoş gelen şirin hayvan yavruları, güzel çiçekli bitkiler ve maalesef yaptıkları şirin hareketler ile çocuklar.  Aslında en önemli kısım burası. Bebekler ve Çocuklar.

            Dijital dönüşümün baş döndüren hızda yaşanması her ortamda olduğu gibi suç ve suçlular dünyası için de bir dijital dönüşümün yaşanmasını sağladı. Geleneksel suçların büyük bir kısmı siber dünyada da yerini almaya başladı. Konuyla ilgili bir anket yapsak ve ailelere sorsak:

            Bebeğinizin veya Çocuğunuzun fotoğrafını gün içerisinde binlerce kişinin önünden geçtiği bir reklam panosunda sergiler misiniz?

            Bu sorunun cevabı olarak muhtemelen büyük bir oranda “Kesinlikle Hayır” cevabını alırız. Sorumuza hayır cevabı veren birçok sosyal ağ kullanıcısı belki yüz binlerce kişinin görmesi için kendi profilinden bebeğinin veya çocuğunun fotoğrafını kolaylıkla paylaşabilmektedir. Böylesi bir tezadı kolayca anlamak mümkün değildir.

            Sırf beğeni ve takipçi sayısını artırmak uğruna sosyal ağlarda bebeğinin veya çocuğunun yüzlerce fotoğrafını paylaşan birçok ebeveyn görmek mümkündür. Hem yabancı hem de yerli birçok örneğe rastlamak için sadece uygun anahtar kelimelerle sosyal ağlarda içerik aramak yeterli olacaktır. Hayatımıza giren yeni mesleklerden birisi olan Influencer (internet ünlüsü) mesleğine sahip olan kullanıcılar hem kendileri beğeni uğruna çocuklarını kullanarak içerik üretmektedirler hem de kendilerini örnek alan takipçilerini etkilemektedirler.

            Başlangıçta diğer profillerden beğeni almak amacıyla başlayan paylaşımlar zamanla ekonomik kazanç amacına dönüşmekte ve aslında çocuklarını bu amaçla sömürmeye başlamaktadırlar. İnternet ortamının reklam pazarında artan payı nedeniyle birçok ürünün reklamı bu ortamda yapılmaya başlamıştır. Influencer Ebeveynler çocuklar ile ilgili ürünlerin reklamlarını yaparken çocuklarının içerisinde olduğu medyaları üretmekte ve bunları kullanmaktadırlar. Ekonomik kazanç elde etmek amacıyla bir müddet sonra çocuklar ile ilgili içerikler ürün reklamlarından çocuk odaklı içeriklere doğru kaymaya başlamaktadırlar.

            İnternette oluşturulan dijital ayak izlerinin yok olmadan yıllarca erişime imkân sağladığı gerçeği düşünüldüğünde ebeveynleri tarafından içerik unsuru olarak kullanılan çocukların erişkin olduklarında travma yaşamaları olasıdır. Yıllar sonra internette kendi izinleri olmadan kendileri kullanılarak üretilmiş birçok içerikle karşılaşacaklardır.  

 Siber Saldırıların İstihbarat Kaynağı Sosyal Ağlar

            Siber saldırıların birinci adımı Keşif’tir. Hedef olarak belirlenecek kurbanın seçilmesi ve sonrasında kurban ile ilgili bilgilerin toplanması aşamasıdır. Siber saldırının en önemli basamağıdır. Bu aşamada hedef kullanıcı belirlenmektedir veya belirlenmiş olan kullanıcının saldırıya karşı zayıf yönleri araştırılmaktadır. Bu aşama her zaman siber suçlar için kullanılmamaktadır. Bazen klasik suçlar için de sosyal ağlardan bilgi toplanmaktadır.

            Hırsızlar hedef olarak belirleyecekleri evleri seçerken tatilde olan, evleri boş ev sahiplerini tercih etmektedirler. Bu bilgiye ise tatilden bol bol fotoğraf ve video paylaşan ev sahipleri sayesinde ulaşmaktadırlar. Sosyal ağlarda yapılan paylaşımlar sayesinde kullanıcılar günlük rutin eylemlerini ortaya sererek her türlü saldırıya açık hale gelmektedirler.

            Hızla yayılan sosyal ağ paylaşım bağımlılığı ise bu tür saldırganların işini kolaylaştırmaktadır. Her ne kadar kapalı profile sahibim gibi sosyal ağ kullanıcılarının kendilerini rahatlatmak için üretecekleri mazeretleri olsa da yüzlerce takipçinin kim olduğunu her zaman kontrol etmeleri mümkün değildir. Sosyal Ağ kullanıcıları bir süre sonra takipçilerin kimlikleri hakkında yeterli bilgiye sahip olamayacaklardır. Özellikle kimlik bağlamında gerçeklikten uzak ve bağımsız bir ortam olan sosyal ağlarda kullanıcıların sürekli olarak güvenilirliklerini kontrol etmek mümkün değildir.

            Sürekli maske kullanılan bir partiye benzetilebilecek bir ortam olan siber dünyada gerçeklikten bahsetmek çok da kolay değildir. Bilimsel çalışmalara konu olan bu ortamın belirsizliği ve karanlık tarafı siber saldırganlar için büyük bir çekiciliğe sahip olmaktadır. Burada paylaşılan her türlü içerik internet ortamında bir yerlerde depolanmakta ve gerektiğinde kullanılmak üzere saklanılmaktadır. Bu bir komplo teorisi değil artık hemen hemen herkesin inandığı bir gerçek durumdur.

Sosyal Ağlar ve Yapay Zekâ

            Yapay zekâ teknolojileri sosyal ağlardan en çok faydalanan teknolojilerin başında gelmektedir. Yapay zekâ teknolojilerinin alt başlıklarından olan derin öğrenme teknolojisi yapay sinir ağı algoritmalarının verilerle eğitilmesi temeline dayanmaktadır. Bu eğitimin hammaddesi ise veridir. Özellikle son zamanlarda gündemde olan ve adı sıkça duyulan DeepFake algoritmalarının eğitim verisi ise ses, görüntü vb. medyalardır. Bu medyalar kullanılarak sahte medyalar üretilmektedir.

            Yeterli veri örneği temin edildiğinde bu teknoloji sayesinde hem ses hem de diğer medyalar rahatlıkla taklit edilebilmektedir. Böylesi bir teknolojinin yapabilecekleri sadece hayal gücü ile sınırlı kalmaktadır. DeepFake algoritmaları kullanılarak üretilen sahte resimlerin gerçeğinden ayırt edilmesi mümkün olmamaktadır. Bu tehlikeye karşı bilimsel çalışmalara yapılmaktadır. Özellikle sahte içeriklerin tespitine yönelik araçlar üretilmesi için yoğun çaba gösterilmektedir. Bu kapsamda Avrupa Birliği (AB), teknoloji şirketlerinden yapay zeka tarafından üretilen metin ve görsellere tanımlayıcı etiket koymaları talebinde bulunmuştur.

            Yapay sinir ağı algoritmalarında kullanılan veriler internetten toplanmaktadır. Özellikle sosyal ağ uygulamalarında paylaşılan içerikler bu verilerin büyük bir kısmını oluşturmaktadır. Sırf bu verileri toplamak ve analiz ederek tasnifini yapmak için geliştirilmiş olan yüzlerce uygulama bulunmaktadır. Veri madenciliği alanında en çok araştırılan konulardan birisi de açık kaynaktan toplanan verilerin analiz edilmesi ve anlamlı veriye dönüştürülmesidir. Görüldüğü üzere sosyal ağlarda paylaşım yapılmadan önce düşünülmesi gereken birçok konu bulunmaktadır.          

Sonuç

            Sosyal Ağlarda Paylaşım bağımlılığı insan hayatı için ciddi bir tehlike oluşturmaya başlamıştır. İnsanlar sürekli çevrimiçi olmak istediğinden yoğun bir internet bağımlılığı da ortaya çıkmıştır. Maslow’un ihtiyaçlar piramidinin neredeyse en üstüne yerleşen bir internet ihtiyacı ile karşı karşıya olduğumuz yadsınamaz bir gerçektir. İnsanlar sürekli mobil cihazlarına temas etme ihtiyacı hissetmektedirler. Eğer mobil cihazın pili azalmış ise ya da internete erişim konusunda zorluk çekiliyorsa bir huzursuzluk hali ve mutsuzluk durumu oluşmaktadır. Yavaş yavaş gerçeklikten kopup sanal dünyada yaşama isteği yaygınlaşmaktadır. Bir ileri aşama ise sürekli diğer profillerin yaşamlarının kendi yaşamlarıyla kıyaslanması durumudur. Maalesef bu bağımlılık teknolojinin gelişimine paralel bir gelişim gösterdiği için kolayca baş edilebilecek bir bağımlılık olarak gösterilememektedir. Gelecekte metaverse dünyalardan bahsedileceği düşünüldüğünde sanırım ilk metaverse rahatsızlığı olarak sosyal ağlarda paylaşım bağımlılığını gösterebiliriz. Her şeye rağmen yüz yüze iletişimin artacağı, insanların mesajla değil temasla sosyalleşeceği bir dünya umuduyla.

Yazarın tüm Blog yazılarını okumak için bağlantıya tıklayınız.

Yazarın 9. Sayı’mızda yayınlanan “Yapay Zeka ve Geleceğin Mahkemeleri” isimli yazısını bağlantıdan okuyabilirsiniz.

Yazar: Avukat Murat Osman KANDIR

Bilgisayar Yüksek Mühendisi