KRİTİK ALTYAPILARDA SİBER GÜVENLİK

1. GİRİŞ

Günümüzde dijitalleşme, altyapı sistemlerinin daha akıllı, verimli ve entegre hale gelmesini sağlamaktadır. Ancak bu gelişmeler, beraberinde siber tehdit risklerini de artırmıştır. Enerji, su, ulaşım, sağlık, finans ve haberleşme gibi kritik altyapılar, ulusal güvenlik açısından hayati öneme sahiptir ve bu sistemlerdeki siber saldırılar sadece ekonomik zarar değil, aynı zamanda insan hayatını tehdit eden sonuçlar doğurabilir.

2. KRİTİK ALTYAPI NEDİR?

Kritik altyapı, toplumun güvenliği, ekonomik refahı ve kamu sağlığı açısından vazgeçilmez sistemler ve varlıklardır. Türkiye’de ve dünyada kritik altyapılar genellikle şu alanları kapsar:

  • Enerji (elektrik üretimi ve dağıtımı, doğalgaz şebekeleri)
  • Ulaştırma (hava, kara, deniz taşımacılığı)
  • Su ve atık su yönetimi
  • Sağlık hizmetleri
  • Finansal hizmetler
  • Bilgi ve iletişim teknolojileri

Bu altyapıların çalışması, birbirine bağımlı karmaşık sistemler sayesinde mümkündür ve bu da onları siber tehditlere karşı daha savunmasız hale getirir.

3. KRİTİK ALTYAPILARA YÖNELİK SİBER TEHDİTLER

Kritik altyapılar, bir ülkenin enerji, ulaşım, su temini, iletişim, finans ve sağlık gibi temel hizmetlerini sağlayan sistemlerdir. Bu sistemlerin işleyemez hale gelmesi, sadece ekonomik kayıplara değil, aynı zamanda toplumsal krizlere ve ulusal güvenlik tehditlerine de yol açabilir. Günümüzde dijitalleşmenin yaygınlaşmasıyla birlikte bu altyapılar, siber saldırılar açısından cazip hedefler haline gelmiştir.

3.1. Kritik Altyapılarda Tehdit Profili

Kritik altyapılara yönelik siber tehditleri anlamak için saldırgan profillerini ve motivasyonlarını analiz etmek gerekir. Genel olarak bu tehdit aktörleri şunlardır:

  • Devlet Destekli Saldırganlar (APT – Gelişmiş Sürekli Tehdit Grupları): Siyasi, askeri veya ekonomik üstünlük sağlamak amacıyla başka ülkelerin kritik altyapılarına saldırı düzenlerler.
  • Siber Suçlular: Finansal kazanç elde etmek amacıyla fidye yazılımı (ransomware), veri sızıntısı ve dolandırıcılık gibi yöntemler kullanırlar.
  • Hacktivistler: Politik ya da ideolojik nedenlerle hizmet kesintisi oluşturmayı veya kamuoyu oluşturmayı amaçlayan saldırılarda bulunurlar.
  • İç Tehditler: Kurum içindeki çalışanlar tarafından bilinçli veya bilinçsiz yapılan zararlı faaliyetlerdir.

3.2. Tehdit Türleri

3.2.1. Fidye Yazılımı Saldırıları (Ransomware)

Fidye yazılımları, sistemleri şifreleyerek kullanılmaz hale getirir ve verilerin tekrar açılması için fidye talep eder. Özellikle sağlık hizmetleri ve belediye sistemleri gibi anlık hizmet sunan altyapılar için büyük tehdit oluşturur.

Örnek: 2021’de ABD’deki Colonial Pipeline saldırısı, petrol boru hattını geçici olarak devre dışı bırakarak büyük yakıt kıtlığına neden olmuştur.

3.2.2. Hizmet Dışı Bırakma Saldırıları (DDoS)

DDoS saldırıları, hedef sistemlere aşırı trafik göndererek hizmet sunamaz hale getirir. Bu tür saldırılar finansal sistemleri, havaalanlarını veya kamu hizmet portallarını hedef alabilir. Rusya-Ukrayna arasında yaşanan DDoS saldırıları bu alanda verilebilecek en önemli Örnektir.

3.2.3. Endüstriyel Kontrol Sistemlerine (ICS/SCADA) Yönelik Saldırılar

Enerji santralleri, su arıtma tesisleri gibi sistemlerde kullanılan endüstriyel kontrol sistemleri, genellikle zayıf siber güvenliğe sahiptir. Bu sistemler üzerinden fiziksel altyapılar kontrol edildiğinden, bir siber saldırı fiziksel hasara yol açabilir.

Örnek: 2010 yılında tespit edilen Stuxnet zararlısı, İran’daki nükleer tesislerin santrifüjlerini sabote etmek amacıyla kullanılmıştır.

3.2.4. Tedarik Zinciri Saldırıları

Saldırganlar, altyapıyı doğrudan hedef almak yerine, altyapının kullandığı üçüncü taraf yazılımları veya hizmetleri ele geçirerek sisteme sızabilir. Bu durum, saldırının kaynağını belirlemeyi zorlaştırır.

Örnek: 2020’de gerçekleşen SolarWinds saldırısı, birçok devlet kurumuna zararlı yazılım bulaşmasına yol açmıştır.

3.2.5. Sosyal Mühendislik Saldırıları

Kritik altyapılardaki çalışanlar hedef alınarak, şifrelerin çalınması ya da zararlı bağlantıların açılması gibi yollarla sistemlere erişim sağlanabilir.

3.3. Siber Tehditlerin Sonuçları

Kritik altyapılara yönelik siber tehditlerin doğrudan ve dolaylı etkileri vardır:

  • Hizmet kesintisi: Elektrik, su veya ulaşım gibi temel hizmetlerde aksamalar yaşanabilir.
  • Ekonomik zarar: Üretim durabilir, tedarik zinciri kesintiye uğrayabilir ve güven kaybı yaşanabilir.
  • Can kaybı riski: Sağlık hizmetlerinin kesintiye uğraması veya trafik sistemlerinin çalışmaması gibi durumlar doğrudan can kayıplarına neden olabilir.
  • Gizlilik ve veri kaybı: Kamuya veya bireylere ait hassas veriler çalınabilir, bu da hukuki ve etik sorunları beraberinde getirir.
  • Toplumsal panik ve güven kaybı: Sürekli hizmet sunan sistemlerin çökmesi toplumda kaos yaratabilir.

3.4. Türkiye’de Siber Tehdit Görünümleri

Türkiye’de özellikle enerji, ulaştırma ve finans alanlarında kritik altyapılar sık sık siber saldırıların hedefi olmuştur. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) ve USOM (Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezi) bu tehditlere karşı aktif rol oynamaktadır.

2022 yılı itibarıyla Türkiye, yılda ortalama 100.000’in üzerinde siber saldırı girişimiyle karşı karşıya kalmıştır. Bunların büyük kısmı kamu kurumlarını ve kritik altyapıları hedef almıştır.

3.5. Gelecekteki Tehditler ve Yeni Teknolojiler

Siber tehditler teknolojik gelişmelere paralel olarak daha karmaşık hale gelmektedir. Özellikle:

  • Yapay Zekâ destekli saldırılar
  • Nesnelerin İnterneti (IoT) üzerinden sızmalar
  • 5G altyapısının kötüye kullanılması
  • Kuantum bilgisayarlarla şifrelemelerin kırılması

gibi gelişmeler, daha sofistike saldırı tekniklerini beraberinde getirecektir. Bu durum, sürekli güncellenen ve gelişen güvenlik stratejileri gerektirir.

4. SİBER GÜVENLİK ÖNLEMLERİ VE STRATEJİLER

Kritik altyapılar, ulusal güvenlik, kamu sağlığı, ekonomi ve toplum düzeni için hayati öneme sahiptir. Bu altyapıların güvenliği yalnızca fiziksel koruma ile sağlanamaz; aynı zamanda siber tehditlere karşı da kapsamlı stratejiler geliştirilmelidir. Aşağıda, kritik altyapılarda uygulanabilecek temel siber güvenlik önlemleri ve stratejileri ayrıntılı olarak ele alınmıştır.

4.1. Risk Analizi ve Değerlendirme

Herhangi bir güvenlik stratejisinin ilk adımı, mevcut sistemlerin tehditlere karşı ne kadar savunmasız olduğunu belirlemektir. Bu kapsamda:

  • Varlık envanteri oluşturulmalı: Kritik altyapıya ait tüm dijital ve fiziksel varlıklar envantere dahil edilmelidir.
  • Zafiyet analizi yapılmalı: Sistemlerdeki açıklar belirlenmeli ve bu açıkların sömürülme olasılığı değerlendirilmelidir.
  • Tehdit modellemesi uygulanmalı: Olası saldırgan tipleri (iç tehdit, dış tehdit, ulus-devlet destekli tehditler vb.) tanımlanmalı, saldırı yüzeyleri analiz edilmelidir.

4.2. Erişim Kontrolleri ve Kimlik Yönetimi

Kritik altyapılara izinsiz erişimi engellemek için güçlü erişim politikaları uygulanmalıdır:

  • Çok faktörlü kimlik doğrulama (MFA) zorunlu hale getirilmelidir.
  • En az ayrıcalık ilkesi (least privilege) benimsenerek, çalışanlara yalnızca görevlerini yerine getirecek kadar erişim izni verilmelidir.
  • Rol tabanlı erişim kontrolleri  sayesinde yetkilendirme sistematik bir şekilde yürütülmelidir.

4.3. Ağ Güvenliği

Ağ tabanlı tehditlere karşı koymak için güvenli ağ mimarisi tasarlanmalı ve korunmalıdır:

  • Ağ segmentasyonu yapılmalı; kritik sistemler ayrı bölgelere ayrılmalı ve erişim sınırlandırılmalıdır.
  • Güvenlik duvarları (firewall) ve saldırı tespit/önleme sistemleri (IDS/IPS) aktif şekilde kullanılmalıdır.
  • VPN ve şifreli iletişim protokolleri ile uzaktan erişim güvence altına alınmalıdır.

4.4. Güncellemeler ve Yama Yönetimi

Yazılım ve donanım sistemlerinin düzenli olarak güncellenmesi, bilinen açıkların istismar edilmesini engeller:

  • Otomatik güncelleme sistemleri devreye alınmalıdır.
  • Yama yönetim politikası belirlenerek, yama testleri ve uygulama süreleri tanımlanmalıdır.

4.5. Personel Eğitimi ve Farkındalık

İnsan faktörü, siber güvenlik zincirinin en zayıf halkasıdır. Bu nedenle:

  • Düzenli siber güvenlik eğitimleri yapılmalıdır.
  • Sosyal mühendislik farkındalığı artırılmalı, özellikle oltalama (phishing) saldırılarına karşı tatbikatlar düzenlenmelidir.
  • İhlal simülasyonları (red team/blue team) ile personelin müdahale yetkinliği ölçülmelidir.

4.6. İzleme, Kayıt ve Olay Müdahalesi

Olası bir saldırının erken tespiti ve hızlı müdahale hayati önem taşır:

  • Güvenlik Bilgi ve Olay Yönetimi (SIEM) sistemleri ile loglar gerçek zamanlı analiz edilmelidir.
  • Anormallik tespiti için makine öğrenimi tabanlı analiz sistemleri kullanılmalıdır.
  • Olay müdahale planları (IRP) geliştirilmiş olmalı ve düzenli olarak test edilmelidir.

4.7. Yedekleme ve Felaket Kurtarma

Siber saldırılar sonucunda veri kaybını önlemek ve hizmet sürekliliğini sağlamak için:

  • Kritik verilerin düzenli yedekleri alınmalı ve güvenli bir ortamda saklanmalıdır.
  • Felaket kurtarma planları hazırlanmalı ve simülasyonlar ile etkinliği test edilmelidir.
  • Yedekleme sistemleri, saldırıya maruz kalan sistemlerden fiziksel veya mantıksal olarak ayrılmalıdır.

4.8. Uyumluluk ve Yasal Yükümlülükler

Kritik altyapıların uyması gereken ulusal ve uluslararası güvenlik standartlarına dikkat edilmelidir:

  • KVKK, GDPR, ISO/IEC 27001, NIST gibi standartlara uyum sağlanmalıdır.
  • Yasal düzenlemelerle belirlenmiş raporlama ve denetim süreçleri etkin şekilde uygulanmalıdır.

Bu stratejilerin uygulanması, yalnızca teknolojik araçlar ile sınırlı kalmamalı; kurumsal yapı, insan kaynağı ve iş süreçleri ile entegre bir güvenlik kültürü oluşturulmalıdır. Kritik altyapılarda siber güvenliğe yapılan her yatırım, olası bir felaketin maliyetinden daha az olacaktır.

5. TÜRKİYE’DE DURUM VE ÖRNEK OLAYLAR

Kritik altyapılara yönelik siber tehditler, dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de giderek artmakta ve daha karmaşık hale gelmektedir. Dijitalleşmenin hız kazanmasıyla birlikte enerji, ulaşım, sağlık, finans ve kamu hizmetleri gibi kritik sektörlerde bilgi sistemleri temel yapı taşı haline gelmiştir. Bu sistemlere yönelik siber saldırılar yalnızca maddi zarara yol açmakla kalmamakta, aynı zamanda ulusal güvenliği ve kamu düzenini de tehdit etmektedir.

5.1. Türkiye’de Kritik Altyapıların Siber Güvenlik Yapılanması

Türkiye’de siber güvenlik alanında sorumluluk çeşitli kurumlara dağıtılmıştır. Kritik altyapıların güvenliğinden sorumlu başlıca kurumlar şunlardır:

  • Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı
  • Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK)
  • Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezi (USOM)
  • TÜBİTAK BİLGEM Siber Güvenlik Enstitüsü
  • Milli Savunma Bakanlığı ve Emniyet Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı

2013 yılında yayımlanan Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi ve Eylem Planı, bu alandaki ilk kapsamlı belge olup Türkiye’de kamu kurumları ile özel sektörün koordineli çalışmasını öngörmektedir. Bu çerçevede, sektörlere özel SECOM (Sektörel SOME – Siber Olaylara Müdahale Ekipleri) ve her kurumda kurulan Kurumsal SOME’ler ile siber olaylara müdahale kapasitesi artırılmaktadır.

5.2. Türkiye’de Yaşanan Örnek Siber Olaylar

5.2.1. 2015 Kamu Kurumlarına Yönelik DDoS Saldırıları

Aralık 2015’te Türkiye’nin kamu kurumlarını ve bankacılık sistemlerini hedef alan yoğun bir DDoS saldırı dalgası yaşanmıştır. .tr uzantılı alan adlarının hizmet aldığı DNS sunucularına yönelik yapılan saldırı sonucunda, binlerce web sitesine erişim geçici olarak engellenmiştir. Bu olay, Türkiye’de kritik internet altyapısının saldırıya açık yönlerini gündeme getirmiştir.

5.2.2. 2020 Gaz Dağıtım Şirketine Yönelik Fidye Yazılımı Saldırısı

2020 yılında büyük şehirlerde doğalgaz dağıtımı yapan bir enerji şirketine fidye yazılımı ile saldırı düzenlenmiş, şirketin verileri şifrelenmiş ve yedeklere de zarar verilmiştir. Saldırganlar milyonlarca lira fidye talep etmiş, olayın ardından şirketin operasyonları bir süre sekteye uğramıştır.

5.2.3. Sağlık Sektörüne Yönelik Saldırılar

COVID-19 pandemisi sırasında sağlık sektörüne yönelik siber saldırılar artış göstermiştir. Özellikle hastanelerin bilgi sistemlerine yönelik kimlik avı (phishing), fidye yazılımı ve veri sızıntısı girişimleri olmuştur. Bazı şehir hastanelerinin randevu sistemlerinde geçici aksaklıklar yaşanmıştır. Bu durum, sağlık altyapısının ne derece kritik ve hassas olduğunu bir kez daha göstermiştir.

5.2.4. E-Devlet ve e-Nabız Gibi Hizmetlere Yönelik Erişim Sorunları

Zaman zaman E-Devlet kapısı veya e-Nabız sistemlerinde yaşanan erişim sorunları, her ne kadar DDoS saldırısı kaynaklı olmasa da bu tür sistemlerin potansiyel hedef olduğunu ve sürekli izlenmesi gerektiğini göstermektedir. Kritik kamu hizmetlerinin dijitalleşmesiyle birlikte bu tür platformlara yönelik tehditler de artmaktadır.

5.2.5. Sosyal Medya Üzerinden Yapılan Siber Manipülasyonlar

Her ne kadar bu durum doğrudan bir “altyapı” saldırısı olmasa da kamuoyunu etkilemek ve toplumsal düzeni bozmak amacıyla sosyal medya üzerinden gerçekleştirilen bilgi manipülasyonları da Türkiye’deki siber tehdit profilinin bir parçasıdır. Bot hesaplarla sahte bilgi yayma, siber propaganda ve dezenformasyon kampanyaları ciddi toplumsal sonuçlar doğurabilmektedir.

5.3. Türkiye’nin Siber Güvenlik Kapasitesi ve Gelişim Alanları

Türkiye, son yıllarda siber güvenlik alanında önemli adımlar atmıştır. SOME yapılanması, ulusal siber tatbikatlar ve üniversite-sanayi iş birlikleri bu alandaki gelişimi desteklemektedir. Ancak halen bazı gelişim alanları mevcuttur:

  • Kritik altyapıların siber güvenlik olgunluk düzeyi sektörler arasında farklılık göstermektedir.
  • Siber güvenlik uzmanı açığı önemli bir sorun olmaya devam etmektedir.
  • Yerli ve milli yazılım ve donanım kullanımı artırılmalıdır.
  • Tedarik zinciri güvenliği konusu daha fazla önemsenmelidir.

Türkiye’de kritik altyapılar, küresel örneklerde olduğu gibi artan siber tehditlerin hedefindedir. Gerçekleşen saldırılar, sistemlerin hem teknik hem de organizasyonel olarak güçlendirilmesi gerektiğini göstermektedir. Bu bağlamda; kamu-özel sektör iş birliğinin artırılması, hukuki düzenlemelerin güncellenmesi, farkındalık eğitimlerinin yaygınlaştırılması ve sürekli siber tehdit istihbaratı sağlanması gereklidir. Türkiye’nin siber direncini artırmak adına stratejik bir vizyon, uygulama kapasitesi ve sürdürülebilir bir yol haritası hayati önem taşımaktadır.

6. SONUÇ

Dijitalleşmenin hızla ilerlediği günümüzde, kritik altyapıların güvenliği her zamankinden daha büyük bir önem kazanmıştır. Enerji, sağlık, ulaşım, finans ve kamu yönetimi gibi toplumun işleyişi açısından hayati öneme sahip altyapıların bilgi teknolojileri ile entegre hale gelmesi, bu sistemleri siber tehditlere karşı daha savunmasız kılmaktadır. Bu nedenle kritik altyapıların siber güvenliği yalnızca teknik bir konu olmanın ötesinde, ulusal güvenlik, ekonomik istikrar ve kamu sağlığı açısından da stratejik bir zorunluluk haline gelmiştir. Yukarıda, kritik altyapıların siber güvenlik bağlamında korunması gerekliliği üzerinde durulmuş; karşılaşılan tehdit türleri, korunma stratejileri, Türkiye’deki yasal ve kurumsal yapılar ile yaşanan somut olaylar üzerinden kapsamlı bir inceleme yapılmıştır. Elde edilen veriler ve örnekler doğrultusunda şu temel sonuçlara ulaşılmıştır:

6.1. Kritik Altyapılara Yönelik Tehditler Artmakta ve Çeşitlenmektedir

Kötü amaçlı yazılımlar, fidye saldırıları, hizmet aksatma (DDoS) saldırıları, tedarik zinciri istismarları ve iç tehditler gibi birçok farklı saldırı türü, kritik altyapılara yönelik riskleri artırmaktadır. Özellikle devlet destekli gelişmiş tehdit aktörlerinin (APT – Advanced Persistent Threat) sistemli saldırıları, sadece veri güvenliğini değil, fiziksel altyapının da işlevselliğini tehdit eder hale gelmiştir. Kritik altyapıların hem bilgi teknolojileri hem de operasyonel teknolojileri düzeyinde korunması gerektiği açıkça görülmektedir.

6.2. Sadece Teknik Önlemler Yeterli Değildir

Kritik altyapıların güvenliği yalnızca güvenlik duvarları, antivirüs yazılımları ya da ağ izleme sistemleri ile sağlanamaz. İnsan faktörünü de içeren, çok katmanlı ve bütünsel bir güvenlik yaklaşımı gereklidir. Bu bağlamda;

  • Personelin siber güvenlik farkındalığının artırılması,
  • Kurum içi siber güvenlik politikalarının oluşturulması,
  • Kriz senaryoları üzerinden düzenli tatbikatların yapılması,
  • Sürekli siber tehdit istihbaratı ve risk analizi süreçlerinin uygulanması önem taşımaktadır.

6.3. Ulusal ve Uluslararası İş birlikleri Geliştirilmelidir

Kritik altyapılara yönelik tehditler çoğunlukla sınır tanımaz bir yapıya sahiptir. Bu nedenle, uluslararası düzeyde iş birliklerinin güçlendirilmesi gereklidir. Türkiye’nin NATO, Avrupa Birliği ve benzeri kuruluşlarla olan iş birliklerini artırması, bilgi paylaşımı ve ortak savunma stratejilerinin geliştirilmesi açısından hayati önemdedir. Aynı zamanda özel sektör ile kamu kurumları arasında güvene dayalı bir iş birliği ortamı kurulması da saldırılara karşı direnci artıracaktır.

6.4. Türkiye’de Yapısal Gelişmeler Mevcut Ama Süreklilik Olmalıdır

Türkiye, son on yılda siber güvenlik alanında ciddi adımlar atmış, yasal düzenlemeler, kurumsal yapılanmalar ve stratejik belgelerle altyapısını güçlendirmiştir. Ancak bu gelişmelerin sürdürülebilirliği, güncel tehditlere uyum sağlayacak şekilde dinamik bir yapıda olması ile mümkündür. Siber güvenlik olgunluğu sektörel farklılıklar göstermektedir; özellikle kritik altyapı sağlayıcılarının güvenlik standartlarının birlikte tanımlanması ve zorunlu hale getirilmesi gerekmektedir.

6.5. Geleceğe Yönelik Stratejik Öneriler

Bu doğrultuda aşağıdaki stratejik adımlar kritik önem taşımaktadır:

  • Yerli ve milli siber güvenlik teknolojilerine yatırım yapılmalıdır.
  • Siber güvenlik uzmanı yetiştirme programları yaygınlaştırılmalıdır.
  • Yapay zekâ, makine öğrenmesi gibi gelişmiş teknolojiler, anomali tespiti ve saldırı tahmini gibi alanlarda kullanılmalıdır.
  • Kritik altyapı sağlayıcıları için zorunlu siber güvenlik denetimleri uygulanmalıdır.
  • Ulusal Siber Güvenlik Koordinasyon Merkezi kurulması düşünülmelidir.

Kritik altyapılar modern toplumun belkemiğidir. Bu altyapıların siber saldırılarla sekteye uğratılması, sadece kurumların faaliyetlerini değil, milyonlarca insanın hayatını doğrudan etkileyebilir. Bu sebeple kritik altyapılara yönelik siber güvenlik sadece bir bilişim meselesi değil; aynı zamanda kamusal bir sorumluluk, stratejik bir gereklilik ve geleceğe dönük bir yatırımdır. Türkiye’nin bu alandaki kararlılığını artırması, tüm toplumsal katmanlarda farkındalığı yaygınlaştırması ve siber dayanıklılığı sürdürülebilir kılması gerekmektedir.

Yazar: Av.Murat Osman KANDIR / Hukuk ve Bilişim Dergisi Yayın Kurulu Üyesi / Bilgisayar Yüksek Mühendisi