Şikayet Platformlarının Rekabet Hukuku Kapsamında Sorumluluğu

Yazar: Av. Burcu HEPGÜVEN

Giriş

Şikayet platformları; günümüzde çok sayıda üye kullanıcı tarafından, tüketicilere mal veya hizmet sunan teşebbüsler veya sunulan mal ve hizmetler hakkında şikayetlerin paylaşıldığı internet siteleridir. Söz konusu internet sitelerinin mevcut işleyiş şekli, haksız rekabet ve sinai mülkiyet hukuku yönünden doktrinde tartışılmakta, bu alanda Yargıtay tarafından tutarlı bir içtihatın oluşturulmamış olması çelişkili yargı kararlarının ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Çalışmamızda, şikayet platformları faaliyet modelinin, TTK md.54 ve devamı hükümleri uyarınca haksız rekabet teşkil edip etmediği inceleme konusu yapılmıştır. (şikayet siteleri)

Genel Olarak Şikayet Platformlarının İşleyiş Şekli ile Hukuki Statüleri

Şikayet siteleri, ücretsiz üyelik kaydı oluşturabilen ve kimlik bilgileri paylaşılmayan üye kullanıcılar tarafından mal, hizmet ya da bunları sunan teşebbüsler hakkında yapılan şikayetleri herkesin erişimine açık olarak yayınlamaktadırlar. Bu kullanıcıların kimlikleri platform tarafından teyit edilmemekte, kullanıcılara anonim üyelik oluşturma hakkı tanınmaktadır. Yine bu kullanıcıların şikayete konu mal veya hizmeti satın alıp almadıkları platform tarafından denetlenmemekte, yalnızca şikayet metni şekli bir incelemeden geçirilmektedir. Bu durum da gerçekten tüketici olup olmadığı denetlenmeyen ve çoğu zaman anonim kimliğe sahip kullanıcılar tarafından gerçekliği bulunmayan yanlı, yanıltıcı ve kötüleyici şikayetlerin yazılması veya tam tersi gerçekliği bulunmayan övgü dolu ifadelerle rekabet dengelerinin değiştirilebilmesine zemin hazırlamaktadır. Diğer yandan; muhatap teşebbüsler, şikayet platformlarına aylık veya yıllık aidat karşılığı kurumsal ücretli üye olmadan bu şikayetleri yanıtlayamamaktadırlar [1]. Ancak ücretli üyelik halinde şikayetlere hemen cevap verebilmekte ve hatta bu şikayetlerden yayınlanmadan önce haberdar edilmektedirler [2]. Şikayet platformları bu şekilde muhatap teşebbüs üyelikleri üzerinden doğrudan ve reklam yoluyla ticari gelir elde etmektedirler. Tüm bu süreçler sonucunda platformların internet sitelerinde teşebbüslerin ticaret unvanları ve markaları da kullanılarak, şikayet sayısı, şikayetlerin sonuçlandırılma oranı, şikayetlerin çözüme kavuşturulma süresi gibi ölçütler üzerinden sıralamalar yayınlanmakta ve ziyaretçilere bu istatistikler sunulmaktadır.

5651 sayılı Kanun uyarınca bu tür platformlar “yer sağlayıcı” olarak değerlendirilmektedir [3]. Ancak Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun (BTK) “yer sağlayıcı” internet sitelerinin listelendiği veri tabanında şikayet platformlarının yer almadığı görülmektedir [4]. Yine Reklam Kurulunun verdiği kararlardan bir tanesinde [5]; şikayet sitesine üye olurken kabul edilmesi zorunlu tutulan üyelik sözleşmesinde; şikayet sitesinin şikayetlerin içeriğinde dilediği değişiklikleri yapabileceği, şikayet sitesinin yaptığı değişiklikler sebebiyle üyenin herhangi bir tazmin veya benzeri talebinin olmayacağını kabul, beyan ve taahhüt ettiği şeklinde bir hüküm olduğu tespit edilmiş olup; buradan da anlaşılacağı üzere şikayet platformları, yayınlanacak şikayet içeriğinde değişiklik yapma hakkını saklı tutmakta ve üyelerden gelen içeriği aynen yayınlama taahhüdü vermemektedir. Ayrıca üye kullanıcılar tarafından yapılan şikayetlerin yayınlayıp yayınlanmayacağı da doğrudan şikayet platformlarının takdirindedir. Anlatılanlardan hareketle şikayet platformlarının tam anlamıyla “yer sağlayıcı” olarak değerlendirilemeyeceği kanaatindeyiz. Yine de Yargıtay kararlarında bu platformların “yer sağlayıcı” olarak nitelendirildikleri görülmektedir.

01/02/2022 Tarihli Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliği ile Getirilen Düzenlemeler

Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliğinde (“Yönetmelik”) 01/02/2022 tarihinde yapılan değişiklikler ile doğrudan şikayet platformlarını ilgilendiren yeni düzenlemeler getirilmiştir. 01/03/2022 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiş olan Yönetmelik md. 28/C hükmü şu şekildedir;

“(1) Esas faaliyet alanı internet ortamında bir mal veya hizmete ya da o mal veya hizmetin satıcı veya sağlayıcılarına ilişkin değerlendirme niteliğindeki tüketici şikâyetlerinin yayınlanmasına imkân sağlamak olan şikâyet platformları tarafından 28/B maddesinde belirtilen yükümlülüklere ilave olarak;

a) Hakkında değerlendirme yapılan satıcı veya sağlayıcılara, değerlendirmenin yayınlanmasından önce açıklama yapma veya cevap verme hakkını kullanabilmeleri için en az yetmiş iki saat süre tanınır.

b) Değerlendirmeler, bu süre dolmadan önce veya gerçeği yansıtmadığının anlaşılması halinde yayınlanmaz.

c) Değerlendirmeye ilişkin açıklama yapma ve cevap verme hakkını kullanacak olan satıcı veya sağlayıcılara platforma üyelik, ücret alma ve benzeri uygulamalara bağlı olmaksızın etkin bir iletişim yöntemi sağlanır.”

Getirilen düzenlemeler ile şikayet platformlarına, şikayete cevap verme hakkı kapsamında muhatap teşebbüslere ücretli üyelik şartı koşulmaksızın ve ayrım yapılmaksızın şikayetin yayımlanmasından önce en az yetmiş iki saat süre tanınması ve bu süre dolmadan ya da şikayetin gerçeği yansıtmadığının anlaşılması halinde bu şikayetin yayınlanmaması yükümlülüğü getirilmiştir. Şikayet platformları aleyhine verilen yargı kararlarında da haksız rekabete gerekçe gösterilen esas konunun kurumsal ücretli üyelik sahibi teşebbüslere sağlanan editöryal ayrıcalıklar olduğu düşünüldüğünde; Yönetmelik ile bu konuda doğrudan düzenleme getirilmiş olması oldukça önemlidir.

Burada dikkat çeken bir diğer düzenleme ise; şikayet platformlarının yalnızca Yönetmelik md. 28/C’de düzenlenmiş olan kurallara değil, aynı zamanda Yönetmelik md. 28/B’de sıralanmış olan kurallara da uymakla yükümlü tutulmuş olmasıdır. Bunlar arasında şüphesiz en önemlisi; Yönetmelik md. 28/B (1)’de yer alan, yapılacak değerlendirmelerin, yalnızca ilgili mal veya hizmeti satın alanlar tarafından yapılmasına izin verileceğine yönelik hükümdür. Nitekim şikayet platformları faaliyet modelinde; platform nezdinde şikayet içeriği üreten üye kullanıcıların, ilgili mal ve hizmeti gerçekten satın alıp almadığı meçhul olduğundan; yapılan düzenleme şikayet platformlarını bu yönde bir önlem almaya zorlamaktadır.

Son Değişiklikler Işığında Şikayet Platformlarının Rekabet Hukuku Kapsamında Sorumluluğu

Türk Ticaret Kanununun 55. maddesi, başlıca haksız rekabet hallerini belirtmekle birlikte, bu durumların sayılanlarla sınırlı olmadığını ifade etmektedir. Nitekim TTK 54/2. maddesi, genel ilkeyi ortaya koyarak, rakipler arasındaki ilişkileri etkileyen, aldatıcı veya dürüstlük kuralına aykırı diğer ticari uygulamaların da haksız rekabete yol açabileceğini düzenlemektedir. Dolayısıyla bir davranış ya da ticari uygulama genel ilke uyarınca dürüstlük kuralına aykırı olması durumunda haksız rekabet teşkil edebilir.

Şikayet platformlarının faaliyet modelinin haksız rekabet teşkil edip etmediği değerlendirmesinde TTK m. 55/1 (a)-1“başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek” hükmü üzerinde durmak gerekir. Nitekim, şikayet platformlarında yayınlanan şikayetlerin bazılarında yanlış ve yanıltıcı ifadeler yer alabilmekte ya da muhatap teşebbüsler bakımından incitici açıklamalarla kötüleme söz konusu olabilmektedir. Ancak önemli bir ayrıma dikkat etmek gerekir ki burada haksız rekabet incelemesine konu husus münferit şikayetlerin içeriği değil şikayet platformunun faaliyetinin niteliğidir. Kaldı ki Yargıtay kararlarında münferit şikayetlerin de ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirildiği görülmektedir [6]. Öte yandan şikayet platformlarının hukuki statüsü yine Yargıtay kararları çerçevesinde “yer sağlayıcı” olarak değerlendirildiğinden ve 5651 sayılı Kanun md. 5/1 uyarınca yer sağlayıcıların yer sağladığı içeriği kontrol etmekle veya hukuka aykırı bir faaliyetin söz konusu olup olmadığını araştırmakla yükümlü tutulmaması nedeniyle şikayet platformlarının faaliyetlerinin TTK md. 55/1 (a) -1 kapsamında haksız rekabet teşkil ettiğini söylemek mümkün görünmemektedir [7]. Ancak üye kullanıcılar tarafından yazılanların şikayet platformlarının gözetim ve denetimi altında siteye konulduğu ve hatta platform sahiplerinin bu yazılanlar üzerinde değişiklik yapabilme haklarının da bulunduğu dikkate alındığında, platform sahibi gerçek veya tüzel kişilerin, haksız rekabete aykırı beyanlardan sorumluluğunun doğabileceği doktrinde değerlendirilmektedir [8].

Bununla birlikte doktrinde şikayet platformlarının yer sağlayıcısı statüsünde olmasının haksız rekabet ihtimalini tamamen ortadan kaldırmadığı ifade edilmektedir [9]. Şöyle ki; şikayet platformunun faaliyeti TTK md. 55/1 (a) -1 kapsamında haksız rekabet teşkil etmese bile, bu platformların faaliyet modeli haksız rekabet bakımından genel ilke olan TTK md. 54/2’ye aykırılık teşkil edebilir. Getirilen yükümlülükler öncesinde yargı kararlarında yapılan değerlendirme daha soyut bir biçimde yapıldığından çelişkili kararların verilmesine ve dolayısıyla tutarlı bir içtihat birliğinin oluşturulamamasına sebep olmuştur. Ancak Yönetmelikle yapılan düzenlemeler sonrasında, getirilen yükümlülüklere aykırılık durumu; TTK md. 54/2 çerçevesinde dürüstlük kuralının ihlali kabul edilerek, haksız rekabet eyleminin tespitinde somut dayanak noktaları oluşturmaya yardımcı olmaktadır. Özellikle yargı kararlarında sıklıkla değerlendirilen “platforma ücretli üye olan teşebbüsler ile olmayanlara farklı muamele gösterilmesi” halinin haksız rekabet teşkil edeceği yapılan düzenlemeler ile birlikte yasal dayanak bulmuştur.

Sonuç

Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliğinde 01/02/2022 tarihinde yapılan değişiklikler ile şikayet platformlarına birtakım yükümlülükler getirilmiştir. 01/03/2022 tarihinde yürürlüğe giren düzenlemelere göre; şikayet platformları yalnızca mal ve hizmet satın almış olan kişilerin şikayetlerini yayınlayacak, şikayet platforma yüklendikten sonra şikayeti muhatabına belirlenen sürelerde iletecek ve bunun için muhatabından herhangi bir ücret talep etmeyecek ya da üyelik şartı koşmayacaktır. Şikayet platformlarının faaliyet modelinin haksız rekabet teşkil edip etmediği değerlendirilmesinde, yapılan düzenlemeler büyük önem taşımaktadır. Öyle ki getirilen düzenlemeler ile şikayet platformları faaliyet modelinin haksız rekabet teşkil edip etmediği yönündeki tartışma konuları yasal zemin kazanmış olup; bu yükümlülükler haksız rekabetin teşkili bakımından somut dayanak noktası olarak ele alınabilecektir.

Rekabet Hukuku alanındaki tüm Blog yazılarımızı bağlantıdan okuyabilirsiniz.

Hukuk ve Bilişim Dergisi’nin Yeni Sayı’sını okumak için bağlantıya tıklayınız.

Yazar: Av. Burcu HEPGÜVEN

KAYNAKÇA

  1. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, Esas 2015/5144, Karar 2015/12411, Tarih 23.11.2015 (karararama.yargitay.gov.tr)
  • Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, Esas 2016/14151, Karar 2018/5088, Tarih 10.09.2018 (karararama.yargitay.gov.tr)
    • Yer sağlayıcı listesi için bkz. (https://www.btk.gov.tr/ticari-amacli-hizmetverenler-yer-saglayici-listesi, 06.08.2019).
    • , Esas 2016/14891, Karar 2018/6357, Tarih 16.10.2018; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, Esas 2018/3731, Karar 2018/6565, Tarih 22.10.2018 (karararama. yargitay.gov.tr)
    • Çalışkan, Alican, “Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliği’ndeki Son Değişiklikler Işığında Şikayet Platformlarının Faaliyetlerinin Haksız Rekabet Çerçevesinde Değerlendirilmesi”, KHAS Hukuk Bülteni, 23 Mayıs 2022 (https://hukukbulteni.khas.edu.tr/bulten/87).
    • Pınar, Hamdi, “Haksız Rekabet ve Marka Hukuku Açısından Dijital Ekonominin Yeni Bir İş Modeli: Şikâyet Siteleri”, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, Cilt XXXVI, Sayı 2, Yıl 2020, s. 138.
    • Pınar, Hamdi, “Haksız Rekabet ve Marka Hukuku Açısından Dijital Ekonominin Yeni Bir İş Modeli: Şikâyet Siteleri”, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, Cilt XXXVI, Sayı 2, Yıl 2020, s. 132-133.