Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Yöntemleri ve Tahkim

1.GİRİŞ

  Bilim ve teknikte hızlı gelişmeler yaşanmakla birlikte insanlar arasındaki iletişim ve etkileşimde hızla artmaktadır. Buna paralel olarak, insanların ekonomik ve sosyal ilişkileri de etkilenmektedir. Yaşanılan gelişmeler, yeni sorunları da meydana getirmektedir. Taraflar arasında gerçekleşen ihtilaf için yargı yoluna başvurulmaktadır. Bu nokta da hem yargı yükünü hafifletmek hem de işleyişe hız kazandırmak adına alternatif çözüm yöntemleri getirilmiştir. Bu yöntemle uyuşmazlık; kısa sürede, daha az giderle ve tarafların daha yüksek bir memnuniyeti ile çözülebilmektedir. Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinde temel amaç̧, hukuki uyuşmazlık taraflarının karşılıklı görüşmede bulunarak, menfaat dengesi bakımından orta yolu bulmalarının sağlanmasıdır. Bu yöntemlerle gerçekleşen bir çözümde, kazanan ve kaybeden taraf yoktur, belirli ölçüde ödünler vererek kazanan iki taraf vardır. Tahkim ise uyuşmazlığa bir hüküm koyarak bağlayıcı hale getirmektedir. Bu sebeple devlet eliyle sağlanan yargılamaya benzemektedir. (alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri)

2.ALTERNATİF ÇÖZÜM YOLLARI NELERDİR?

  Alternatif uyuşmazlık çözüm yolları, tarafsız bir üçüncü kişinin taraflara, uyuşmazlığı çözme konusunda yardımcı olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın ortadan kaldırılması için çözümler ürettiği, devletin yargı organları yanında varlığını sürdüren ve seçimlik nitelik taşıyan uyuşmazlık çözme yöntemleridir. Alper Bulur daha genel bir ifade ile tanımlamıştır. “Bağımsız, tarafsız ve objektif bir üçüncü kişinin, aralarında uyuşmazlık bulunan tarafları bir araya getirerek,  ortaklaşa bir çözüm bulmaları konusunda iletişim kurmalarını sağladığı,  aralarındaki uyuşmazlığı ya kendi kendilerine çözmeleri için onlara yardımcı olduğu ya da somut olayın özelliklerine göre onlara üzerinde fikir birliğine varabilecekleri çözüm önerileri sunduğu, ne devlet mahkemelerinde gerçekleşen yargılamaya göre seçimlik bir yol olarak uygulama alanı bulan uyuşmazlık çözüm yolları bütünüdür.”  Alternatif çözüm yolları, devletin yargı yetkisinin yanında varlığını sürdüren fakat onunla rekabet etmeyen uyuşmazlık çözüm yöntemleridir. Alternatif çözüm yolları ile uyuşmazlığın daha kısa sürede ve kesin olarak çözümlenmesi amaçlanmıştır. Böylelikle zıtlaşmanın yerini uzlaşma, hukuk dilinin yerini gündelik yaşam dili, zorla yerine getirmenin yerini ikna ve yavaş işleyişin yerini sürat almaktadır.

Farklı alternatif uyuşmazlık çözüm yollarının bulunması ve bunların farklı hukuk sistemlerindeki farklı uygulamaları sebebiyle alternatif uyuşmazlık çözümü olarak kabul edilen kurumlara verilen isimlerin zaman zaman birbirinin yerine geçtiği veya bu kavramaların birbirlerinin yerinde kullanıldığı da görülebilmektedir. Uyuşmazlık çözüm yöntemlerini genel manasıyla şu şekilde bir ayrıma gidebiliriz;

A-Yargılama Yapılarak Uyuşmazlık Çözümü:

1-Devlet Yargısı (Mahkeme)

2-Tahkim Yargısı (Hakem)

B-Yargılama yapılmadan uyuşmazlık çözümü:

1-Doğrudan Tarafların Anlaşması

2-Arabulucu veya Uzlaştırıcı

Alternatif uyuşmazlık yollarına örnek olarak tahkim, arabuluculuk, uzlaştırma, tarafsız ön değerlendirme, vakaların saptanması, kısa duruşma, sulh, müzakere gibi çözüm yöntemlerini gösterebiliriz.

2.1.SULH

Sulh aslına bakıldığında bütün alternatif çözüm yollarının temelini oluşturmaktadır. Dava konusu bir ihtilafın taraflarının, karşılıklı fedakârlık yapmak suretiyle, ortak bir noktada anlaşarak, söz konusu ihtilafı sona erdirmelerine sulh denilmektedir. Sulh müzakeresi kanun tarafından düzenlenmiştir. Bu noktada değinilmesi gerekilen hüküm “Sulh görüşmeleri sırasında yapılan ikrar tarafları bağlamaz.” [HMK 188/3] Böylece tarafların aleyhine kullanılabilecek olan ifadeler ekarte edilip, kendilerini özgürce ifade edebilmelerine olanak sağlanmıştır.

2.2.MÜZAKERE

Müzakere; tarafların, üçüncü bir kişinin herhangi bir yardım veya desteğini görmeden, zaman zaman avukatlarını da yanlarına alarak, bir araya gelip, görüşüp, karşılıklı olarak fikir alış-verişinde bulunarak, görüşler değerlendirilerek bir anlaşmaya varmalarını hedefleyen en klasik alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Bu yöntem genellikle, devletlerarasındaki uyuşmazlıkların diplomatik yollarla çözüme kavuşturulmasında sıkça rastlanan bir çözüm yöntemidir. Müzakere yönteminde iki taraf bulunmasına karşın, arabuluculuk yönteminde tarafsız ve bağımsız olan üçüncü bir kişi bulunmaktadır.

2.3. UZLAŞMA

Uzlaşma, en genel tanımı ile tarafların, ortaya çıkmış olan bir uyuşmazlığı, herhangi bir yargı kararı olmaksızın kendi iradeleri ile sona erdirmeleri anlamına gelmektedir. Uzlaşma ve uzlaştırma kurumları Türk Hukukunda en yaygın şekilde ceza hukuku çerçevesinde görüldüğü için, uzlaşma ve uzlaştırma kavramları da büyük oranda ceza uyuşmazlıkları bakımından kullanılmaktadır. Özel hukuk uyuşmazlıkları bakımından da Kanun koyucunun, uzlaşma ve uzlaştırma kurumlarına çeşitli şekillerde sonuç bağladığı görülmektedir. Aslında arabulucu ve uzlaştırmacı arasında öz itibariyle bir fark bulunmamaktadır.1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 35/A maddesinde uzlaşma sağlama başlığı altında düzenlemeye gidilmiştir. Bu maddeden şu şekilde bir çıkarımda bulunabiliriz.

  1. Ortada bir uyuşmazlık bulunmalıdır.
  2. Zaman bakımından dava açılmadan öncesi bir sınırlama bulunmamaktadır. Ancak derdestse kanun da sınırlama bulunmaktadır. Bu sınırlama duruşmalara geçilmemiş olması gerekir.
  3. Her iki tarafta avukatla temsil ediyor olması gerekiyor.
  4. Uyuşmazlık konusu mutlaka tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri bir konuya ait olması gerekir.
  5. Avukatın müvekkili ile birlikte karşı tarafı uzlaşmaya davet etmesi gerekir
  6. Karşı tarafın bu daveti vekili ile birlikte kendisinin de kabul etmiş olması gerekir.
  7. Yapılan görüşme de uzlaşma sağlanırsa, bu uzlaşmada bulunması gereken hususlarda yine Kanun ve yönetmelikte düzenlenmiştir.

      2.4. ARABULUCULUK

Arabuluculuk, yargılama ile elde edilmek istenen sonuca göre daha hızlı, daha etkin, daha ekonomik ve gizlilik esasına dayanan bir çözüm sunmaktadır. Arabuluculuk çözüm yolu taraflara ortak iradeleri ile tarafsız, güvenilir ve uzmanlığı bulunan bir kişiyi arabulucu olarak seçme hakkı vermektedir. Arabulucu, haklı veya haksızı tespit etmeye değil; tarafların her ikisinin menfaatlerinin en uygun şekilde dengelenmesini öngören bir anlaşma zemininin bulunmasını sağlamaya çalışmaktadır. Arabuluculuk konusunda Türk hukukunda en önemli düzenleme HUAK olmakla birlikte, bu konudaki tek kanuni düzenleme HUAK değildir. HUAK’ta benimsenen temel ilkeler; iradi olma, eşitlik, gizlilik, beyan ve belgelerin kullanılamamasıdır. Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’ nun “Amaç ve Kapsam” başlıklı 1’inci maddesinin ikinci fıkrasında arabuluculuğun hangi uyuşmazlık türlerinde geçerli olduğu çerçeve bir hükümle düzenlenmiştir. HUAK.m.1/II, c.1 gereğince ‘Arabuluculuk çözüm yöntemi, yabancılık unsuru taşıyanlar da dâhil olmak üzere ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri iş veya işlemlerden doğan özel hukuk uyuşmazlıklarının çözümlenmesinde uygulanır. Dolayısıyla, ceza ve idare hukuku gibi kamu hukuku uyuşmazlıklarının çözümünde arabuluculuk uygulanmayacaktır.’

Dava şartı olarak arabuluculuk kurumu hukukumuza ilk defa 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunuyla girmiştir. Temel amacının, iş mahkemelerinin, bölge adliye mahkemelerinin ve Yargıtay’ın iş yükünü hafifletmek ve uyuşmazlıkların kolay, hızlı, ucuz ve etkili bir biçimde çözmeyi amaçlamaktır.

Arabuluculuğun özelliklerini maddeler halinde sıralayacak olur isek;

  • Sistematik teknikler uygulanması
  • Görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafların bir araya getirilmesi
  • Onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin kurulmasının gerçekleştirilmesi
  • Tarafların çözüm üretemediklerinin ortaya çıkması halinde çözüm önerisi getirebilmesi
  • Uzmanlık eğitimi alınmış tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin(arabulucu) katılımı
  • Sürecin ihtiyari olarak yürütülmesi

Netice itibariyle arabulucu hakkında şunları söyleyebiliriz. Arabuluculuk görüşmelerinde, tarafların birbirleri ile iletişim kurmaları ve bu iletişimin pekiştirilmesi suretiyle, birbirlerine ait menfaatleri ve ortak yönleri daha iyi anlamaları, hukukî durumlarındaki güçlü̈ ve zayıf noktalar ile çözüme ulaşılmaması halinde doğabilecek sonuçları görmeleri ve somut duruma göre işlerlik kazanabilecek değişik çözüm seçeneklerini genel bir çerçevede üretip, değerlendirmeleri sağlanır. Arabuluculuk sürecinin işleyişinde ve sonucun elde edilmesinde tümüyle taraflar egemendir.Arabulucu, taraflara çözüm önerisi geliştirip bunu onlara dayatamaz ve geliştirilen çözüm önerisi üzerinde anlaşmaya varmaları için onları zorlayamaz.

     2.5. TAHKİM

Tahkim, kanunun tahkim yolu ile çözümlenmesine izin verdiği konuların kapsamında kalması koşuluyla, taraflar arasında doğmuş ya da doğabilecek uyuşmazlıkların devlet yargısında çözümlenmesi yerine hakem adı verilen kimseler aracılığı ile çözümlenmesi hususunda tarafların anlaşmasıdır. Mutlaka tarafların anlaşması ve sözleşmede tahkim şartının bulunması gerekiyor. Uyuşmazlığın taraflarına devlet yargısından daha hızlı bir çözüm sunmaktadır. Tahkim sonunda verilen karar, birinci derece mahkemelerinin kararı gibi bağlayıcı bir etkiye sahiptir.

  Tahkim arabulucu veya uzlaştırmacı gibi taraflar arasındaki uyuşmazlığı çözmeyip, taraflara uyuşmazlığı kendilerinin çözmesi noktasında yardımcı olur. Arabulucu ve uzlaştırmacı uyuşmazlık durumunda öneri getirmektedir. Tahkim ise uyuşmazlığa bir hüküm koyarak bağlayıcı hale getirmektedir. Bu sebeple devlet eliyle sağlanan yargılamaya benzemektedir. Tahkimin, devlet eliyle gerçekleşen yargılamaya göre faydalı ve avantajlı noktaları şu şekildedir;

  • Tahkimde taraflar, mahkeme ortamından uzak, daha dostane bir şekilde yargılamaya katılma imkânı bulurlar.
  • Tahkimde taraflar, hakemleri doğrudan seçerek veya seçilmelerinde rol oynayarak, aralarındaki uyuşmazlığı, konularında uzman ve güvendikleri kişilerin çözmesini sağlayabilirler.
  • Tahkimde taraflar, uygulanacak usul kurallarının, yargılamanın nasıl gerçekleşeceğinin, kimlerin bilirkişi olacağının, duruşmaların nasıl olacağının ve hatta duruşmaya gerek olup olmadığının belirlenmesi gibi pek konu da söz sahibidirler.
  • Tahkimde tarafların gizliliği ve sırlarının korunması esastır; Devlet yargısında olduğu gibi aleniyet prensibi uygulanmaz. Bu sayede taraflar, özellikle ticari sırlar gibi hassas meselelerde daha rahat hareket edebilirler.
  • Tahkimde taraflar, aralarındaki uyuşmazlığa uygulanacak maddi hukuk kurallarının serbestçe belirleyebilirler; oysaki Devlet yargısında, hâkim hukuk kurallarını kendiliğinden uygular.
  • Tahkimde verilen kararlara taraflar daha fazla güveneceği için bunların kanun yolları denetimi de sınırlı tutulmuştur.
  • Tahkim yargılaması, çoğu zaman Devlet yargısından daha hızlı ve devlet yargısındaki yargılama harçları göz önünde tutulduğundan daha az mahiyetle sonuçlanabilir.

Milletlerarası tahkim alanında, hızla değişime açık bir diğer saha da tahkime elverişlilik konusudur.Tahkime elverişlilik meselesi, milletlerarası tahkimin gerek sözleşmesel gerekse yargısal niteliğinin kesiştiği bir noktada bulunmaktadır. Aslında tahkime elverişlilik, sözleşme özgürlüğünün bittiği; bir yargılamanın kamusal özelliklerinin görülmeye başladığı noktanın adıdır. Bu konudaki temel hüküm HMK 408 maddesidir. ‘Taşınmaz mallar üzerindeki ayni haklardan veya iki tarafın iradelerine tabi olmayan işlerden kaynaklanan uyuşmazlıklar tahkime elverişli değildir.’ Tahkime elverişlilik hususundaki bir Yargıtay kararı şöyledir. “Mahkemece sözleşmenin uygulanmasından doğan uyuşmazlıkların tahkim yoluyla çözümlenmesi kararlaştırıldıktan sonra bu konuda çözüm bulunamadığında başvuru makamlarının İstanbul mahkemeleri ve icra daireleri olduğu kabul edilmek suretiyle şeklinde konulan kaydın tahkim iradesinin mutlak ve kesin olmadığı ve bu kaydın tahkim şartını hükümsüz kıldığı kabul edilerek tahkim ilk itirazı reddedilip işin esası incelendikten sonra sonucuna uygun bir karar verilmesi yerine, yanlış değerlendirme yapılarak davanın usulden reddi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.”[Y15.HD-2016/1522E.;2017/1522K.]

Yargıtay uygulamasına göre, mahkeme hükmü dışında sadece mahkeme içi sulhe konu olabilirler.

3.ALTERNATİF ÇÖZÜM YÖNTEMLERİ VE TAHKİMİN BENZER YÖNLERİ

Alternatif uyuşmazlık çözümü, aslında yargı sistemi ile rekabet içinde olmadığı gibi, amaç yargıyı ortadan kaldırmak da değildir. Devlete ait olan yargı yetkisinin mutlak egemenliğine zarar vermeden uyuşmazlıkların daha basit ve kolay bir şekilde çözümü amaçlanmaktadır. Tahkim ise taraflar arasındaki uyuşmazlığı devlet yargısında çözümlenmesi yerine hakem adı verilen kimseler eşliği ile çözümlenmesi noktasında tarafların anlaşmasıdır.  Belirtmek gerekir ki, Alternatif çözüm yöntemlerine göre daha resmi olan tahkim, genel­likle bu yöntemlerin başarısız olması halinde kullanılmaktadır. Tahkimde de hakemin tarafların uzlaşmasına yardımcı olması mümkündür. Örneğin; yeni Fransız Medeni Usul Kanunu’nun 21.maddesinde, mahkemelerin uzlaştı­rıcı olarak görevlerini yerine getirdikleri öngörülmüştür. Alternatif çözüm yöntemlerinin tahkime olan benzerliği sadece tarafsız üçüncü kişinin uyuşmazlığın çözümüne katılmasıdır.

4.ALTERNATİF ÇÖZÜM YÖNTEMLERİ VE TAHKİMİN FARKLILIKLARI

  Tahkim; arabuluculuk veya uzlaştırma gibi alternatif çözüm yollarından çok farklıdır. Arabulucu veya uzlaştırmacı, taraflar arasındaki uyuşmazlığı çözmez; bilakis onların aralarındaki uyuşmazlığı kendilerinin çözmesine yardımcı olur. Tahkimde yapılacak yargılama sonunda, tıpkı Devlet eliyle yargılamada olduğu gibi, tarafları bağlayan ve taraflar arasındaki uyuşmazlığı gerçek anlamda çözen bir hüküm ortaya çıkar. Bu yönüyle tahkim, alternatif uyuşmazlık yollarından ziyade Devlet eliyle yargılamaya benzemektedir. Tahkimde devlet mahkemelerinin hakem yargılamasına müdahalesi, hakem kararlarının kesin hüküm teşkil etmesi gibi hususlar, tahkimi alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinden ayırır. Bazen alternatif uyuşmazlık çözüm yolları, devlet mahkemelerindeki yargılamanın alter­natifi olan çözüm yollan olarak anlaşılmakta ve sonuçta tahkim de bu tür uyuşmazlık çö­züm yolları içerisinde düşünülmektedir. Oysa tahkim, hakem adı verilen kişilerin uyuşmazlık hakkında kesin ve bağlayıcı karar verilmesini ifade eder ve bu bakımdan alternatif uyuşmazlık çözüm yollarından ayrılır. Bu nedenle gerek devlet mahkemeleri gerekse ha­kemlerin vermiş̧ oldukları kararlar, taraflar üzerinde bağlayıcı etkiye sahiptir. Aynı şekilde alternatif çözümü denildiğinde, haklı olarak tahkim yargılaması dışındaki yöntemlerden söz etme eğiliminin giderek arttığı da belirtilmektedir. Buna karşılık, alternatif uyuşmazlık çözüm yollarını, devlet yargısı dışındaki tüm yöntemler için kullanan ve bunlara tahkimi de dâ­hil eden yazarlar da mevcuttur.Hatta bu hususta çeşitli yazarlar tahkimin en eski ADR yöntemi olduğunu belirtmektedir.Bu hususta Prof.Dr.M.Serdar Özbek  Hoca da benzer şekilde, tahkimin ADR yöntemlerinin bir parçası olarak kabul etmekte ve böylece ADR’nin tah­kim yolunu da kapsadığını belirtmektedir

5.SONUÇ

Gelinen bu noktada; alternatif çözüm yöntemlerinin, yargının yerine ikame edilmek istenen bir merci olmadığını belirtmek isteriz. Aksine, yargının daha etkin ve verimli bir biçimde çalışabilmesine hizmet eden; yargının yanında yer alan ve onunla yan yana yürüyen, etkin ve barışçıl hukuksal korunma yöntemleri bütünüdür.  Bu yöntemlerle sonuçlanan çözüm ile tarafların bağlı olmamasına karşılık, tahkim sonucu verilen hakem kararının tarafları bağlayıcı etkisinin bulunduğudur. Esasen alternatif uyuşmazlık çözüm yolları ile resmi yargı ve tahkimin temel farklılıktan bu noktada toplanmaktadır. Zira Alternatif çözüm yolları usullerinin or­tak özelliği; tarafsız ve her iki tarafça güvenilir bir üçüncü kişinin ve tarafların üst düzey temsilcilerinin katılımı ile uyuşmazlıkların karşılıklı anlayış̧ içinde çözümlenmesidir. Bu nedenle Alternatif çözüm yöntemlerinin hak arama özgürlüğünü zedelemediği sonucuna varılabi­lir. Bir başka deyişle hem Alternatif çözüm yollarına başvurmak hem de Alternatif çözüm yolla­rının sonuçlarına uymak iradidir. Başvurulan Alternatif çözüm yolu sonucunda varılan sonuca tarafların uymaması halinde bu durum sözleşmeye aykırılık teşkil eder. Alternatif çözüm yolları sonunda karar verilmesi yargı yolunu kapamaz.

Yazar: Av. Merve Nur GÜNDAY / Hukuk ve Bilişim Dergisi Editörü

Hukuk ve Bilişim Dergisi 9. Sayısı‘na bağlantıdan ulaşabilirsiniz.

KAYNAKÇA

Agâh Kürşat KARAUZ, Sulh Sözleşmesi, Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Kırıkkale ,2011

Göksu Mustafa, Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Yolları ve Tahkim, Seçkin,2020

J.Ware, Stephan “Alternative Dispute Resolution”, St. Paul, Minn, 2001

Özbek, Mustafa Serdar,Alternatif Uyuşmazlık Çözümü. Yetkin, Ocak 2020

Özdemir Kocasakal, Hatice, Elektronik Sözleşmelerden Doğan Uyuşmazlıkların Çözümünde Uygulanacak Hukukun ve Yetkili Mahkeme­nin Tespiti, İstanbul,2003

Subaşı, İ. “Toplu İş Hukukunda Arabuluculuk, ÜnalTekinalp’e Armağan”, C. 2, İstanbul 2003, s. 759-760.Pekcanıtez, H./Atalay, O./Özekes, M. “Medenî Usûl Hukuku”, B. 6, Ankara ,2007

Yrd. Doç. Dr. Alper Uyumaz / Arş. Gör. Kemal Erdoğan/ Aile Hukukundan Doğan Uyuşmazlıkların Alternatif Çözüm Yolları,2018

http://www.itubirlik.org.tr/dosyalar/files/Uzm.%20Alper%20Bulur%20alternatif%20Uyuşmazlık%20Çözüm%20Yöntemleri%20ve%20Arabuluculuk.pdf

https://www.kilinclaw.com.tr/turk-hukuk-sisteminde-alternatif-uyusmazlik-cozum-yontemleri