Yapay Zeka ve Hukuki Durumu

Giriş

Hukuk tarihine ve toplumların hukuki düzenlemelerine bakıldığında, bazı insanlar (köle, etnik grup, ırk vb. sebeplerle) hak ve borç sahibi olabilen “kişi” olarak kabul edilmeyip yalnızca hukukun bir objesi olarak kabul edilmektedir. İşbu, insani özellik göstermeyen mal veya kişi topluluklarına belirli şartlar altında kendi varlıklarından bağımsız olarak kişilik tanındığını görmekteyiz. Bağımsız olarak kişilik atfedilen en önemli öge “devlet” tüzel kişisidir. Devlet, kendini oluşturan vatandaşların dışında hakları ve borçları olabilen hukuken düzenlenmiş ve kabul edilmiş olan bir tüzel kişiliktir. Bunun gibi dernekler, vakıflar ve ticaret şirketler de kendilerini oluşturan kişilerden bağımsız olarak tüzel kişi olarak kabul edilmektedir. (ZENGİN, 2019,46.)
Günümüzde, pozitif hukuk kurallarına göre yapay zekanın hukuki statüsünün ne olduğunu ve kişi olup olmayacağını düşünmek absürt sayılabilir. Zira, mevzu hukuk kurallarına göre /yapay zekaya sahip olması fark etmeksizin/ tüm robotlar gerçek veya tüzel kişilerin mülkiyetinde bulunan “eşya” olarak kabul edilmektedir. Ne var ki, yapay zekanın ve yapay zekaya sahip olanların eşya ile eş değer tutulması mantık dışıdır. Örneğin, yasaklı sistemli yapay zeka ile
mutfak robotunu eşdeğer tutmak akıl dışı olup hukuk mantığıyla uyuşmamaktadır. Ayrıca, süper yapay zekaya sahip robotik gelişmeler ile ilgili oluşan milyar dolarlık bir sektör ortaya çıkmaktadır.
Avrupa Parlamentosu Komisyonu’nun raporunda yapay zekaya elektronik kişilik verilmesi yönünde bir görüş bulunmaktadır. Buna rağmen, yapay zeka alanındaki gelişmelerin alabileceği halin tahmin edilebilir olması gerekmektedir ve bu doğrultuda hukuki sonuç elde etmenin daha sağlıklı olacaktır.

1. Yapay Zeka Kavramı


İngilizce’de “Artificial Intelligence” ve Almanca’da “Küntliche intelligenz” olarak karşımıza çıkan yapay zeka kavramı diğer dillerde de aynı anlama gelen kelime grupları olarak ortaya çıkmıştır. Yapay zeka kavramının dünyanın önde gelen robotik bilimcileri tarafından kabul edilen tanımı Standford Üniversitesi Yapay Zeka Laboratuvarı müdürü olan Sebastian Thrun
tarafından yapılmıştır. Sebastian Thrun’a göre yapay zeka: “karmaşık bir şeyi algılama ve uygun kararlar verme” olarak tanımlanmaktadır. (ERSOY, 2020, s.29) Buna rağmen yapay zekanın herkesçe kabul gören genel bir tanımı bulunmamaktadır. Bir bilgisayarda bulunabileceği gibi bir robotta, akıllı telefonda, modern arabalarda, uçak, akıllı saat ya da elektronik çiplerde bulunabilen yapay zekanın daha birçok farklı tanımı yapılmıştır.
Dolayısıyla, öne çıkan tanımları inceleyip ortak payda toplamak en doğrusu olacaktır.

Wikipedia’ya göre yapay zekâ: “İnsan zekâsına özgü olan, algılama, öğrenme, çoğul kavramları bağlama, düşünme, fikir yürütme, sorun çözme, iletişim kurma, çıkarım yapma ve karar verme gibi yüksek bilişsel fonksiyonları veya otonom davranışları sergilemesi beklenen, aynı zamanda düşüncelerinden tepkiler üretebilen (eyleyici yapay zeka) ve ürettiği tepkileri fiziksel olarak dışa vurabilen yapay bir işletim sistemidir.”

Oxford Living Sözlüğü’ne göre yapay zekâ: “Normalde görsel algılama, konuşma tanıma, karar verme ve diller arasında çeviri gibi insan zekâsı gerektiren görevleri yerine getirebilen bilgisayar sistemlerinin teorilerini ve uygulamalarını içeren bilim dalı” dır.

Google’ a göre yapay zeka: “Makine ve derin öğrenme kullanılarak çevirilerden sağlık hizmetlerine, telefonları daha zeki hâle getirmeden mümkün olduğunca insanlara yardımcı olma önceliği olan daha zeki ve kullanışlı teknolojiler geliştirmek” anlamına gelmekte iken,


• Facebook Yapay Zeka Araştırma Grubu yapay zekayı: “makine zekâsını geliştirerek insanlara daha iyi iletişim kurma yolları sunmak için yeni teknolojiler üretme” olarak tanımlamaktadır.


• Amazon, yapay zekayı “şirket faaliyetlerinin çoğunu makine öğrenme sistemleri üzerine (Yapay zekanın bir alt kümesi olarak) kuran, yapay zekayı “öğrenme, problem çözme ve örüntü tanıma gibi insan zekâsıyla yaygın olarak ilişkili bilişsel sorunları çözmeye adanmış bilgisayar bilimi alanı” olarak tanımlamaktadır. Aynı zamanda Amazon, makine öğreniminin oldukça önemli olduğunu, makine öğrenmesi ile Amazon.com işini büyüttüğünü, müşteri deneyimini ve seçimini iyileştirdiğini, lojistik hızını ve kalitesini optimize ettiğini belirtmektedir. Amazon şirketi, varlığını yapay zekaya borçlu olduğunu ima etmektedir.
O halde yapay zeka, zekice olsun olmasın doğal sistemlerin her türlü bilişsel etkinliği yapay sistemlere daha da yüksek başarım düzeylerinde nasıl yaptıracağımızı inceleyen bilim dalıdır.
Esasen, yapay zeka günümüzde bir bilim dalı, vazgeçilmez bir çözüm ve pek çok önemli alanda kullanılan bir yardımcı olmakla kalmamış farklı alanlarda kolayca kullanılabilecek platform ve kütüphane desteğine sahip bir teknoloji olarak hayatımıza girmiştir.

Yapay zeka teknolojisinin gelişmesi ile birlikte yapay zeka ile ilgili birçok alanda yenilikler yaratılmaya ve yapılmaya devam etmektedir. Yapay zekanın insanların sosyal yaşamlarına girmesi ile sosyal ve ticari ilişkiler ile devletler hukuki açıdan yepyeni bir dünyaya kapılarını açmaktadır. Örneğin, Suudi Arabistan’ın robot Sophia’ya vatandaşlık vermesi, gelecek günlerde tıpkı gerçek veya tüzel kişi gibi hak ve yükümlülüklere sahip olan bir hukukî kişiliğe erişecek yapay zekalı robotların var olacağını müjdelemektedir. Öyle ki, vatandaşlık verilen robotların da millet unsuru içerisinde değerlendirilip değerlendirilmeyeceği ve tıpkı günümüzde vatandaş ile devletin birbirine karşı olan yükümlülükleri ile bu yükümlülüklerin yanında sahip olunan hakları elde edip edemeyecekleri, dolayısıyla yükümlülük altına girmelerinin söz
konusu olup olmayacağı tartışılmalıdır.
Yapay zeka gelişmeleri ile, insan gücü günden güne yerini yapay zekaya bırakmakta ve yapay zeka hayatın her alanında faaliyet göstermeye başlamaktadır. Bunun sonucunda yasal düzenlemelerin, sözleşmelerin ve teamülî olarak kabul gören her bir hususun da yeniden tartışılarak, değişen koşullar çerçevesinde tespit edilmesi gerekmektedir. Üstelik, toplumun
değişen koşullara vereceği tepki ve her bir gelişim ve değişimin sosyal yaşamda yaratacağı etki de bir bütün olarak tartışılmalıdır.

2. Yapay Zekanın Kişiliği


Yapay zekanın hukuki statüsünün sorgulanması, son zamanlarda birçok uluslararası kurumsal şirketin yapay zeka çalışmalarının ivme kazanması sonucunda oldukça önem kazanmıştır. Her ne kadar robotların kişilerin mülkiyetinde yer alan birer eşya oldukları kabul edilse de yapay zeka ve robotlar arasında bariz farklar bulunmaktadır. Yapay zeka başlı başına düşünebilen, sorgulayabilen ve karar verebilen, adaptasyon yeteneği yüksek bir mekanizmadır. Sürücüsüz araçlar ya da fabrika üretiminde kullanılan yapay zekâ türlerinin kişilere verdikleri somut zarar örnekleri de düşünüldüğünde yapay zekanın hukuki statüsü tartışmaları oldukça değerlidir.
Yapay zekadan kaynaklanan zararların mevzu Borçlar Hukuku kuralları ile çözüme kavuşturulması mevzuatların bu konuda yetersiz kalmasından dolayı son derece güçtür. Bu durum, yapay zekanın verdiği zararlardan doğan sorumluluğun nasıl belirleneceği ve yapay zekanın hukuki statüsünün ne olabileceği sorusunu uyandırmaktadır. Yapay zekalı robotlara bir yaptırım uygulanabilmesi için öncelikle hukuken kişilik tanınması gerekmektedir.

Yapay zeka ile çalışan robotlara kişilik tanınması konusunda bir görüş birliği bulunmamaktadır. Bir görüşe göre, gerçek kişi ulusal ve uluslararası yasalarla en üst düzeyde kullanılan hukuk öznesidir. İnsan olmayan yapay bir varlığın bu korumadan yararlanmasına izin verilmemelidir. İnsan, tüm fiziksel ve zihinsel engellerini insanlara verdiği zararlara rağmen insan olarak tüm temel yasal korumadan yararlanmakta hatta suç işlemiş bir kişi olarak dahi korunmaya devam
etmektedir. Yapay zekalı bir robotik sistemin üretim, programlama gibi hatalarla üretilmiş olarak insanlara zarar vermesi halinde dahi benzer şekilde yasal korumalardan yararlanmasının neden olabileceği hukuki bir nitelendirmeden kaçınmak gerekmektedir. Başka bir görüşe göre ise, robotik cihazların karar verme yöntemlerine yani yapay zekaya sahip olup olmadığına bakmak gerekmektedir. Eğer robotlar, kendi başlarına karar verebilen bir yapay zekayla donatılmışlar ise onlara hukuki kişilik tanınması gerekir.

Yapay Zekanın Hukuki Statüsüne İlişkin Görüşler

Bugüne kadar yapay zekanın hukuki statüsüne ilişkin ortaya atılan ilk görüş, yapay zekanın hukuki statüsünün “eşya” olarak kabul edilmesidir. Bu görüşe göre, yapay zekanın tıpkı herhangi bir alet gibi bir kimsenin eşyası olarak kabul edilmesi ve gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde yer alması gerekir. Buna rağmen, yapay zeka bazı bilişsel özelliklere sahiptir ve tamamen otonom olan son derece akıllı yapay zekâ örneklerinin ortaya çıkması yalnızca bir zaman meselesidir. Dahası, bugün karşılaştığımız yapay zekâ türleri doğal sistemlere kıyasla çok daha hızlı bir biçimde öğrenme, çevreye asla öngörülemeyecek bir şekilde uyum sağlama ve kendi yaratıcılarının dahi öngöremeyeceği zararlar verme potansiyeline sahiptir. Örneğin, Microsoft şirketinin Tay isimli yapay zekası Microsoft şirketi tarafından yaratıldıktan kısa bir süre sonra Twitter hesabı üzerinden dünyanın dört bir yanındaki insanlarla tesadüfi bir biçimde sohbet etmeye başlamış ve bu sohbetler sonucundan ırkçı ve cinsiyetçi olmayı öğrenmiştir.
Microsoft şirketi, kontrolden çıktığı için Tay’ı kapatmak zorunda kalmıştır. Tay’ın başına gelen bu durum, aslında tam olarak bir kontrolden çıkma durumu değildir. Tıpkı bir çocuk gibi Tay, kendisine verilenleri öğrenmiş ve karşılığında da öğrendiklerini paylaşmıştır. Bu durumda tek fark, Tay’ın bunu bir insanın yapabileceğinden çok daha hızlı ve çok daha kapsamlı bir şekilde yapmış olmasıdır.

Yapay zeka, öğrendiği bilgileri işleyerek etki-tepki yasasında olduğu gibi karşıya aktarmaktadır. Dolayısıyla, bir yapay zekanın dünya satranç şampiyonunu satranç oyununda yenmesi de ırkçılık ve cinsiyetçilik öğretilen bir yapay zekanın bunu geri vermesi de kaçınılmazdır. Bu noktada önem arz eden durum, Tay’ın oluşturucularının bu chatbot’u tasarlarken
bunu öngörmemiş ve gelecekte de buna benzer durumlarda öngöremeyecek olmalarıdır. Çin’de bir chatbotun rejim karşıtı hale gelmesi örneğinde olduğu gibi yapay zeka, sahip olduğu zekayı bir adaptasyon yeteneği sergileyerek öngörülemez bir yöne döndürme potansiyeline sahiptir.

Bu durum, yeni doğan bir çocuğun yetiştirilmesine benzemektedir. 18 yaşını doldurmuş olan hiçbir bireyin velisi bulunmamaktadır. Yani aslında, bir zamanlar çocuk olan insanlar 18 yaşını doldurduğunda anne babanın sorumluluğundan çıkıp kendi fiil ehliyetine kavuşmaktadır.

Yapay zekânın sürekli gelişiyor olması, sonsuza kadar bir kişinin mülkiyetindeki bir eşya olarak kalamayacağının ispatıdır.
Yapay zekânın hukuki statüsüne ilişkin ortaya atılan bir diğer görüş ise yapay zekanın hukuki statüsünün köle olduğudur. Bu görüşe göre, yapay zeka basit bir eşya değildir ancak yapay zekâya eşya statüsü dışında bir statü verilmesini de imgelememektedir. Bu görüşe göre, yapay zekâ insanların kölesi olmalıdır. Bu nedenle, hukuk sistemleri yapay zekânın hukuki statüsünü kölelik olarak düzenlemesi gerekir. Ne var ki, kölelik çağdaş hukuk sistemlerinin reddettiği bir
kavramdır.
Avrupa Parlamentosu bu konuda oldukça farklı bir görüş ortaya atarak yapay zekaya özel bir hukuki kişilik türünün geliştirilmesi gerektiğini belirtmiştir. Parlamentoya göre, bilinç yeteneğine ve düşünme yeteneğine sahip olan yapay zekalı robotik sistemler ile bu yeteneklere sahip olmayan eşyalar arasında ayrım yapılması gerekmektedir.

27 Ocak 2017 tarihinde Avrupa Parlamentosu, yapay zekanın gelecekte yaratacağı problemlerin çözümüne yönelik hukuki bir dayanak oluşturmak amacıyla bir dizi tavsiye kararı içeren Avrupa Parlamentosu Hukuk İşleri Komisyonu Robotik Tavsiye Raporu’nu yayımlamıştır. Bu Raporun en dikkat çekici ve devrimsel kabul edilecek özelliği yapay zekaya ‘elektronik kişilik’ verilmesi önerisidir. Rapor, uzun vadede robotlar için özel bir hukuki statü yaratılmasını tavsiye etmektedir. Rapora göre robotlara elektronik kişilik verilmesi ile robotlar sebep oldukları zararlardan sorumlu olabilecek ve robotların da bir kişiliğe sahip olduğu, robotların otonom kararlar aldıkları veya üçüncü kişilerle bağımsız bir biçimde iletişime geçtikleri diğer durumlarda doğrudan göz önünde bulundurulabilecektir. Rapor, en zeki yapay zeka türünün
ortaya çıkışının ancak elektronik kişilik önerisinin kabulü halinde mümkün olabileceğini ifade etmektedir.
Avrupa Parlamentosu yapay zekaya ilişkin tartışmalardaki pozisyonunu tereddütsüz bir biçimde göstermiş ve yapay zekânın yalnızca bir kişiliğe sahip olması gerektiğini değil; ayrıca bu kişiliğe, tüzel kişilik ve gerçek kişilik kavramları yanında yeni ve üçüncü bir tür olan elektronik kişilik denmesi gerektiğini ifade etmiştir.
Elektronik kişilik kavramı, yalnızca yapay zekaya tanınan yeni bir kişilik türü olarak sadece robotik bilimi bakımından değil, hukuki açıdan da yeni bir çağın habercisi niteliğindedir.

a) Yapay Zekanın Hukuki Statüsünü “Eşya” Olarak Kabul Eden Görüş

Hukuku anlamayan ve hukuka göre hareket etmeyen bir varlığa hak ve yükümlülük vermenin doğru olmayacağı gerekçesine dayanarak yapay zekanın hukuki statüsünü “eşya” olarak kabul eden bir görüş bulunmaktadır. Bu görüşe göre, yapay zekanın tıpkı herhangi bir alet gibi bir kimsenin eşyası olarak kabul edilmesi ve yapay zekanın gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde yer alması gerekmektedir. Oysa ki yapay zeka, basit bir makine değildir. Kimi bilimsel özelliklere sahiptir; tamamen otonom yapay zeka örneklerinin ortaya çıkması ise yalnızca an meselesidir. Üstelik, günümüzde karşılaştığımız Tay gibi yapay zeka türleri bile bir insandan çok daha hızlı bir şekilde öğrenme, çevreye asla öngörülemeyecek biçimde adapte olma ve böylece kendi yaratıcılarının dahi öngöremeyeceği zararlar verme potansiyeline sahiptir.

Yapay zekanın bir tür yazılım ya da program olmasından dolayı gayrimaddi bir eşya olarak değerlendirilmesi makul gerekçe teşkil edecek mahiyettedir. Yapay zekanın hukuki statüsünün eşya olması fikri ile yapay zekanın hukuki statüsünün köle olması fikri çıkış noktası bakımından birbirine benzemektedir. Öyle ki, John Locke’un görüşüne göre insanlar, kendilerinden çıkan ya da kendileri tarafından yaratılan eşyalar üzerinde mülkiyet hakkına sahiptir. O halde, yapay zekaya bir kişilik bahşedilecek ise, yapay zeka insanın mülkiyetinde bulunan bir eşya ya da
köle olmalıdır.

b) Yapay Zekanın Hukuki Statüsünü “Köle” Olarak Kabul Eden Görüş

Kölelik, kendi adına hareket ederken hak, yükümlülük ve yetki sahibi olmayan; efendileri adına onların yetkisi dahilinde üçüncü kişiler ile yasal işlemler yapabilen bir hukuki statüdür. Öğretide, yapay zekanın hukuki statüsünün kölelik olması gerektiğini savunan birçok görüş bulunsa da kölelik günümüzde uluslararası hukuk normlarında ve demokratik anayasalarda hukukunda kabul edilemez bir olgudur.

c) Yapay Zekanın Hukuki Statüsünü “Gerçek Kişi” veya “Tüzel Kişi” Olarak Kabul Eden Görüş

Yapay zekanın hukuki statüsü gerçek kişi olamaz zira gerçek kişilik statüsü yalnızca insanlara haizdir. Hukuki işlem, o işlemi yapan kişi hakkında hüküm ve sonuç doğurmaktadır. Bazı durumlarda hukuki ve maddi engeller yüzünden kişilerin yaptığı hukuki işlemler sonuç doğurmaz. Bu durumda hukuki işlem “temsilci” tarafından yapılır. Kişi ile temsilci arasındaki
ilişki bizi temsil kavramına götürür. Bir görüşe göre yapay zekalı robotlar esas kullanıcılarının temsilcisi olarak hareket etme yetkisine sahip olmalıdır. İnsanlar ve yapay zekalı robotlar arasında vekalet hukuku ilişkisinin doğacağını öngörmektedir. Buna göre, robotların eylemleri ve işlemleri esas kullanıcısını sorumlu kılacaktır.

Yapay zekalı robotik sistemlerin iradi teslim yetkisine veyahut yasal teslim yetkisine sahip olmaları mümkündür. Bunların, hak sahibi olmaları, borç altına girmeleri veya sorumluluk sahibi olmaları kişi olarak kabul edilmediklerinden dolayı mümkün değildir. Oysaki, yapay zekalı robotik sistemlerin irade açıklama yetenekleri bulunduğundan doğrudan temsil ilişkisi gündeme gelebilecektir. Yapay zekalı robotik sistemlerin, temsil ettikleri kişileri hem borç hem de hak sahibi olmaları mümkün olacağından bu noktada yalnızca hak sahibi olmaları şeklinde önlem alınması gerekebilir. Yetkisiz temsil ilişkisi ile hukuki meselelerin çözülmesi mümkün olsa da iyiniyetli üçüncü kişilerin korunması amacıyla geçersiz olan işlemlerden doğan temsil olunanın sorumluluğu gündeme gelecektir. Bu nedenle yapay zekalı robotik sistemlerin
yaptıkları hukuki işlemlerden sonuç doğmaması ve borç veya sorumluluk altına sokulmasına izin verilmemesi gerçek ve kişileri koruyan bir önlem olabilir. Zaman içerisindeki ihtiyaç ve gelişmelere bağlı olarak değişik çözüm önerilerinin getirilmesi de mümkündür. Yapay zeka gelişmeleri baş döndürücü hızla ilerlerken robot üreticisi veya işleticisine dair gerekli düzenlemeler ihtiyaç dahilindedir.

Yapay zekalı robotik sistemlerin fiillerinden sorumlu olmamaları, kendi irade açıklamalarıyla elektronik kişilik olarak yasal temsilcisi oldukları kişiyi hak sahibi yapabileceklerini, irade açıklamalarıyla ne kendilerini hak sahibi yapacakları ne de kendilerini yasal temsilcisi veya üçüncü kişileri adına borç altına sokacaklarını kabul etmek özel bir hukuki statüyü yani
elektronik kişiliği gerekli kılmaktadır.

Robotların, tüzel kişi sayılması yönündeki görüş, yapay zekanın hukuki statüsüne ilişkin yaklaşımlardan biridir. Buna karşılık, tüzel kişiliğin kurucu unsurlarından biri olan ortak amacın yapay zekâ ile onu imal eden, programlayan ya da idare eden bakımından sağlanmasının teknik anlamda mümkün olmadığı yönünde eleştiriler bulunmaktadır.
Akıllı yazılımlara tüzel kişilik statüsünün tanınması beklenir. Otonom faaliyet gösterebilen sistemleri sadece bir eşya olarak kabul etmenin ve sahiplerinin sorumluluk doğuran eylemlerinin ortaya çıkmasını beklemenin sonradan tazmini güç problemleri ortaya çıkarabilir.

Bir başka görüşe göre, yapay zekalı robotik sistemleri hukuken hak ve borç sahibi olabilen kişi olarak kabul etmemek gerekmektedir. İnsan olmayan varlıklara tüzel kişilik tanınmış olması, robotların da kişi olarak kabul edilmesinin gerekçesi olmamalıdır. Bunun sebebi, tüzel kişilerin çeşitli saikler ile bağımsız birer kişi olarak kabul edilseler de insan iradesine muhtaç olmalarıdır. Tüzel kişiler, gerçek kişilerin iradesi olmadan kurulamaz, karar alamaz ve aldıkları kararları uygulayamazlar. Bu anlamda tüzel kişiler, kuruluş, işleyiş ve sona erme aşamalarında şeffaf ve kontrole açıktırlar. Yapay zekayla çalışan robotlar ise insan gibi ve hatta insandan daha fazla zekaya sahip olarak çalışıyorlar ise kendi benliklerinin farkına vardıktan sonra bağımsız karar almaları ve aldıkları kararları uygulamaları söz konusu olacaktır. Dolayısıyla, yapay zekalı robotik sistemler insan simülasyonuna benzese de onları hak sahibi olarak kabul etmek öngörülemez risklerdoğuracaktır

Karşılaştırmalı hukuk alanında, yapay zekanın tüzel kişi niteliğine ulaşması konusunda çeşitli gelişmeler yaşanmaktadır.

Örneğin: Estonya’da yapay zekaya tüzel kişilik ile eşya arasında kalan özel bir hukuki statü verilmesi yönünde hukuki çalışmalar yapıldığı görünmektedir. Günümüzde, insan dışındaki bu süjelere bir kişilik verilmesi görece tartışmasız bir şekilde kabul edilmektedir. Ne var ki, yapay zekanın hukuki statüsünün ne olması gerektiği yönünde yapılan tüm tartışmalar Avrupa Parlamentosu Konferansında tamamen ve sonsuza kadar seyir değiştirmiştir.

d) Yapay Zekanın Hukuki Statüsünü “Elektronik Kişilik” Olarak Kabul Eden Görüş

27 Ocak 2017 tarihinde Avrupa Parlamentosu Hukuk İşleri Komisyonu tarafından kabul edilen Robotik Hakkında Medeni Hukuk Kuralları Tavsiye Raporu 16 Şubat 2017 tarihinde yayınlanmıştır. Robotik Hakkında Medeni Hukuk Kuralları Tavsiye Raporu, otonom özellikli yapay zekalı robotik sistemlere “elektronik kişilik” vermeyi ve yapay zekanın kullanıcısına özgü kusursuz sorumluluk hali getirilmesini teklif etmektedir. Bu raporda, otonom karar alabilen yapay zekanın sebep olacağı zararların sorumluluk doğurması bakımından mevzu hukuk sistemlerinde bulunan hukuki sorumluluk konusunun yetersiz kalacağına vurgu yapılmaktadır. Tavsiye raporu, devletleri bağlayıcı olmasa da yapay zeka ile ilgili ilk somut uluslararası düzenleme olması bakımından oldukça büyük bir öneme sahiptir. Rapora göre, yapay zekalı robot başka biri tarafından kontrol edilemediği zaman kendisine hukuki kişilik atfedilmesi gerekmektedir.
Avrupa Parlamentosu Hukuk İşleri Komisyonu’nun “Robotik Hakkında Medeni Hukuk Kuralları Tavsiye Raporu’nda yapay zekanın otonomluğu, yapay zekanın dış kontrolden ve etkiden bağımsız halde karar alma ve dış dünyaya uygulama kabiliyeti olarak tanımlanmaktadır.

Komisyon, otonom sistemlere, siber fiziksel sistemlere, akıllı otonom robotlara ve bunların alt kategorilerine ilişkin Avrupa birliği çapında geçerli ortak kavram yükümlüklerinin belirlenmesinde beş özelliğin dikkate alınarak belirlenmesi gerektiğini vurgulamaktadır:

1- Otonominin çevresi veya sensörler ile veri alışverişi yoluyla verilerin analizi ile ve elde tutulması ile kazanılması

2- Etkileşimi ve tecrübesi ile kendi kendine öğrenme kapasitesi

3- Minimum 1 adet fiziki destek

4- Hareketlerini çevresine uyarlayabilme kabiliyeti

5- Biyolojik anlamda canlı olmama


Tavsiye Raporu, uzun vadede robotlar için özel bir hukuki statü yaratılmasını tavsiye eder. Rapora göre, robotlara elektronik kişilik verilmesi ile robotlar sebep oldukları zararlardan sorumlu olacaktır. Ayrıca bu rapor, süper yapay zeka türünün ortaya çıkışının ancak elektronik kişilik önerisinin kabulü halinde mümkün olacağını ifade etmektedir. Avrupa Parlamentosu, yapay zekaya ilişkin tartışmalardaki pozisyonunu tereddütsüz bir şekilde ortaya koymuştur.

Yapay zekanın yalnızca bir kişiliğe sahip olması gerektiğini değil, bu kişiliğe yeni ve üçüncü bir tür olarak “elektronik kişilik” denmesi gerektiğini de ifade etmektedir. Hukuki statüsü elektronik kişi olacak otonom özellikli yapay zekaların resmi bir sicile kaydedilmesi şeklinde bir öneri de bulunmaktadır. Bu durumda, elektronik kişi olan yapay zekalı robotik sistemlerin hak ehliyetine sahip olacaktır.

“Yapay Zeka ve Haksız Fiil Bağlamında Yapı Malikinin Sorumluluğu” isimli yazımıza bağlantıdan ulaşabilirsiniz.

Bir çeşit yapay zeka testi olan “Turing Testi” konulu yazımızı da bağlantıdan okuyabilirsiniz.

Yazar: M. Senem ÇETİN