Yapay Zeka ve Geleceğin Mahkemeleri

1. Giriş

İnsanlık zamana bağlı olarak sürekli gelişmektedir. Bu tarihi gelişim süreci farklı kategorilere ayrılmıştır. Bu bölümleri 3 ana başlık altında toplamak istersek, ilki Tarım Toplumu olur. Avcı-toplayıcı toplumdan sonra gelen ve nüfusun büyük bir kısmının tarım sektöründe çalıştığı dönemdir. Zamanla yerini Sanayi Toplumuna bırakmış ve sonrasında Bilgi Toplumu tümünün yerini almıştır. İçerisinde yaşadığımız Bilgi Toplumu internetin hayatımıza girmesiyle insan yaşamında büyük değişikliklere neden olmuştur. Büyük bir dijital dönüşüm başlamıştır. Bu dönüşümün öncülerinden birisi de yapay zeka teknolojisidir. Her geçen gün yeni bir teknoloji geliştirilmekte ve hayatımızı kolaylaştırma da hızla yerini almaktadır. İnternet erişimi artık insanların temel ve zorunlu ihtiyaçları arasında sayılmaktadır. Hayatın her alanında yaşanan bu dönüşüm ve gelişmelerden tüm sektörler belirli ölçülerde etkilenmektedir.

2. Endüstri 4.0

Almanya’nın en önemli Endüstri Fuarı olan Hannover Fuarında insanlık yeni bir terimle karşılaştı. 2011 yılında gerçekleştirilen fuarda Endüstri 4.0 yani 4. Sanayi Devrimi halka tanıtıldı.[1] Temelde sanayinin bilişimle bütünleşmesi ve üretim teknolojilerinin akıllı fabrikalarda vücut bulmasını hedefliyordu. Bu devrim üretimin hızlandırılması, verimin artırılması ve otonom sistemlere geçilerek insan gücünün azaltılmasını hedefliyordu. Kısa sürede büyük aşamalar kaydedildi. Ev içerisindeki bütün cihazlar ev ağı içerisinde birbirleriyle etkileşimli çalışmaya başladılar. Sanayi insan refahı için yeni bir çağ başlattı.

İlk kez Nesnelerin İnterneti kavramı telaffuz edildi.[2] Birçok alan dijital dönüşümden etkilenerek en geniş ağ olan internete bağlantısını sağladı. Bankacılık sisteminden sağlık sistemine insan yaşamında önemli yeri ola tüm sistemler artık uzaktan erişebilir yetenekler kazandı. Böylesine baş döndürücü teknolojik gelişmeler yaşanırken Adalet Sistemlerinin de bu gelişmeye karşı uzak kalması mümkün değildi. Her ne kadar temelinde insan vicdanı gibi benzersiz bir özellik barındırsa da belirli bölümlerinde dijital dönüşümler yapıldı.

2. Gelişen Teknolojinin Adalet Sistemine Etkileri

Birçok ülke Adalet sistemlerinde teknolojinin nimetlerinden faydalanmak için çalışmalar yapmaktadır. Adalet sistemi geniş bir bürokrasi barındırdığından kâğıt ortamından kurtularak dijital ortama geçme çalışmaları bu alandaki ilk gelişmelerden oldu.  Özellikle bilgisayar sistemlerinin sağladığı olanaklar hemen hemen tüm ülkelerde ofis yönetim sistemleri kapsamında kullanılmaktadır. Çoğu ülkede davaların büyük çoğunluğu internet üzerinden uzaktan erişim sağlanarak açılabilmektedir. Adalet sisteminde belirli özellikler internet üzerinden erişim sağlanarak kullanıma imkân vermektedir.

Estonya, Çin, Ukrayna, İngiltere ve ABD Adalet Sistemlerinde teknolojiyi kullanma çabasında olan ülkelerin başında gelmektedir. Bu ülkeler, her geçen gün teknolojinin adalet sistemlerinde nasıl daha etkin kullanılabileceğini araştırmaktadırlar. Çin, 2019 yılı içerisinde başlattığı “internet mahkemeleri” olarak adlandırılan proje sayesinde “akıllı mahkeme” kavramını gündeme taşıyarak Adalet sistemini internete taşımaya başlamıştır.[3] Çinli yetkililer, adalete erişimin kolaylaştırılması ve masrafların düşürülmesi hedeflerine ulaştıklarını belirtmişlerdir.

ABD ve İngiltere ise suçun soruşturulması ve kovuşturulması evresinde teknolojiyi kullanma araştırmaları yaparken bir yandan da yapay zekanın bu aşamalarda nasıl yer alabileceği konusunda çalışmalar yapmaktadırlar. Özellikle “büyük veri” dediğimiz, geçmişteki bilgilerin, dijital ortama aktarılarak tasnif ve sınıflandırması yapılması sonrasında anlamlı hale getirilmesi kapsamında çalışmalar yapmışlardır. Adalet sistemi içerisinde oluşan verinin, gelecekte oluşabilecek olaylara karşı istatistiki tahmin ve yapay zekâ teknolojilerinin kullanılması yöntemleriyle önleyici güvenlik alanında kullanıldığı çeşitli uygulamalar geliştirmişlerdir.

2.1 Yapay Zeka ve Risk Tahmin Uygulamaları

Amerika Birleşik Devletleri Adalet sisteminde risk değerlendirme araçları olarak bazı algoritmalar kullanılmaktadır. Bunlardan bir tanesi COMPAS (Correctional Offender Management Profiling for Alternative Sanctions)‘tır.[4] Bu algoritma bir sanığın yargılama esnasında tutuklu olarak mı yargılanacak yoksa yargılama süresince serbest mi kalacak kararı verilmesi esnasında kullanılmaktadır. Uygulama bu karar aşamasında yargıçlara karar destek yardımcı uygulaması olarak hizmet vermektedir. Bu yazılım sayesinde sanığın risk puanı hesaplanmakta ve yargıcın bu risk puanını da tutuklama kararı alma aşamasında göz önünde bulundurması sağlanmaktadır. Sanık için yapılan “Risk Değerlendirme” sonrasında risk puanı yüksek sanıklar tutuklanma, risk puanı düşük sanıklar ise serbest bırakma tavsiyesi ile yargıç karşısına çıkmaktadırlar. Yargıç bu tavsiyeye uymak zorunda değildir. Zaten bu uygulama bir karar destek uygulamasıdır. Geçmiş adli vakalar, sanığın adli geçmişi, yaşı, diğer bazı özellikleri yardımı ile yapay zeka uygulaması eğitilmektedir. Uygulamadan beklenti yeniden suç işlemeye yatkın bireyler tarafından toplumun zarara uğratılma ihtimalinin en aza indirgenmesidir. Bu tür risk değerlendirme uygulamalarının faydalarından birisi yargıçların önyargılı karar vermelerinin kısmen engellenebilmesidir.

Birleşik Krallığın kuzeyinde bir şehir olan Durham’da HART (Harm Assessment Risk Tool) olarak adlandırılan ve yapay zekâ tabanlı olarak büyük veri kümeleri ile eğitilen bir algoritmadır.[5] Bu algoritmaya 2008 ile 2012 tarihleri arasında yapılan 104.000 gözaltı olayının ayrıntılı bilgisi girilmiştir. Bu her gözaltı olayı ile ilgili 34 adet veri alanı oluşturulmuş ve bu veri alanları her bir gözaltı olayı ve sonucuna göre girilmiştir. Uygulama R programlama dili kullanarak yazılmıştır. Uygulama geçmişte olmuş ve sonuçlanmış olaylarla eğitilmiş ve günümüzde gerçekleşen olaylarda tahmin yapması istenmiştir. Yapılan çalışmalar sonucunda henüz Yapay Zeka tabanlı uygulamaların ilk örneklerinden olan HART’ın oldukça başarılı olduğu görülmüştür.

2.2 Karar Destek Uygulamaları ve Robot Yargıçlar

Estonya, ulusal yapay zekâ (AI) stratejisi ‘KrattAI’ kapsamında 30’dan fazla yapay zeka çözümünü kamu hizmetlerinde kullanmaktadır.[6] Estonya Adalet Bakanlığı 7.000 € ‘dan az olan uyuşmazlıkları yargılayabilecek bir “robot yargıç” tasarlamayı ve kullanmayı planlamaktadır. Adalet Bakanlığı yetkilileri, planlanan sistemin hakimler ve mahkeme katipleri için birikmiş davaları temizleyebileceğini düşünmektedirler. Sistemin ilk evrelerinde Yapay zekâ tabanlı yargıcın bir karar vermesi ve bu karar hakkında da insan yargıca itiraz edilebilme olanağı sağlanması öngörülmektedir. Böylece sistemin çalışması hem kontrol edilebilecek hem de geri bildirim ile sistemin eğitilmesine devam edilecektir. Estonya, her ne kadar Bilişim Uzmanları tarafından yapılan ilk siber saldırılara maruz kalan ülke olarak gösterilse de Dijital Dönüşüm de Avrupa’nın belki de dünyanın en önde giden ülkesi olmayı başarma yolunda ilerlemektedir.

Ukrayna Adalet Bakanlığı Yapay Zekayı ceza hukuku kapsamında yapılan yargılamalarda Karar Destek Aracı olarak kullanmayı düşünmektedir.[7] Ukrayna Yüksek Adalet Konseyi bu konu ile ilgili bir çalışma başlattığını duyurdu. Ukrayna’nın adalet alanında çalışan uzmanları, bu konuyla ilgili dünyada yapılan çalışmaları titizlikle takip ederek kendilerine en uygun olan Yapay Zeka uygulamalarını denemek ve kullanmakla ilgili çaba göstermektedir. Özellikle ABD ve İngiltere’de kullanılan Risk Değerlendirme Teknolojilerinin bir kısım özelliklerini barındıran ve sadece velayet davalarında Yargıca vereceği kararda destek sağlaması amaçlanan “Cassandra” isimli bir yazılım üzerinde çalışıldığını açıklamışlardır. Ancak bu tür yazılımların en önemli parçası olan Algoritma hakkında tam bir gizlilik bulunmaktadır. Bu alanda bir açıklama yapılmamıştır.

2.3 Yapay Zekalı Avukat ve Büyük Veri Madenciliği

Dünyanın ilk yapay zekalı avukatı olan IBM firması tarafından geliştirilen “AI Ross”un Baker & Hostetler isimli hukuk firması tarafından işe alındığı duyuruldu.[8] Söz konusu firma bünyesinde yaklaşık 50 avukat barındırmaktadır. AI Ross’u iflas hukuku alanında çalıştıracaklarını duyurdular. AI Ross okuduğu dili anlamak ve varsayımlar oluşturmak konusunda geliştirilmiştir. Ayrıca araştırma yaptığı konuyla ilgili kendisine sorulan sorular kaşsısında referanslara dayanarak cevaplar üretebilmektedir. Yapay zekâ tabanlı bir öğrenme sistemine sahip dijital avukat etkileşime girdikçe daha hızlı bir öğrenme yapısı ile donatılmıştır.

İngiltere’de araştırmacılar tarafından, AİHS’nin işkence yasağıyla ilgili üçüncü, adil yargılanmayla ilgili altıncı ve özel hayata saygıyla ilgili sekizinci maddelerinin ihlal edildiği gerekçesiyle başvuruda bulunulan 584 davanın İngilizce veri kümeleri bir veri tabanına yüklenmiştir.[9] Veri tabanı üzerinde “ihlal” veya “ihlal değil” kararı verecek bir algoritma çalıştırılmıştır. Önceden sonuçlanmış bu davaların sonuçları araştırmacılar tarafından oluşturulan algoritma ile %79 oranında doğru olarak tahmin edilmiştir.

2.4 DeepFake Etkisi, Yapay Zeka ve Yapay Sinir Ağları

DeepFake; Deep Learning (Derin Öğrenme) ve Fake (Sahte) kelimelerinin birleşimiyle oluşturulmuş ve Türkçe olarak Derin sahtecilik denilen bir yazılım ortamıdır.[10] Bu tür yazılımlar sosyal ağ kullanıcıları tarafından sosyal ağ platformlarında paylaşılan resim ve videoların kullanılarak yeni resim ve videolar oluşturulmasında kullanılmaktadır. Yazılım bir veya daha fazla katman içeren yapay sinir ağları kullanmaktadır.  Algoritma kendisine verilen veriler ile yeni veriler elde etmektedir. Birçok köpek resmi ile eğitilen algoritma hiç olmayan bir köpek resmi üretebilmektedir. Bu durum özellikle hukuk alanında delil değeri yüksek olan medyaların güvenilirliğini sorgulatacak bir teknolojik gelişme olarak ortaya çıkmaktadır.

İnsanlar tarafından hiç söylenmemiş sözler söylenmiş hiç gidilmemiş ortamlarda bulunulmuş gibi ses ve medya üretimi bu yazılımlar sayesinde mümkün hale gelmiştir. Mahkeme salonunda delil niteliği taşıyan ses ve görüntü kayıtlarının delil niteliklerinden şüphe edilmeye başlanmasına çok bir zaman kalmamıştır. Teknolojinin gelişmesi insanlığın refahını sağlamaya yönelik kullanılmasının yanında suçlular tarafından da insanlığa tehdit olarak kullanılabilmektedir.

2.5 Metaverse

Son günlerde sanal ortamda düzenlenen ve milyonlarca kişinin katılım sağladığı etkinlikler yapıldığı konuşulmaktadır. Özellikle gençler tarafından yoğun rağbet gören sanal gerçeklik barındıran oyunlar içerisinde bu tür etkinlikler yapılmaktadır. Terim olarak iki farklı kelimeden oluşan Metaverse, Meta ve Universe kelimelerinin birleştirilmesi ile evren ötesi olarak dilimize çevirebileceğimiz bir anlama sahiptir.[11] Gerçekten de yaşadığımız evreninin ötesinde gerçekleşmektedir. Bu ortam görüntü işleme ve üretme teknolojilerinin çabasıyla bir sanal dünya oluşturmaktadır. Uygun donanım ve yazılım altyapısına sahip kullanıcılar hazır olan tüm özellikleri sanal olarak oluşturulan ve “avatar” olarak isimlendirilen sanal görünümlerden seçebilecekleri gibi kendileri de tamamen kendilerine özgü bir avatar yaratabilmektedirler. Bu sanal dünyada tüm avatarlar gerçek insanları temsil etmektedirler. Ancak zaman zaman bilgisayar sistemleri tarafından oluşturulan ve kullanılan avatarlar da mevcut olabilmektedir.

Tamamen bilgisayarlar tarafından yaratılan ve artırılmış gerçeklik ile sanal gerçeklik teknolojileri ile içerisindeymiş hissi yaratılan bu evren ötesi ortamlarda yeni bir yaşam başlamaktadır. Gerçek dünyanın tüm özelliklerini barındıran ama hiçbir hukuk düzenlemesi olmayan bu tamamen özgür dünyanın kendine özgü sorunları da yavaş yavaş ortaya çıkmaktadır. Tüm bu yeni gelişmeler ışığında tabi ki klasik adalet sistemi ile devam etmek te olasıdır. Ancak endüstri devrimi ile birlikte her sektörün kendini yenilediği bu çağda Adalet Sistemi de bu gelişmelere kayıtsız kalmamalıdır.

3. Yeni Çağın Mahkeme Salonu

Görünen o ki; Yapay Zeka geleceğin mahkemelerinin olmazsa olmazı olarak mutlaka yerini alacaktır. Büyük verinin kullanılması için en büyük sorun geçmişteki verinin dijital ortama taşınmasıdır. Çin, internet mahkemeleri projesinde, yıllar boyunca geçmişte tamamlanmış olunan davaların dosyalarını sayısal ortama aktarma işlemleriyle uğraşmıştır. Yapay zeka kapsamındaki yapay sinir ağlarının eğitilmesi için veri havuzlarının oluşturulması bazı durumlarda algoritmadan daha fazla önem taşımaktadır. Algoritmanın vereceği sonuçlar ne kadar çok ve uygun veri ile eğitildiğine bağlıdır.

Yapay zekâ kadar önemli bir diğer süje ise teknolojinin sunduğu duyargalar (sensörler) ve bilimsel yöntemlerdir. Özellikle pandemi döneminde hastalık taşıma ihtimali olan insanların tespitinde sıkça kullanılan termal görüntüleme yöntemleri adalet alanında da sıklıkla araştırmalara konu olmuştur.

Bu kapsamda 2014 ve 2016 yıllarında Bashar A. Rajoub ve Sebastián Bedoya-Echeverry isimli iki mühendis tarafından yapılan çalışmalar dikkat çekici sonuçlara ulaşmıştır. Yapılan çalışmalar termal yüz analizi ile yalan tespiti konusuna odaklanmıştır. 2014 yılında Bashar A. Rajoub ve Reyer Zwiggelaar tarafından yapılan çalışmada; insanların stres seviyeleri arttığında yüzlerinde meydana gelen ısı değişiklikleri incelenmiştir.[12] Denekler üzerinde yapılan çalışmalarda stres altındayken göz çevresindeki damarlarda kan akışının hızlanması sebebiyle bir ısınma, yanaklarda biraz soğuma ve boyun bölgesinde ısınma meydana geldiği görülmüştür. Burun bölgesinde ise bir ısı değişikliği olmamıştır. Deneklere doğru ve yalan söyleyebilecekleri testler uygulanmış ve makine öğrenmesinde kullanılacak büyük veri oluşturularak yapay zekâ eğitilmiştir. Yapılan çalışma %87 civarında başarıya ulaşan sonuçlar almıştır.

2016 yılındaki diğer çalışmada Sebastián Bedoya-Echeverry ve arkadaşları da yüzde bulunan belirli bölgelerde meydana gelen ısı değişikliklerinin stres ile ilişkisi üzerine yoğunlaşmışlardır.[13] Termal kameralar ile elde edilen termal görüntüler üzerinde çalışarak resim işleme algoritmalarını kullanarak yapay zekayı eğitecek veriyi üretmişler ve bu verilerin analizlerini yapmışlardır. Vardıkları sonuçlar henüz ilk aşamalarında olan bu bilim alanı için oldukça tatminkardır.

3.1 Mahkeme Salonlarında Duyarga Kullanılması

Duyargaların gün geçtikçe hassas ölçüm yapabilecek hale gelmesi ve endüstriyel kullanımlarından alınan başarılı sonuçlar neticesinde farklı alanlarda kullanılmaları konusunda çalışmalar yapılmaktadır. Mahkeme salonlarında en önemli kısım doğruya ulaşma çabasıdır. Ceza muhakemesinde amaç maddi gerçeğe ulaşmaktır. Doğru sadece bir tanedir. Tüm muhakeme bu tek doğrunun ortaya çıkarılması amaçlıdır. Bu amaca ulaşmak için deliller büyük önem taşımaktadır. Delillerin incelenmesi aşamasında en son teknoloji kullanılması tercih edilmektedir. Sanık mahkeme salonuna girdiği andan itibaren yüksek çözünürlüklü kamera ve termal görüntü alan cihazlarla sürekli takip edilebilecek bir ortam oluşturulduğunda insanların duygu durumlarının bir yansıması olan vücut ve yüz hareketleri ile vücutlarının kimyasal değişiklikleri takip edilebilecektir. Burada dikkat edilecek olan husus bu teknolojinin sanığı rahatsız etmeyecek şekilde kullanılmasıdır.

3.2 Karar Destek Sistemi

Mahkeme salonu içerisinde duyargalardan alınan ölçümler uzman psikologlar tarafından eğitilmiş yapay zekâ tabanlı değerlendirme yapan uygulamalar tarafından işlenerek hakimin monitörüne sonuçları getirecektir. Hakim bu sonuçları değerlendirerek sanığa kendi sorularını yöneltebileceği gibi yapay zekâ tanımlı karar destek uygulamasının hazırladığı soruları da sorabilecektir. Karar Destek Sistemi süreci uygun şekilde yönlendirecek ve veri tabanını hızlıca tarayarak maddi gerçeğe ulaşma süresini kısaltacaktır.

            Adalet sistemi içerisinde klasörlerce evraktan oluşan davalara rastlanmaktadır. Bazen bu davalara bakan hâkim ve savcılar çeşitli nedenlerden dolayı değişmektedir. Böylesi çok veri içeren davaların incelenmesi oldukça uzun sürmektedir. Davaların tüm süjelerinin sayısal ortama aktarılması ve verileri yorumlayabilecek algoritmalarla desteklenen karar destek uygulamalarının geliştirilmesi bu süreci kısaltacaktır.

3.3 Duruşma Yönetim Sistemi

Birçok alanda kullanılmaya başlanan sesi metine dönüştüren uygulamaların mahkeme salonlarında etkin şekilde kullanılması yapılacak maddi kelime hatalarını da ortadan kaldıracaktır. Bu sistem katiplerin vazifelerini tamamen ortadan kaldırmayacak sadece katiplerin oluşan metni kontrol ederek hata ihtimalini azaltacak şekilde görev yapmalarını sağlayacaktır.

Yukarıda bahsettiğimiz “metaverse” duruşma salonunda kullanıldığında şu anda kullanılan Ses ve Görüntü Bilişim Sisteminin (SEGBİS) yerini alabilecektir. Halihazırda farklı şehirlerden duruşmalara SEGBİS ile katılım sağlanabilmektedir. Duruşmaya Metaverse’de kullanılan avatar gibi holografik görüntüleri ile katılan kişiler uygun teknolojik teçhizatla hem fiziksel olarak duruşma salonundaymışçasına hissedecekler hem de mimik ve hareketleri avatarları sayesinde net olarak izlenebilecektir. Böylece ceza muhakemesinde hâkimin sanıkla yüz yüze olması gerekliliği SEGBİS sisteminin çok daha ilerisinde olacak şekilde kısmen karşılanacaktır.

Artırılmış Gerçeklik ve Sanal Gerçeklik teknolojileri sayesinde meydana gelmiş adli olaylar holografi yardımıyla mahkeme salonunda 3 boyutlu(3D) olarak canlandırılabilecek ve planlaması ile gerçekleştirilmesi ayrı bir süre alan ve maddi külfet olan Keşif belki de her duruşmada tekrar tekrar yapılabilecektir. Coğrafi Analiz Sistemleri sayesinde tamamen sayısal hale gelmiş harita bilgileri sayesinde dünya üzerinde her noktanın 3 boyutlu olarak görüntülenebilmesi sayesinde bu tür canlandırmalar kolaylıkla gerçekleştirilebilecektir.

Dava dosya içeriği tamamen sayısal hale getirilmiş olacağından, duruşma esnasında gerek duyulan bilgi ve belgeler mahkeme salonunda mevcut olan üç boyutlu ekranda erişime imkan verecek şekilde hazır tutulacaktır. Adi tıp, bilirkişiler vb. süjelere duruşma süresince online bağlantı sağlanarak gerekli olan bilgiler duruşma süresince değerlendirilerek tüm bu faaliyetler için ayrıca süre ve emek sarfiyatından tasarruf edilebilecektir.

Tüm dünya adalet sistemlerinde asıl problem davaların sonuçlandırılması için gereken sürelerin uzun olmasıdır. Geliştirilecek duruşma yönetim sistemleri ile dava sürelerinin kısaltılması hedeflenecektir. Yeni sistemlerin geliştirilmesi için öncelikle dava sürelerinin uzamasına neden olan darboğazlar tespit edilecek ve bu darboğazlara odaklanan sistemler geliştirilecektir.

3.4 Milli Veri Tabanı Paylaşım Sistemi

Son yıllarda ülkemizde meydana gelen teknolojik gelişmeler sonrasında “e-devlet” platformu kurulmuş ve birçok hizmet bu platform üzerinden vatandaşın hizmetine sunulmuştur. Kurumlar bu platformdan dijital olarak sunacakları hizmetler için ya veri tabanlarına platform üzerinden kısıtlı erişim imkânı sağlamışlar ya da bu sorgulanacak bilgileri platform ile paylaşmışlardır. Ancak dava süreçlerinde görüldüğü üzere dava süresini uzatan işlemlerden birisi de dava için gerekli bilgilerin kurumlardan talep edilmesidir. Bu tür yazışmalar belli bir süre almaktadır. Bir öğrencinin öğrenci bilgisini mahkemeye kendisi sunmasına rağmen tekrar yazı ile okuldan istenmesi bir başka duruşma gününe gerek duyulacak bir işleme neden olmaktadır.

Bu tür taleplerin önüne geçecek sistem uygun yetkilendirmenin yapılarak oluşturulacak Milli Veri Tabanıdır. Tüm iktisadi, eğitim, adli vb. kurumların veri tabanları bir üst veri tabanı ile ilişkilendirilecek ve adalet sisteminin bu üst veri tabanına erişimi sağlanacaktır. Böylece kurumlar arası yazışmalardan kaynaklanan süre ve hak kayıpları ortadan kalkacaktır. Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlı olarak çalışan Mali Suçları Araştırma Kurulunun (MASAK) başarısı ortadadır. MASAK bu başarısını mali veri tabanlarına doğrudan erişim imkânını kullanarak sağlamaktadır. Aracısız olarak anlık malî hareketleri izlemesi sayesinde birçok malî suçu tespit ederek suçluların cezalandırılmasını sağlamıştır ve sağlamaya devam etmektedir. Unutulmaması gereken en önemli konu verinin toplanması değil toplanan verinin kullanılabilmesidir.

8. Sonuç

Teknolojinin sunduğu olanaklardan faydalanarak oluşturulacak adalet sisteminde insan kesinlikle bulunacak ve teknolojinin kolaylaştırıcı etkisini kullanarak sürecin hızlanmasını sağlayacaktır. İlk anda bu tür gelişmelere negatif yönde yaklaşan bakışın dayandığı temel nokta insanın süreçten tamamen çıkacağı düşüncesidir. Sanayi devrimi sonrası hızla gelişen teknoloji adalet sisteminde de kullanılmalıdır. Sadece ofis otomasyon sistemlerinin adalet sisteminde kullanılması yeterli faydayı sağlamamaktadır.

İnsan faktörünün son kararları verecek şekilde teknoloji ve yapay zekâ ile bütünleşmesi nihai hedef olacaktır. Böylece yapay zeka ile bilişim teknolojilerinin üstün olan tarafları sisteme entegre edilerek insan faktörünün üstün olan taraflarıyla birleştirilerek mükemmel sonuca erişmek mümkün olacaktır. Teknolojinin kolaylaştırıcı ve hızlandırıcı etkisi, adalet sisteminin darboğazlarını aşmak için gereken çözüm yollarını bulma yolunda mesafe kat edilmesini sağlayacaktır.

Özellikle yapay zekanın ve yeni teknolojilerin hukuk alanında kullanılmasının yanında bu varlıklardan hukukun geliştirilmesi ve iyileştirilmesi kapsamında faydalanılması gerekmektedir. Geleceğin adalet sistemlerinde insan faktörü mutlaka yerini muhafaza edecektir. Yapay zeka ve yeni teknolojiler hukuk alanında insan faktörünü destekleyerek çok daha verimli, süratli ve etkin bir adalet hizmeti verilmesini sağlayacaktır.

8. Sayımızdaki “Yapay Zekanın Hukuki Statüsü” isimli yazımızı bağlantıdan okuyabilirsiniz.

Yüksek Mühendis Av. Murat Osman KANDIR’ın Hukukta Yapay Zeka Ne Kadar Uygulanabilir?” isimli yazısına da bağlantıdan ulaşabilirsiniz.

Yazar: Av. Murat Osman KANDIR / Bilgisayar Yüksek Mühendisi

KAYNAKÇA

[1] S.I. Tay, T.C. Lee,  N.A. A. Hamid, A.N.A. Ahma “An Overview of Industry 4.0: Definition, Components, and Government Initiatives”, Jour of Adv Research in Dynamical & Control Systems, Vol. 10, 14-Special Issue, 2018

[2] Keyur K Patel, PG Scholar, “Internet of Things-IOT: Definition, Characteristics, Architecture, Enabling Technologies, Application & Future Challenges”,  IJESC, 2016

[3] Supreme People’s Court of China, Chinese Courts and Internet Judiciary (White Paper, 4 December 2019) 79–83; Tania Sourdin, Jacqueline Meredith and Bin Li, Digital Technology and Justice: Justice Apps (Routledge, 2020).

[4] Julia Dressel and Hany Farid, ‘The Accuracy, Fairness, and Limits of Predicting Recidivism’ (2018) 4 Science Advances 1.

[5] OSWALD, Marion, GRACE, Jamie, URWIN, Sheena and BARNES, Geoffrey “Algorithmic risk assessment policing models: Lessons from the Durham Constabulary HART model” (2018)

[6] Tania Sourdin, ‘Judge v Robot? Artificial Intelligence and Judicial Decision-Making’ (2018)

[7] Olena Yara, Anatoliy Brazheyev, Liudmyla Golovko, Viktoriia Bashkatova  “Legal  Regulation  of  the  Use  of  Artificial  Intelligence:  Problems and Development Prospects” (2021) European Journal of Sustainable Development.

[8] David Houlihan “ROSS Intelligence and Artificial Intelligence in Legal Research”, 2017

[9] Nikolaos Aletras, Dimitrios Tsarapatsanis, Daniel Preotiuc-Pietro and Vasileios Lampos, ‘Predicting judicial decisions of the European Court of Human Rights: A natural language processing perspective’ (2016) Peer J Computer Science 1, 2

[10] Thanh Thi Nguyen, Quoc Viet Hung Nguyen, Cuong M. Nguyen, Dung Nguyen, Duc Thanh Nguyen, Saeid Nahavandi, Fellow,  “Deep Learning for Deepfakes Creation and Detection: A Survey” IEEE 2021

[11] Lik-Hang Lee, Tristan Braud, Pengyuan Zhou,  “All One Needs to Know about Metaverse: A Complete Survey on Technological Singularity, Virtual Ecosystem, and Research Agenda” October 2021

[12] Bashar A Rajoub, Reyer Zwiggelaar “Thermal Facial Analysis for Deception Detection” (June 2014) IEEE Transactions on Information Forensics and Security 9(6):1015-1023

[13] Sebastián Bedoya-Echeverry, Hernán Belalcázar-Ramírez, “Detection of lies by Facial thermal imagery analysis”  25 January 2017