SINAİ MÜLKİYET KANUNU MD. 155’İN MARKA VE TİCARET UNVANI ARASINDA KARIŞTIRILMA TEHLİKESİNDE ROLÜ

Ticaret unvanı sahibinin, marka tescil başvurusuna itiraz etmemiş olması veya marka sahibinin, ilan edilmediği için unvan tescil başvurusuna itiraz edememiş olması, işaretler arasında karıştırılma tehlikesine sebep olur. İşaretin tescilinden uzun bir süre sonra bu durumdan haberdar olan önceki tarihli hak sahipleri, sonraki tarihli tescilli işaretin terkini ile maddi tazminat talepli davalar açmaktadırlar. Tescilli işaret sahipleri ise söz konusu davalarda, karıştırılma tehlikesine sebep olan işaretin yasal mevzuata uygun olarak tescil edildiğini ve buna uygun şekilde kullanıldığını ileri sürmektedirler [AYDOĞAN, Fatih: “Markanın Ticaret Unvanına Karşı Korunması, Mevcut Hukuki Durum- Değişiklik (Madde) Önerisi-İtiraz Yolu ve/veya Alternatif Çözüm Yolu Önerisi”, İÜHFM, 2013, C. 71, Sa. 2, s. 28].

556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (MarKHK)[ RG., 27.06.1995, Sa. 22326.] döneminde, işareti haksız olarak tescil ettiren kişilere karşı tecavüz davası açılabilmesi için öncelikle söz konusu işaretlerin hükümsüz kılınması gerekiyordu. Önceki hak sahipleri tarafından talep edilen hükümsüzlük davalarının uzun yıllar sürmesi ve bu süreçte tescil sahipleri tarafından haksız kullanıma devam edilmesi, gerçek hak sahiplerinin mağduriyetine sebep olmaktaydı. Mevzuattaki bu açıktan yararlanmak isteyen kötü niyetli kişiler de işareti bir şekilde tescil ettirerek başkasının haklarından yetkileri olmadığı halde haksız şekilde yararlanıyorlardı. Bu kişiler, kendilerine karşı açılan tecavüz davalarında ise tescile dayanmakta ve hakkın tescilli olduğu sürede kendilerine tecavüz davası açılamayacağını ileri sürüyorlardı. Dolayısıyla tescil, kötü niyetli kişiler tarafından güvenli bir liman olarak görülmekteydi [SULUK, Cahit: “Sınai Mülkiyet Hukukunda Tescil ‘Güvenli Liman’ mıdır?”, Fikri Mülkiyet Hukuku Yıllığı 2013, (ed. Tekin Memiş), Ankara 2015, s. 401 vd.].

Tescilli işaret sahiplerinin bu iddialarına karşılık Yargıtay’ın benimsediği uygulama ise, hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurmakta ve önceki tarihli hak sahiplerinin mağduriyetini artırmaktaydı [Y.11.HD. 20.03.2015 T., 2014/18802 E., 2015/3922 K. (ERİŞ, Gönen: 6335-6552-6728 Sayılı Kanunlarla Güncellenmiş TTK Hükümlerine Göre Ticari İşletme ve Şirketler, C. 1, 3. Baskı, Ankara 2004, s. 965.); Y.11.HD. 06.01.2020 T., 2019/1944 E., 2020/54 K.; Y.11.HD. 06.11.2019 T., 2018/5542 E., 2019/6863 K.]. Bu kapsamda, tescil edilmiş işaretlerin hükümsüzlük tarihine kadarki kullanımları haksız değerlendirilmemekte ve önceki tarihli hak sahiplerinin tazminat talepleri reddedilmekteydi[BİLGE, Mehmet Emin: Ticari Ad ve İşaretler Arasında Karıştırılma Tehlikesi, Ankara 2014, s. 173.].

Tescile dayalı sonraki kullanımın hukuka uygun kabul edilerek hak sahiplerinin mağduriyetinin artması sonucunda, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK)’nda önemli bir düzenlemeye yer verilmiştir. Bu düzenleme ile daha önce sadece 551 Sayılı Patent Haklarının Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (551 sayılı KHK)’de yer alan düzenleme, artık marka, patent ve tasarımlar için kabul edilmiştir. İlgili madde kapsamında, marka, patent veya tasarım hakkı sahiplerinin, kendi hakkından daha önceki rüçhan veya başvuru tarihine sahip hak sahiplerinin açmış olduğu tecavüz davalarında, sahip oldukları sınai mülkiyet haklarını gerekçe olarak ileri süremeyecekleri düzenlenmiştir. Böylece, üçüncü kişinin önceki tarihli sınai mülkiyet hakkını ihlal eden kişiler, tescil belgesini kendilerini koruyan bir kalkan olarak göremeyecek ve işaretler hak sahipleri tarafından etkili bir şekilde korunabilecektir[KARASU, Rauf/SULUK, Cahit/NAL, Temel: Fikri Mülkiyet Hukuku, 3. Baskı, Ankara 2019, s. 9; ÇOLAK, Uğur: Türk Marka Hukuku, 4. Baskı, İstanbul 2018, s. 419.]. Bu düzenleme, sonraki tarihli tescilin hukuka uygun kabul edilmesini engelleyecektir. Dolayısıyla, aradaki kullanım şartları gerçekleşmişse, hakka tecavüz oluşacak ve her ne kadar davalı taraf adına tescil mevcut olsa da bu dönemdeki kullanım için de şartları varsa tazminat sorumluluğunun doğacaktır (6769 Sayılı SMK md. 155 Gerekçesi)[ SMK md. 155, kötü niyetli tescillere karşı önceki hak sahiplerini önemli ölçüde korusa da fikri mülkiyet haklarının gelişimi yönünden bazı tehlikeler barındırmaktadır. Zira, gerekli özeni göstermeksizin işareti tescil ettirmiş olan sonraki tescil sahibinin tazminat ödemek durumunda kalması, gelişmekte olan fikri mülkiyet haklarına güveni sarsar. Böylece, tescile güven ilkesi zarar görür ve tescil sahiplerinin kendilerini güvende hissetmeleri engellenir. Dolayısıyla, ilgili maddenin fikri mülkiyet sistemine zarar vermemesi için işareti yalnızca ağır ihmalle tescil ettirerek önceki tescil sahiplerinin hakkına zarar veren kişilerin tazminat ödemesi gerekir. (SULUK, Cahit: “Sınai Mülkiyet Hukukunda Tescil ‘Güvenli Liman’ mıdır?”, Fikri Mülkiyet Hukuku Yıllığı 2013, (ed. Tekin Memiş), Ankara 2015, s. 421]

Sonraki tarihli tescili hukuka uygunluk nedeni olarak görmeyen SMK md. 155 düzenlemesiyle birlikte, Yargıtay’ın yerleşmiş içtihadının da değişeceği bir gerçektir. Böylece, tescili hukuka uygunluk nedeni olarak gören, tescilin hükümsüzlüğü istenmeden tecavüz davası açılamayacağını kabul eden ve tescilli döneme ilişkin önceki hak sahiplerinin tazminat taleplerini reddeden kararların değişmesi zorunluluk arz etmektedir.[ ŞEHİRALİ ÇELİK, Feyzan Hayal: “Sınai Mülkiyet Hakkı Tescilinin Anlamı Üzerine-SMK md. 155 Vesilesiyle Bir İnceleme”, BATİDER, 2018, C. 34, Sa. 2, s. 35.].

SMK md. 155 düzenlemesi ile hak sahiplerinin tazminat taleplerinin karşılanması gerekse de ilgili düzenlemenin yürürlük tarihinden önceki kullanımlar için tazminata hükmedilmemesi gerekir. Zira ilgili düzenlemenin, yürürlük tarihinden önceki kullanımlar için uygulanması ve tescil sahibi aleyhine tazminata hükmedilmesi, hukuki güvenlik ilkesine zarar verecektir[KARADAŞ, Muhammet İkbal: Marka ve Ticaret Unvanı Arasında Karıştırılma Tehlikesi, Ankara 2020, s. 139].

SMK’da yapılan söz konusu düzenleme ile önceki tarihli hak sahiplerinin, sonraki tarihli marka, patent ve tasarım tescillerine karşı açacağı davalarda tazminata hükmedilebileceği kabul edilmiş olmasına rağmen, ticaret unvanları açısından açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Bununla birlikte Türk Ticaret Kanunu (TTK)  md. 52’de, ticaret unvanının, ticari dürüstlüğe aykırı bir şekilde bir başkası tarafından kullanılması durumunda haksız kullanılan ticaret unvanı tescil edilmişse, kanuna uygun bir şekilde değiştirilmesi ya da silinmesi talep edilebileceği gibi zarar varsa, kusurun ağırlığına göre maddi ve manevi tazminat talep edilebileceği düzenlenmiştir[KARADAŞ, Muhammet İkbal: Marka ve Ticaret Unvanı Arasında Karıştırılma Tehlikesi, Ankara 2020, s. 139.].

Unvanı özel olarak koruyan TTK md. 52 hükmü, tescilli ticaret unvanına tecavüz oluşturan sonraki tarihli kullanımı konu edinmiş ve zararın doğması ihtimalinde kusurun ağırlığına göre tazminat talep edilebileceğini düzenlemiştir. Tüm bunlar değerlendirildiğinde, sonraki tarihli haksız tescilin marka, patent, tasarım ya da ticaret unvanlarına ilişkin olduğuna bakılmaksızın şartları oluşmuş ise önceki tarihli hak sahipleri tazminat talep edebileceklerdir[Üzerine-SMK md. 155 Vesilesiyle Bir İnceleme”, BATİDER, 2018, C. 34, Sa. 2, s. 72-73; ÇOLAK, Uğur: Türk Marka Hukuku, 4. Baskı, İstanbul 2018, s. 671].

Yazar: Av. Muhammet İkbal Karadaş

Fikri Mülkiyet Hukuku alanındaki tüm yazıları görmek için bağlantıya tıklayınız.

Hukuk ve Bilişim Dergisi Editörü Av. Merve Nur GÜNDAY’ın “Marka Hukukunda Tazminat” konulu yazsını bağlantıdan okuyabilirsiniz.

KAYNAKÇA

[1] AYDOĞAN, Fatih: “Markanın Ticaret Unvanına Karşı Korunması, Mevcut Hukuki Durum- Değişiklik (Madde) Önerisi-İtiraz Yolu ve/veya Alternatif Çözüm Yolu Önerisi”, İÜHFM, 2013, C. 71, Sa. 2, s. 28

[2] RG., 27.06.1995, Sa. 22326.

[3] SULUK, Cahit: “Sınai Mülkiyet Hukukunda Tescil ‘Güvenli Liman’ mıdır?”, Fikri Mülkiyet Hukuku Yıllığı 2013, (ed. Tekin Memiş), Ankara 2015, s. 401 vd.

[4] Y.11.HD. 20.03.2015 T., 2014/18802 E., 2015/3922 K. (ERİŞ, Gönen: 6335-6552-6728 Sayılı Kanunlarla Güncellenmiş TTK Hükümlerine Göre Ticari İşletme ve Şirketler, C. 1, 3. Baskı, Ankara 2004, s. 965.); Y.11.HD. 06.01.2020 T., 2019/1944 E., 2020/54 K.; Y.11.HD. 06.11.2019 T., 2018/5542 E., 2019/6863 K.

[5] BİLGE, Mehmet Emin: Ticari Ad ve İşaretler Arasında Karıştırılma Tehlikesi, Ankara 2014, s. 173.

[6] KARASU, Rauf/SULUK, Cahit/NAL, Temel: Fikri Mülkiyet Hukuku, 3. Baskı, Ankara 2019, s. 9; ÇOLAK, Uğur: Türk Marka Hukuku, 4. Baskı, İstanbul 2018, s. 419.

[7] SMK md. 155, kötü niyetli tescillere karşı önceki hak sahiplerini önemli ölçüde korusa da fikri mülkiyet haklarının gelişimi yönünden bazı tehlikeler barındırmaktadır. Zira, gerekli özeni göstermeksizin işareti tescil ettirmiş olan sonraki tescil sahibinin tazminat ödemek durumunda kalması, gelişmekte olan fikri mülkiyet haklarına güveni sarsar. Böylece, tescile güven ilkesi zarar görür ve tescil sahiplerinin kendilerini güvende hissetmeleri engellenir. Dolayısıyla, ilgili maddenin fikri mülkiyet sistemine zarar vermemesi için işareti yalnızca ağır ihmalle tescil ettirerek önceki tescil sahiplerinin hakkına zarar veren kişilerin tazminat ödemesi gerekir. (SULUK, Cahit: “Sınai Mülkiyet Hukukunda Tescil ‘Güvenli Liman’ mıdır?”, Fikri Mülkiyet Hukuku Yıllığı 2013, (ed. Tekin Memiş), Ankara 2015, s. 421.).

[8] ŞEHİRALİ ÇELİK, Feyzan Hayal: “Sınai Mülkiyet Hakkı Tescilinin Anlamı Üzerine-SMK md. 155 Vesilesiyle Bir İnceleme”, BATİDER, 2018, C. 34, Sa. 2, s. 35.

[9] KARADAŞ, Muhammet İkbal: Marka ve Ticaret Unvanı Arasında Karıştırılma Tehlikesi, Ankara 2020, s. 139.

[10] KARADAŞ, Muhammet İkbal: Marka ve Ticaret Unvanı Arasında Karıştırılma Tehlikesi, Ankara 2020, s. 139.

[11] Üzerine-SMK md. 155 Vesilesiyle Bir İnceleme”, BATİDER, 2018, C. 34, Sa. 2, s. 72-73; ÇOLAK, Uğur: Türk Marka Hukuku, 4. Baskı, İstanbul 2018, s. 671